Son yıllarda bu ülke insanına bir haller oldu.
Biraz kaba olacak ama eskilerin tabiriyle at izi it izine karışır oldu.
Kim müslüman kim münafık pek ayırt edil(e)mez oldu.
İnsanlar dinlerini bir eğlence ve oyun haline getirenlere karşı açıktan ve etkili bir tavır takınmadıkları için gemiyi azıya alanlar çoğaldı.
Siyah ve beyaz alanlar kesin bir sınırla birbirlerinden ayrılmış olmalarına rağmen Müslümanların hayatında gri alanlar oluşturulmaya hız verildi.
Siyasi iktidar ve belediyelerden Ramazan münasebetiyle para almaya alıştırılmış gazete ve televizyonlarda sayfalarını ve ekranlarını bu iş için açmaya başlayınca ortaya yeni ve kurgulanmış bir din konulur oldu.
Müslümanlar 11 ayın sultanı Ramazan ayının gelişi ile sevinirlerken, birileri Ramazan ayını fırsat bilip Müslümanların dinine ve imanına kast etmeye azmetmiş gözükmektedirler.
Din ve imana kast edenlerin birinci gurubun ilk güruhu din araştırmacısı veya ilahiyatçı adı altında piyasa sürülen hokkabaz kişilerdir.
Kuran, tefsir veya hadis ya da fıkıh gibi her hangi bir ilmi disiplinde eğitim görmemiş ve akademik çalışma yapmamış kişiler sadece akademik unvanları nedeniyle ilahiyatçı adı altında ve reyting uğruna nice çamlar devirmektedirler.
Din adamı veya ilahiyatçı kisvesindeki ikinci gurup ise belki birincisinden daha tehlikeli bir şekilde insanları inançları ve ibadetleri üzerinden şüpheye düşürmekte ve ehlisünnet âlimler tarafından tarihin çöplüğüne gömülmüş konuları sanki ilk defa kendileri bulmuşçasına bir sahtekârlıkla millete din diye yutturmaya çalışmaktadır.
Bunun son örneği yazılan bir mealde Kerim’de “Allah ve Resulüne savaş açmak” olarak tanımladığı faiz, bazı meallerde haram olmaktan çıkarılıp helal gibi gösterilmeye yeltenilmesidir.
Türkiye’de son 10 yılda yaşanan meal enflasyonu bir yana her aklına esenin ortaya çıkıp ben Kuran ayetlerini böyle anlıyorum denilmesinin önüne geçilmedikçe gelecek Ramazan aylarında daha ne herzelerle karşılaşılacağını düşünmeden edemiyoruz.
Müslümanların din ve imanlarına kastedenlerin 2. Grubu faiz müessesesi olan banklar ve kredi kuruluşlarıdır.
Normal zamanlarda yaptıkları yıkım yetmiyormuş gibi özellikle Ramazan ayında iftar saatlerinde televizyon ekranlarını parselleyerek bayrama özel faizli kredi tellallığı yapan bankalar ile bunlara ekranlarını açan televizyonlar Allah(cc) ve Rasulüne(sav) karşı açtıkları savaş ile bu grubu teşkil etmektedirler.
Sinsice Müslümanların din ve imanlarına kastedenlerin bir diğer güruhu ise, alkollü meşrubat üreticileri ve satıcılarıdır.
2006 senesinden bu yana özellikle dini hassasiyetleri ön planda tutan tüketici örgütleri tarafından yaptırılan onlarca analiz sonucunda meşrubat adı altında Müslümanlara alkollü içecekler satıldığı ortaya çıkarılmıştır.
Özellikle TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nde yapılan incelemeler sonucunda numunelerin tamamında litre başına 1,56 ile 0,20 gram arasında değişen oranlarda alkol tespit edilmiş olması alkol gerçeğini tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarmış bulunmaktadır.
Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği alkolsüz içecekler tebliğinin arkasına sığınılarak gazlı içeceklere keyfî olarak alkol konulmaya devam edilmesi af edilecek bir şey değildir.
Müslümanlar ibadetlerini ifsad ve tağşiş etmeye yönelik bu 3 güruha karşı her zamankinden daha uyanık ve tedbirli olmak zorundadır.
Ürettikleri gazlı meşrubatların içinde alkol yok diyenler ile alıp verdikleri faizler ile Allah(cc) ve Rasulüne(cc) savaş açanlar Kuran ayetlerini dillerini eğip bükerek asli manasından uzaklaştırarak çarpıtanlar ve onlara sadece alacakları biraz daha fazla para veya reyting uğruna göz yumanların akıbetleri hayr olmasa gerektir.
Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecemizi Rasulullahın(sav) örneklendirdiği usulde geçirebilmemiz dileğiyle her geceniz kadir olsun İnşâallah.