Rüzgârın Rotasına Uyanlar

Ahmet Güldağ
İnsanlar çoğunlukla yaşamları için bir yön tasarısı hazırlar ve kendilerine bir yön yani “Rota” çizerler.
Bu yönlenme kendileri ve etrafı için fayda getirir yanında faydasız da olabilir.
Ekseriya tek yönlenme içinde olanlar faydalı olmaktadır.
Bu yönlenme, Kendilerine zarar getirmekte olabilse bile.
Umuma faydalı ise, gelecek engel veya rüzgârlara karşı göğüs gerip asla değiştirmez. Rotaların da giderler.
Böylece yaptıkları işlemler de, başarı da sağlarlar.
Bunların tutumu takdirle karşılanır. Çoğu Tarih sayfalarında yer alır.
Böyle olanlar ne yazık ki, Dünya kurulalı beri parmakla sayılacak kadar azdır.
Örneğin; Alpaslan, Attila, Osman bey, Fatih Sultan Mehmet ve diğer bazı Selçuklu ve Osmanlı padişahları gibi.
Birde, Demokrasi ve siyasi hayatımızda muvaffak olanlar vardır.
Atatürk, Menderes ve Özal gibi.
Bazıları da yönlerini kendince faydalı görüp çizerken,..
Bu yöndeki gidişin bir zümreye fayda, diğerine zarar verebileceğini düşünmeden yol alırlar.
Engel ve rüzgârlara direnerek devam ederse de.
Bu şekil dirençli rotacılar da tarihe geçer ama… 
Yaptıkları Sadece yaşantılarını kapsar. Başarı veya iyi yanları yoktur.
Örneğin; Lenin, Mao,  Napolyon, Hitler, vb. gibi.
***
Bu değindiklerimizin dışında faydasızlar olarak guruplara ayrılanlar ise daha bir başkadır.
Bunlar, demokrasinin gereği son yıllardaki siyasetin içindekilerdir.
Sadece kendilerini, yakın ve yaranlarının faydasını düşünür ama…
Genelde herkesi kucakladıklarını ilan ederken, hiçte içlerinde ki düşünce bunu kapsamaz.
Elitler, Cahiller olarak ayrım yapar yüksekten bakarlar
Bilhassa son kırk yıl içindeki politik hayatımızda giderek çoğunluk olmakta seslerini fazlaca duyurabilmektedirler.
Kimi demokrasi havarisi kesilir. Kimi Ekonomistim diyerek ortaya çıkar, Banka batırdığını unutturur.
Kimi Avrupa da Amerika da yetiştim yenilik peşindeyim der.
Kimi milliyetçiliği kimseye bırakmaz. Kimide Sosyalizmci iken getirim için sağıda okşayıp “sizinleyim…” mealinde sözler eder.
İdarelerinde ki Kalyona çizdikleri rotayı asla değiştirmeyeceklerini beyan ettikleri için,
Yolcular da, hangi rota eğiliminde ise onu kapsayan Kalyona biner.
***
Çok yakın yıllarda ki bu çeşit bazı Kalyon Kaptanlarını, konu içine alalım.
Diğerlerine göre çoğunlukla yolcu almış olabilen Kaptanlar, törenlerle limandan demir alıp yola koyulurlar.
Aslında temeldeki rotaları hiçte ayrı olmayan ama çıkarken ayrı açıdan çıkış yapan kaptanlar…
Limandan çıkıp açık denize açılınca, kuvvetli bir rüzgârla karşılaşıverdiler.
Rüzgâra karşı Rota çizmektense, asıl ve özel rotalarını bırakarak, esinti doğrultusunda gitmeyi kolay görüp yönlerini bile değiştirirler.
Böylece rüzgârın rotasına girenler, Kalyonun kaptan köşkünde sefa sürüp, rüzgâr ne yöne döndürürse, o yöne dümenlerini çevirirler.
Rüzgâra karşı Rota değiştiremeyenler ise limandan çıkamaz. Rüzgârın dineceği güne kadar demir atarlar
***
Diğer yandan kendi rotası mücadelesi vermeden rüzgârın yönünde giderken nereye ve hangi limana ulaşacağını bilmeden devam eden kalyonların yolcuları ekonomi bozukluğu, erzak bitişi ile karşılaşsalar da kendileri sıkıntı içinde kalabilirken…
Kaptanlar ise zengin sofraları ve neşelerini göremeyebilirler…
Kaptanlar, arayanlara verdikleri telsiz ve telefon sinyallerinde  “Çok iyi yoldayız, yaşantımız iyi. Yolcularımız gül pembe” beyanlar ile aslında sadece kendi mutluluklarını bildirmiş ve yaymış olurlar.
Uzun seyahatin verdiği zorlukla yemek için verecek parası kalmayıp sızlananlara…
“Az kaldı yakında bir limana varıp geride bırakacağız bu günleri..Gelecek ay, olmadı gelecek yıl kavuşacağız rahatlığa.. Siz sabredin.. “ diye avutmaya çalışırlar.
Dayanamayan yolcular güvertede yürüyüş yapıp,...
“Yetti artık. Bizi bir limana bırakın ayrılacağız sizden…” haykırışlarına karşı, onları sakinleştirecekleri yerde, üstlerine su fışkırtıp kovalamaca oynattırırlar...
Rotası rüzgara tabi giden kalyon rüzgar diniverince…
Deniz ortasında nereye gideceğini de kestiremez .
Dilekleri dışarıdan gelebilecek kurtarıcı ve yardım gelmesidir.…
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…

TEVRİYE

CENNET!..

Derler ki;
* Bir Amerikalının maaşına!..
* Bir İngiliz’in evine!..
* Bir Çin yemeğine!..
* Bir Japon’un arabasına!..
VE...
* BİR TÜRK HANIMINA!..
Sahip olmaktır!..

Ahmet GÜLDAĞ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.