Efendim haydi hayırlısı Şaban ayına da başladık. Rabb’im bizleri sağ-sâlimen Ramazan’a da kavuştursun inşaALLAH. Biz bilindiği gibi genellikle Peygamberimiz aleyhissalâtu vesselâm’ın ayı olan Şaban ayında satırlarımıza hep O’nu konuk ediyoruz. Yine ayni düşüncedeyiz. Zira O’nu özlüyor, O’nsuz geçen dünyânın ne kadar boş ve anlamsız hâle geldiğini çok net müşahade edebiliyoruz. Peki, tamam Efendimiz vefat edeli on dört asır geçti. O’nu dünyâya geri döndüremeyeceğimize göre o zaman biz O’nu aramıza nasıl getirebiliriz derdindeyiz. İşte mübârek Şaban ayında kutlu ve getirileri bol bir üç aylar ikliminde O’nu aramıza dâvet etme yollarını aramalı ve bulmalıyız. Zira şu köhne ve ızdıraplı hayatlara mutlaka O aleyhisselam gelmelidir.
İslam târihinden öğrendiğimize göre doğduğunda şehâdet parmağı havada ‘ümmeti-ümmeti’ diyen vefat ederken de; ‘ümmeti-ümmeti’ diyerek kendi bağlılarına O’nun ne kadar düşkün olduğunu öğrendiğimiz bir vefâlı Peygamberimiz var. Elbette bizim de O’na çok düşkün olmamız icap eder. Allah Teâlâ’nın sevgilisi, ümmetini çok sevdi. Ümmeti olarak bizim de O’nu her şeyden aziz bilip çok sevmemiz gerekir. Çok kıymetli peygamber aşığı bir yazar ağabeyimizin dediği gibi; ‘Peygamber sevgisi, öyle bir sevgidir ki, onun kökü, imânın yüce toprağına ekilmiştir… O öyle bir sevgidir ki, O ezeli ve ebedî muhabbetin yegâne kıvılcımıdır. O öyle bir sevgidir ki, onun kaynağı bizzat Allah (c.c)’dır.’
Şu mübârek Şaban ayında şanlı Peygamberin muhabbetiyle gönlünü doldurabilen ne kazançlı! O zaman ne yapalım efendim? Şaban ayında O’nu çok sevmemizin belirtilerini gösterelim. Hep dediğimiz gibi Rasûllâh’ın ismi cemîlini dilimizden düşürmeyelim ki inşaALLAH şefaatine muhatap olalım. Recep ayında Cenâb-ı Hakk’ı senâ etme ve daha çok bağışlanma dileğindeydik. Şaban ayında da kâinâtın eşsiz Nebî’sinin şefaatine tâlibiz. Bu ay Efendimizin şefaatine mazhar olmaya çalışsak ne mutlu bize!
Yanı sıra Peygamberimiz aleyhisselâm’ın âlemlere en mükemmel örneklik sergileyen muhteşem hayat ölçülerini bir bir kendi yaşantımıza koyarak yâni kutlu Şaban ayında O’nun sünnetlerini daha bir hassâsiyetle yaşayarak bu güzel aya ve hayâtımza farklılık getirebiliriz. Bugün insanlığın düştüğü perişan hallerden ancak O’nun prensipleriyle kurtulabiliriz. Demek ki, Şaban ayında sevgili Peygamberimizin sünnetlerini ihya ederek O’nun mübârek rûhunu şâd edebiliriz.
Efendimiz aleyhissalâtu vesselam ‘benim ayım’ dediği Şaban ayında yaptıklarını yaparak bu aydan kazançlı çıkabiliriz. Kaynaklardan öğrendiğimize göre, Peygamberimiz bu ayda çok oruç tutardı, çok Kur’an okurdu, çokça hayır-hasenat yapardı, biz de elimizden geldiğince gayret edelim. Tabi bu arada ahlâkımızı da O’nun ahlâkına benzetmeye çalışalım. Seven sevdiğinin hâliyle hallenir, değil mi? O zaman herkese sevgi, şefkat ve merhametle muamele edelim. Zira O tüm mahlûkâta engin bir rahmet nazarıyla davranırdı.
İnsanları incitmekten, kırmaktan sakınalım aynen O’nun gibi. Cömert olalım, muhtaçları görüp gözetelim. Dertlilerin dertlerine derman olalım. Hastaları ziyâret edip onlara moral verelim. Hayâtın olumlu yönlerini görelim olumsuzlukları sabır, gayret ve dua ile aşalım. Karşılaştığımız problemleri çözebilecek kararlılıkta olalım. Dâima geçim ehli olup etrâfımızdakilere hoşgörüyle ve tevâzuyla davranalım. Konuşurken tıpkı O’nun gibi yumuşak ve leyyin bir tarz izleyelim. İşte bütün bunlar Peygamberi sevdiğimizin belirtileridir. Yerine getirmeye çalışanlara helal olsun. Şaban ayı Peygamber şefaatine vesile olsun efendim.