“Yabancı oyuncuların transferinde Mustafa Eraydın’ın imzası olduğu söyleniyor… Defolu olmasına rağmen, yönetenlerin hala bu adamla iş yapması, futbol aklı ya da yönetici aklı değil… Örneğin 2,5 trilyona malolan Robak transferinde, Mustafa Eraydın’ın aracılık yaptığı biliniyor… Kamuoyunda ismi sık sık tartışılan, bu adama güvenmek ne kadar doğru? Robak için Şeker’in kasasından çıkan para 2,5 trilyon… Polonyalı oyuncu istenileni veremez, “bomba” çıkarsa, bunun sorumlusu kim olacak? Adamın gerçek fiyatı 2,5 trilyon değil de, daha aşağılarda ise…
Daha önce de yazmıştım ya, gece pekmez içenin sırrını Mevla bilirmiş! Ben sadece yönetenleri Mustafa Eraydın konusunda bir defa daha uyarma görevini üstlendim… Gerisi mi? Onların bileceği iş” diye noktalamıştım, “Yeni transferler ve Robak’ın parası” başlıklı yazımı…
Konyaspor Başkanı Bahattin Karapınar aradı…
Belli ki üzülmüş…
Öncelikle Şeker’in verdiği paranın 2,5 trilyon değil, 1,7 trilyon, yani 800 bin avro olduğunu, özellikle de bu parayı reklam karşılığında verdiklerinin altını çizdi… Dahası, Bahattin Karapınar, bir hizmetin karşılığında Şeker’in para verdiğini ima etmeye çalıştı…
Yani…
Yanisi şu; “Bize bedavadan para vermediler” demeye getirdi lafını…
Ben bu işlerden anlamam… Ama ciddi bir kurum işini gayriresmi değil, resmi yollardan halleder… Şeker kurumunun yaptığı da bu…
Şu da bir gerçek ki, bankaların bile “he” deyince bir araya getiremeyeceği 1,7 trilyonu bir çırpıda masanın üzerine koyuyorsa Recep Konuk ve kurumu, o kuruma ve o insana haksızlık yapılmamalı…
Kimse kusura bakmasın…
Mustafa Eraydın konusuna gelince…
Kulüp Başkanı beyefendi, “o benim elemanım, elbette onu savunacağım” diye yırtınıyorsa, sözün bittiği yerdeyim… Hakkında tek kelime iyi konuşulmayan, yaptığı icraatları tartışılan, yabancı transferlerde imzası bulunan Eraydın savunuluyorsa, söylenecek bir şey yok…
xxx
Bursaspor maçına gelince…
Bir tarafta, ligin ilk yarısını 37 puanda bitirmiş ve şampiyonluğa oynayan Bursaspor, bir tarafta ise bütün değerlerini yitirmiş, başarı zincirin halkalarını biraya getirmeye çalışan ve kümede kalma mücadelesi veren Konyaspor…
Bursaspor 1-2, Konyaspor ise 8-9 takviye yaparak kadrosunu güçlendirdi… Eğriye eğri, doğruya doğru, yeni gelen oyuncuların sinerji ve güç kattığı yeşil-beyazlılar, galibiyeti kaçıran taraf oldu…
Takıma yeni katılan oyuncularla ilgili olumlu ya da olumsuz konuşmak için erken… Şu bir gerçek ki, Konyaspor takım olmanın, sahada takım gibi durmanın sinyallerini vermiştir… Bursaspor gibi kendine has bir futbol kültürü olan takım önünde ezilmeyen ezen, pes etmeyen ettiren, dahası oynadığı futbol, sahaya yansıttığı mücadele ile de önemli mesajlar veren Konyaspor, biliyorum ki, çantada keklik olmadığını ilerleyen haftalarda gösterecektir…
Özellikle orta sahada daha derli toplu oynayan, rakibe üstünlük sağlayan Konyaspor’da, en büyük sıkıntı gol vuruşları… Robak’ın kumaşı iyi… Ancak ağır olduğunu söylemek mümkün… Kolay değil… Yeni bir ülkeye, yeni bir takıma geldi, uyum sürecini kısa zamanda atlatırsa, Konyaspor’a faydalı olacağı kesin…
Merak edilen şu; Gol yüzdesi taraftarı ayağa kaldıracak kadar yüksek mi? Oyuncu eksiltme becerisi var mı? İnatçı, yüksek mücadele gücü ve dağıtıcı özellikleri var mı? Ayrıca iyi duvar oluyor, toplara sert ve isabetli vuruyor mu? Daha açıkçası rakip ceza sahası içinde tam bir baş belası mı? Bütün bunları görebilecek miyiz?
Ancak, bu oyuncunun bütün bunları yapabilmesi için de, oyunu rakip kaleye yıkmak fazlasıyla önemli… Robak’tan tam faydalanmanın yolu, oyunu karşı yarı alanda oynayabilmekten geçecektir…
Benim futbol aklım bunu söylüyor…
Özetlersem; Ligin ilk yarısında eleştirdiğim Konyaspor’u beğendim… İkinci yarıya galibiyetle başlamamasına rağmen, bu takım, ileriki haftalarda daha iyi işler çıkaracağına inandırdı beni… Diğer transfer edilen oyuncuların da kadroya girmesiyle, yeşil-beyazlıların rakiplerine pozisyon vermeyeceğini düşünüyorum… Ürettiği pozisyonları da değerlendireceğini düşünürsek, bundan sonraki maçlarda farklı bir Konyaspor izleyeceğiz…
Burada en büyük görev, yönetenler ve teknik direktöre düşüyor… Herkes ilk yarıdan mutlaka ama mutlaka ders çıkarmalıdır… Bugünden sonra takımı insanlardan, insanları takımdan uzaklaştırmamak lazım… Eğer bu takım bu lige tutunacaksa, 26-27 puan toplayacaksa, herkes ele ele vermelidir…
Daha önce de yazmıştım ya, gece pekmez içenin sırrını Mevla bilirmiş! Ben sadece yönetenleri Mustafa Eraydın konusunda bir defa daha uyarma görevini üstlendim… Gerisi mi? Onların bileceği iş” diye noktalamıştım, “Yeni transferler ve Robak’ın parası” başlıklı yazımı…
Konyaspor Başkanı Bahattin Karapınar aradı…
Belli ki üzülmüş…
Öncelikle Şeker’in verdiği paranın 2,5 trilyon değil, 1,7 trilyon, yani 800 bin avro olduğunu, özellikle de bu parayı reklam karşılığında verdiklerinin altını çizdi… Dahası, Bahattin Karapınar, bir hizmetin karşılığında Şeker’in para verdiğini ima etmeye çalıştı…
Yani…
Yanisi şu; “Bize bedavadan para vermediler” demeye getirdi lafını…
Ben bu işlerden anlamam… Ama ciddi bir kurum işini gayriresmi değil, resmi yollardan halleder… Şeker kurumunun yaptığı da bu…
Şu da bir gerçek ki, bankaların bile “he” deyince bir araya getiremeyeceği 1,7 trilyonu bir çırpıda masanın üzerine koyuyorsa Recep Konuk ve kurumu, o kuruma ve o insana haksızlık yapılmamalı…
Kimse kusura bakmasın…
Mustafa Eraydın konusuna gelince…
Kulüp Başkanı beyefendi, “o benim elemanım, elbette onu savunacağım” diye yırtınıyorsa, sözün bittiği yerdeyim… Hakkında tek kelime iyi konuşulmayan, yaptığı icraatları tartışılan, yabancı transferlerde imzası bulunan Eraydın savunuluyorsa, söylenecek bir şey yok…
xxx
Bursaspor maçına gelince…
Bir tarafta, ligin ilk yarısını 37 puanda bitirmiş ve şampiyonluğa oynayan Bursaspor, bir tarafta ise bütün değerlerini yitirmiş, başarı zincirin halkalarını biraya getirmeye çalışan ve kümede kalma mücadelesi veren Konyaspor…
Bursaspor 1-2, Konyaspor ise 8-9 takviye yaparak kadrosunu güçlendirdi… Eğriye eğri, doğruya doğru, yeni gelen oyuncuların sinerji ve güç kattığı yeşil-beyazlılar, galibiyeti kaçıran taraf oldu…
Takıma yeni katılan oyuncularla ilgili olumlu ya da olumsuz konuşmak için erken… Şu bir gerçek ki, Konyaspor takım olmanın, sahada takım gibi durmanın sinyallerini vermiştir… Bursaspor gibi kendine has bir futbol kültürü olan takım önünde ezilmeyen ezen, pes etmeyen ettiren, dahası oynadığı futbol, sahaya yansıttığı mücadele ile de önemli mesajlar veren Konyaspor, biliyorum ki, çantada keklik olmadığını ilerleyen haftalarda gösterecektir…
Özellikle orta sahada daha derli toplu oynayan, rakibe üstünlük sağlayan Konyaspor’da, en büyük sıkıntı gol vuruşları… Robak’ın kumaşı iyi… Ancak ağır olduğunu söylemek mümkün… Kolay değil… Yeni bir ülkeye, yeni bir takıma geldi, uyum sürecini kısa zamanda atlatırsa, Konyaspor’a faydalı olacağı kesin…
Merak edilen şu; Gol yüzdesi taraftarı ayağa kaldıracak kadar yüksek mi? Oyuncu eksiltme becerisi var mı? İnatçı, yüksek mücadele gücü ve dağıtıcı özellikleri var mı? Ayrıca iyi duvar oluyor, toplara sert ve isabetli vuruyor mu? Daha açıkçası rakip ceza sahası içinde tam bir baş belası mı? Bütün bunları görebilecek miyiz?
Ancak, bu oyuncunun bütün bunları yapabilmesi için de, oyunu rakip kaleye yıkmak fazlasıyla önemli… Robak’tan tam faydalanmanın yolu, oyunu karşı yarı alanda oynayabilmekten geçecektir…
Benim futbol aklım bunu söylüyor…
Özetlersem; Ligin ilk yarısında eleştirdiğim Konyaspor’u beğendim… İkinci yarıya galibiyetle başlamamasına rağmen, bu takım, ileriki haftalarda daha iyi işler çıkaracağına inandırdı beni… Diğer transfer edilen oyuncuların da kadroya girmesiyle, yeşil-beyazlıların rakiplerine pozisyon vermeyeceğini düşünüyorum… Ürettiği pozisyonları da değerlendireceğini düşünürsek, bundan sonraki maçlarda farklı bir Konyaspor izleyeceğiz…
Burada en büyük görev, yönetenler ve teknik direktöre düşüyor… Herkes ilk yarıdan mutlaka ama mutlaka ders çıkarmalıdır… Bugünden sonra takımı insanlardan, insanları takımdan uzaklaştırmamak lazım… Eğer bu takım bu lige tutunacaksa, 26-27 puan toplayacaksa, herkes ele ele vermelidir…