Alemlerin Rabbi, rahman ve rahim olan, din gününün sahibi, yaratan, yaşatan, yöneten, rızık veren, kendisine kulluk yapılan, rızası gözetilen ve kendisinden yardım istenilen Allah’a hamdolsun. Kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e salat ve selam olsun.
Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından azad edilmek olan ramazan ayına kavuşmanın mutluğunu yaşıyoruz. Ve ramazan ayına ulaştırılan mü’minler olarak “Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onda oruç tutsun.” İlahi emrine itaat ediyoruz. Rabbimiz emretti ği için imsaktan iftara kadar kendimizi tutuyoruz. Ramazan ayı vesilesiyle Rabbimizin rahmetine, merhametine ve affına nail olmak için orucumuzu bütün bedenimizle tutuyoruz. Evlerimizde bulunduğumuz bu ramazan ayında “kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” ilahi ikazı gereği kendimizi ve ailemizi ahlaki olmayan yayın ve içeriklerden koruyoruz. İzlediklerimizin ve dinlediklerimizin, dilimizi de etkileyeceğinin şuurunda oluyoruz. Nebevi çağrıyı hiç unutmuyoruz: “ Sizden biriniz oruçlu olduğu bir günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Ona birisi sataşır veya küfrederse, “Ben oruçluyum” desin...”
Oruçlu iken helal olan yiyecekleri ve içecekleri bile damağımıza almadığımızı unutmayacağız. Salgın hastalık nedeniyle aynı sofrada buluşamadığımız komşularımıza çorbamızı iftardan önce ulaştıracağız. İftarımızı helal olan, israfın da olmadığı sofralarda açacağız. Dinimiz islamın uygun görmediği yiyecek ve içeceklerle orucumuzu zayi etmeyeceğiz. (bilhassa dumanla ) Minarelerden yükselen Allah-ü Ekber nidalarıyla; bizleri yediren, içeren ve bize Müslüman olmayı nasib eden Allah'a hamdolsun diyerek orucumuzu açacağız.
Niyet ettim akşama kadar aç susuz beklemeye değil; niyet ettim Allah’a karşı gelmekten sakınmak için oruç tutmaya diyeceğiz . Allah rızası için imsaktan iftar vaktine kadar tuttuğumuz orucumuza iftar sofralarımızda kendi ellerimizle zarar vermeyeceğiz. İftara kadar tutuğumuz dilimizi kardeşlerimize iftira atarak kirletmeyeceğiz. İmsaktan iftara kadar tuttuğumuz oruç içimizden ve dışımızdan gelebilecek kötülüklere kalkan olacak. Peygamber Efendimiz (s.a.v)in ikazını unutmayacağız: “Oruç tutan öyle insanlar vardır ki, oruçlarından geriye sadece açlık ve susuzluk kalır.”
Bu ramazan ayında tuttuğumuz orucumuz bizi tutacak. Hiç kimseye iftira atmadığımız gibi , eşimizin, komşumuzun, arkadaşımızın, akrabamızın da gıybetini yapmayacağız. Yalanın pembesinin, beyazının, büyüğünün, küçüğünün olmadığını bilerek her zaman dosdoğru olacağız. Ölçüde ve tartıda hile yapmayarak rızkımızı helal kazanacağız. Orucumuzu Peygamber Efendimiz (s.a.v) in "Bir kimse oruçlu olduğu halde yalanı, dedikoduyu, yalanla iş görmeyi bırakmazsa Allah'ın, onun yemesini, içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.” ikazını hafızamızdan çıkarmadan tutacağız.
Ramazan günlerini fırsat bilip “Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” diye buyrulan Nebevi daveti uygulayacağız. Mahallemizde, şehrimizde, memleketimizde, islam beldelerinde ve diğer ülkelerde zor durumda olan kardeşlerimizin dertleriyle dertlenip onlara derman olma gayretinde olacağız.
Ramazan ayının gündüzlerinde tuttuğumuz oruçlarımız ramazanın gecesinde elimizi, dilimizi, gözümüzü, kulağımızı da günahlara karşı tutacak .Ve bu oruçlarımız vesilesiyle ''Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez." hadis-i şerifine mazhar olacağız.
Gündüzünde oruçlu olduğumuz bu ramazan ayının gecelerinde elimizde Kur’an, dilimizde zikir, gözümüzde Kabe, heyecanımızda vahdet , gönlümüzde Allah rızası olacak ve dua dua yalvaracağız Alemlerin Rabbine: “..Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” (Müminun Sûresi 109)
Allah’a emanet olunuz.