Müslümanlar için Ramazan Ayının önemi olmasının temel sebebi Kur’anı Kerim’in bu ayda nazil olmaya başlamasıdır.
İslam’ın beş şartından biri olan Oruç ibadetinin bu ayda yerine getiriliyor olması önem olarak Kuranın Kerimin nazil olmasının önüne geçemez.
Bunun içindir ki bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesinin de Ramazan ayı içerisinde olması Kur’anı Kerim’in bu ayda indirilmesi ile önemlidir.
Ramazan Ayında yapılan ibadetlerle diğer aylara göre daha fazla sevap kazanılması Ramazan Ayının değerini ortaya koyar.
Osmanlı toplumu başta olmak üzere bütün Müslüman toplumlar, bu ay içinde yapılan her şeyi, Kuranı Kerimin indirilmiş olması hürmetine önemli görürler.
Bu nedenledir ki Ramazan Ayın Müslümanlar arasında kutsal sayılan aylardan biri olması sebebiyle her milletinin kendine özgü toplumsal yaşayışını da değiştirmiştir.
Tarihin en eski dönemlerinden beridir insan topluluklarının hayatında dinin önemli bir yere sahip olduğunun kabul edilmesi sebebiyle din toplumların kültürünün oluşmasında en önemli öge olmuştur.
Milletimiz de asırlardır büyük önem verdiği Ramazan ayını en güzel şekilde ihya etmek düşüncesi içinde hayatını devam ettirirken toplumda zamanla Ramazan Ayına has bir kültür oluşmasına sebep olmuştur.
Ramazan Ayının diğer bütün Müslüman toplumlardan farklı olarak Anadolu coğrafyasında şehirlerarasında bile birbirinden ayrı olan yaşayış ve uygulanış tarzıyla farklı bir toplumsal yapıya sahip olduğunu görmekteyiz.
Geçmişte de Ramazan Ayı Osmanlı toplumunda diğer zaman dilimlerinden ayrı bir yaşayış biçimi oluşturmuştur.
Osmanlı toplumunda farklı dinlere mensup insanlar tarafından bile Ramazan Ayına dini bir anlam yüklenmediği halde saygı gösterilmiş, kendilerine has bir hayat tarzı konusunda da değişiklikler yapmışlardır.
Gündelik hayatımızda farkında olarak ya da olmayarak yaptığımız pek çok uygulama, davranış ve kabuller üzerinde İslam Dininin hayata dönük unsurlarının tesiri olması nedeniyle görünüşte de olsa Müslüman kabul edilenlerden aksi davranışlar görülmemiştir.
Ramazan ayına özgü davranışlar olarak kabul edilen daha özenli temizlik anlayışı, daha fazla fakiri gözetme ve günahlara karşı daha temkinli olma gibi olguların herkes tarafından kabulü bu nedenledir.
Ne zaman ki Müslümanlar dinlerini hayatlarını düzenleyen kurallar bütünü olduğunu görmekten vaz geçmişler, o andan itibaren din sanki bir kültür yoğunluğuna dönüştürülmüş ve insanlar ibadetlere bile sadece kültürel bir etkinliğe katılır gibi dâhil olmaya başlamışlardır.
Osmanlı toplumunda Ramazan ayı bir medeniyet ayı olarak kabul edilmesine rağmen Türklerin İslam öncesi inançlarında bulunan unsurlar, gelenekler, kutlamalar ve bazı törensel gösteriler din gibi kabul edilerek Ramazan geceleri adı altında bir ucube yaşayış tarzı ortaya çıkmıştır.
Görünüşte kendileri ve toplumları için çok özel ay bir ay olan Ramazan Ayını en büyük mekânlarda, en zengin sofralarda ve en gösterişli bir biçimde kutlama olarak uygulanan bu ucube yaşam tarzı maalesef son yıllarda tekrar revaç bulmuş görünmektedir.
Osmanlı payitahtı İstanbul’da yaşanan ve direkler arası adı verilen eğlencelerin çağdaşları olarak kabul edilen turistik otellerin balo salonlarındaki müzikli iftar sofraları bir yana, aynı mekanın bir tarafında İslam Dininde kumar sayılan oyunlar oynanırken yan tarafta Müslümanlar için iftar masaları kurulabilmekte ve hem kumar oynayanlar, hem de iftar edenler bu durumdan memnun görünmektedirler.
Ramazan Ayı Müslümanlar için diğer zamanlardan farklı olarak kendileri için en önemli bir hadise olan Kuranı Kerimin inzal edildiği bir zaman dilimi olarak diğer normal zamanlardan ayrılmış bir kutsal zaman dilimi ise yaptıklarının da bu kutsallık anlamkına uygun davranışlar olması gerekir.
FARKINDA MIYIZ?
Ramazan ayını; Kur’an-ı Kerim’in indirildiği günü içinde barındırması, oruç ibadetiyle Allah’a(cc) yakınlığımızın artması, Kadir gecesini ise tan yerinin ağarmasına kadar Cibril(as) başta olmak üzere meleklerin inmesi ve Rabbimizin(cc) rahmet kapılarının sonuna kadar açıldığı gibi bir zaman dilimi olarak kabul ediyorsak;
Ramazan Ayını dünyamızın güneş çevresinde dolaşımını ayın evrelerini esas alarak düzenleyen hicri takvimdeki aylardan bir ay olarak görmekten vaz geçmemiz gerekmektedir.