Efendim bilindiği üzere biz her sene Âlemlerin Efendisi Peygamber aleyhissalaâtu vesselâm’ın doğduğu ay olan Rebiyülevvel ayında hep O Seçkin Önder, Müstesna Rehberi yazarız. Maksadımız bu vesile ile ümmeti O’nunla buluşturmak, ümmete O’nu unutturmamak, O’nu ümmete tanıtmaktır. İşte bir seneyi daha geride bıraktık. Geçen hafta tam da bugün 29 Ekim de başlamıştı kutlu Rebiyülevvel ayı. Bizim için özel ve güzel bir ay bu ay zira bu ay içinde Sevgili Peygamberimizin doğduğu günü barındırıyor.
Milâdî takvime göre Kâinâtın İftihar Numûnesi, İnsanlığın En Kâmil Modeli, Eşsiz Rehber Şahsiyet Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselam Rebiyülevvel ayının 12 sinde pazartesi gecesi dünya âlemine teşrif etti. Nasipse Cumâ gecesi ‘Mevlid Kandili’ni idrak edeceğiz. Şimdiden o güzel günü lâyıkıyla değerlendirme heyecânı içindeyiz.
Her türlü çirkinliğin yaşandığı güzelliklerin azaltıldığı bir çağda O’na olan özlem ve hasretimiz katlanarak artıyor. Sağımızda-solumuzda, yanımızda-yöremizde öyle insana yakışmayacak tavırlar, davranışlar müşâhade ediyoruz ki; Nerdesin ey Nebi? Nerede kaldı Sen’in mükemmel ölçülerin? Diyoruz.
Anne-baba saygısının, büyük hürmetinin kalmadığı, küçüklere olan terbiye eğitiminin yok edildiği, ahlak ölçülerinin âdeta talan edildiği böylesi bir ortamda; ‘Seni çok arıyoruz Ya Nebi! Ey Eşsiz Önder!’
İnsanı alçaltıcı hareketlerin yüceltildiği, basitliğin adamlık diye tanıtıldığı, kutsalların hiçe sayıldığı bir devirde yaşamak enerjimizi bitiriyor doğrusu. Yolumuzu, ibremizi şaşırmış, rotamızı kaybetmişiz de bundan zerre haberimiz yok, ‘Ya Nebi! Sen Nerelerdesin?’ Yüreğimiz Sen’i özler… Bilesin ki, bağrımız Sen’sizlikten karalar bağladı. Meftunuz Sana. Yoluna kurban olalım.
İstiyoruz, arıyoruz Sen’i. Nasıl vasıl olacağız? Telâşındayız bu hicran dolu hâlimizle, yanık yüreğimizle yalvara yakara yine de işte şu mübârek Rebiyülevvel ayında Sen’i anmak, Sen’i bir kez daha hasretle yâd etmektir niyetimiz Ey Nebiyi Zişân…
Sen’ki bütün insanlığa gönderilmiş Eşsiz Bir Rehber’sin. Sana inanan asla yolda kalmaz. Sen’in sünnetlerine uyan en kâmil davranışlara sâhip olur. Sen’in yolun insanları aydınlığa çıkaracak yegâne yoldur. O halde bütün insanlık Sen’i öğrenmeli, Sen’i okumalı, Sen’i bilmeli. O halde Müslümanların derdi önce Sen’i tanımak olmalı sonra da diğer insanlara Sen’i tanıtmak… Biz ne zamandır Sen’in derdinle dertlenmeyi unuttuk, ihmal ettik.
Peki bu güzel ayda ne yapalım?
Şimdiye kadar hep yazdık ve hep söyledik, Kâinâtın Övüncü, En Güzel Ahlak Timsâli Peygamberimizin doğduğu şu müstesna ayda biz Müslümanlar olarak O’nun hayâtını anlatan bir kitap okusak, evimizde âilece hiç olmazsa bu güzel ayın Cumâ günlerinde çocuklarımızla Siyeri-Nebi çalışmaları gerçekleştirsek ne güzel olur! Hep başkalarından beklemek yerine kendimizde yapıcı adımlar atmalı değil miyiz?
Yine O’nun doğduğu Rebiyülevvel ayında, O’nun ismi şerifini bolca ansak hatta bu ay tesbihat olarak âilecek O’na salatu selam getirmeyi vird hâline getirsek belki de O’na olan şükranlarımızı ifâde etmiş oluruz kanaatindeyiz, haksız mıyız acaba? Siz-biz-hepimiz O Eşsiz Nebi’ye çok şey borçluyuz. Zira O aleyhissalâtu vesselam bize hakiki insanlık yollarını öğretti, insânî erdem kurallarını takdim etti, kulların Rabb’lerine nasıl yaklaşacaklarını gösterdi, cenneti-cehennemi-ahireti anlattı, dua yollarını ilham etti. Bunlar hayâtın vaz geçilmezleridir. Bize ebedi saadet yollarını öğreten O Kutlu Rasûle ne yapsak azdır. Bâri bu ayda O’nu en kâmil şekilde hayâtımza taşıyalım inşallah.
Bu vesileyle Rebiyülevvel ayımız mübârek olsun efendim.