İnsanlara güneş enerjisinin olduğu gibi rüzgâr enerjisinin de, temiz ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak sınıflandırılan bir enerji türü olduğu söylenir.
Bu ifade doğrudur ama eksik, hatta hatalıdır.
Güneş enerjisinin temiz bir enerji kaynağı olmasında en önemli unsur ülkenin yıl boyu güneş ışığı alma potansiyeli olarak gösterildiği gibi rüzgâr enerjisinde de yıl boyu rüzgâr alma potansiyeli hesaba katılır.
Rüzgârdan elektrik elde etme projelerinde hesaba katılmayan daha doğrusu bizlere söylenmeyen pek çok gerçek vardır.
İnsanlara rüzgârın türbin kanatlarına çarpmasıyla oluşan kinetik enerjiyi mekanik enerjiye dönüştürülüp bu mekanik enerji daha sonra jeneratörler vasıtasıyla elektrik enerjisine çevrildiği ve elde edilen elektrik enerjisinin şebekeye bağlanarak tüketicilere ulaştırıldığı ve böylelikle rüzgârın gücü kullanılarak fosil yakıt kullanmadan temiz ve sürekli bir enerji kaynağı kullanıldığı söylenir.
Bu ifade bir yere kadar doğru olmakla birlikte yukarıda ifade ettiğimiz gibi hem eksik hem de hatalı bir anlatımdır.
Güç Kapasitesi 30 kW olan rüzgâr türbini ev kullanımı için ideal güç kabul edilir iken, rüzgâr yönünden İdeal koşullar sağlandığında büyük bir rüzgâr türbinin yaklaşık 600 haneye yetebilen 1,8 MW elektrik enerjisi üretebileceği hesaplanmaktadır.
30 kW civarında güç üretebilenlerden tutun da Maksimum gücü 1 milyon kW’ın üzerinde olan bu türbinlere kadar büyüyen bir yapıdan bahsederken artısı ve eksisini doğru verilerle ortaya koymak gerekmektedir.
RÜZGÂR TÜRBİNLERİ KONUSUNDA İNSANLIĞI NASIL ALDATTIKLARINA GELİNCE
Tek başına bir rüzgâr tribünü endüstriyel anlamda bir ekonomik değer olarak kabul edilmemektedir.
Ekonomik değer ifade edebilmesi için rüzgâr çiftliği adı verilen alanda en az 50 türbin olması gerektiği ifade edilmektedir.
Eksik bilgi verme de bu alanda başlıyor diyebiliriz.
Çünkü her rüzgâr türbini için metal ve elektronik aksam dışında bir de kayganlaştırıcı olarak petrol ve türevlerinden üretilen 30 galon yağa ihtiyaç duyulmaktadır.
Galon galon sentetik bir PAO yağından bahsediyoruz ama sürecin tamamı için yapılan hesaplarda bu gözükmüyor.
Üstelik de bu petrol ürünü olan yağın her yılda en az bir kez değiştirilmesi gerekiyor.
Ortalama rakamlarla İstanbul şehri için gerekli elektrik enerjisi üretebilmek için sıfır emisyon denilen rüzgar enerjisi elde edebilmek için New York büyüklüğündeki bir şehre enerji sağlamak için 2.500 kadar rüzgar türbinine ihtiyaç duyacağı tahmin edildiğinde sadece İstanbul için 1250 den fazla galon rafine petrol yağı demektir.
Bu yaklaşık hesaptan yola çıkarak temiz ve yeşil enerji için yıllık ne kadar petrol gerekiyor artık siz bulun.
Temiz rüzgâr enerjisi için petrol hikâyesi bu kadarla kalsa idi yine de hoş görülebilirdi.
Genelde dağ ve tepe gibi yükseklilere kurulan rüzgâr çiftliklerini inşa etmek için gerekli olan büyük ekipmanların taşınması ile kurulum ile servis, bakım ve nihai kaldırma aşamasında ihtiyaç duyulan çimento, demir ve diğer beton elemanlarının taşınmasında kullanılan araçlarında petrol kullanmalarını hiç hesaplamak bile istemiyoruz.
Şimdi de en kaliteli, yüksek verimli rüzgâr türbininin ömrünün 20 yıl olduğunu düşününce bir de bunların imha masrafları ortaya çıkacaktır.
Bu dev fiber kompozit kanatlar ömürlerini tamamladıktan sonra ne olacak dersiniz?
Ekonomik olarak hiçbir değeri olmayan, yeniden kullanılması imkânsız olan ve atsan atılmaz, satsan satılmaz, yeniden şekillendirilemez ve geri dönüştürülmesi mümkün olmayan kanatçıklar çöplüklere gidecek diyebilirsiniz.
Ancak bu defa da standartlara göre 30 metreden 70 metreye kadar uzunlukları olan bu devasa çöpler için özel çöplük alanları gerekiyor.
FARKINDA MIYIZ?
Buraya kadar dünyayı fosil yakıtlardan kurtarıcı olarak gösterilen rüzgâr enerjisinin elektrik enerjisine dönüştürülmesi işinin ne kadar masum(!)olduğuna dair biri iki ipucu vermiş olduk.
Bu mu yeşil enerji diyesi geliyor insanın.
Ya da bu kaçıncı yalan ve sahtekârlık?