Bizleri yoktan var eyleyen, yarattığı varlıklar içerisinde bize ruh verip bizi canlı eyleyen, yarattığı canlılar içerisinde bize akıl verip bizi insan eyleyen, yarattığı insanlar içerisinde bize iman nimetini verip bizi Müslüman eyleyen, o Müslümanlar içerisinden bize tarih nimetini verip bizi bin yıldır İslam’a ve insanlığa hizmet ettiren ve yarattığı insanlar içinden bizi bu ramazan ayına Müslüman olarak ulaştıran Rabbimize hamdolsun.
Ramazan ayına ulaştırılan Müslümanlar olarak Kerim Kitabımızın bir bölümüne, bir ayetine, bir hükmüne inanmamanın, onu hafife almanın kalbimizden imanı ayırdığını biliyoruz. “Yoksa siz Kitab´ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?” ilahi çağrısının muhatabı olmamak için “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” diyor ve Kerim Kitabımızın tamamına iman ediyoruz. Kerim Kitabımız Kur’an’ın başından sonuna kadar bütün sure ve ayetlerine, bu ayetlerde geçen emir ve yasaklara, helal ve haramlara ve bunların insanlığın yararına olduğuna iman ediyoruz.
**
Ramazan ayına ulaştırılan mü’minler olarak ; Allah’ü Teala’nın alemlerin Rabbi olduğuna, rahman ve rahim olduğuna iman ediyoruz. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın yaratan, yaşatan, yöneten, kanun koyan, rızık veren ve hesap soran olduğuna iman ediyoruz. Alemlerin Rabbi olan Allah’ a kulluğumuzun gereği olarak O’na sığınmamız, güvenmemiz gerektiğine iman ediyoruz. Din gününün sahibi olan olan Rabbimizin her şeyden hakkıyla haberdar olduğuna iman ediyoruz.
***
Ramazan ayına ulaştırılan müslümanlar olarak Hz. Muhammed’in (s.a.v) kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olarak gönderildiğine iman ediyoruz. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) Yüce Allah’tan getirdiklerinin doğru olduğunu kabul edip, onlara gönülden inanıyor ve ikrar ediyoruz. Bana imanı anlat sorusuna Resulullah (s.a.v) şu cevabı veriyor: “İman: Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe (öldükten sonra dirileceğine), kadere, hayrına ve şerrine inanmandır.”
***
Meleklerle birlikte, ellerimizin ve ayaklarımızın da bize şahitlik yapacağına inanan müslümanlar olarak oruç tutmanın dilimizi de tutmak olduğunu biliyoruz. Peygamber Efendimizin (s.a.v) “Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır konuşsun ya da sussun.” uyarısına her zaman dikkat ediyoruz. Ve ilahi ikazı unutmuyoruz: “İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.”(Kaf Suresi 18)
***
Hayat bu dünya, bi daha mı geleceğiz dünyaya, yaşamana bak, üç günlük dünyanın tadını çıkar gibi nefsimize hoş gelen sözlere ahiretimizi tehlikeye atmıyoruz. Alemlerin Rabbi olan Allah’a, yaşadığımız dünya hayatının fani olduğuna, bu fani dünya hayatından sonra geri dönüşümüzün olmadığı ahiret hayatının ebedi olduğuna iman ediyoruz. “Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı ancak (geçici) bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedî olarak kalınacak yerdir.” (Mü`min Suresi 39)
***
Dünya hayatımızın geri dönüşü olmayan ahiret hayatımızın tarlası olduğunu bilerek amel ediyoruz. İsrafil’in (a.s) Allah’ın emriyle sura üfleyeceği “Kabirlerin içindekilerin dışarı çıkarıldığı, herkesin yaptığı ve yapmadığı şeyleri bileceği” (İnfitar Suresi 5,6) günün mutlaka geleceğine iman ediyoruz. Rabbimizin kaldıramadığımız bir şeyle bizi sorumlu tutmayacağını, eşimizle, evladımızla, işimizle ve tüm imkanımızla imtihanda olduğumuz da unutmuyor ve imtihanımızı kazanma gayretinde oluyoruz.
***
Bir saniyesini bile geriye döndüremediğimiz bu hayatımızın sonunda; ömrümüzü nerede tükettiğimizden, gençliğimizi nerede geçirdiğimizden, malımızı nereden kazandığımızdan, malımızı nerede harcadığımızdan ve bildiklerimizle amel edip etmediğimizden hesaba çekilmedikçe yerimizden kımıldayamacağımız kıyamet gününün geleceğine iman ediyoruz. Ve bu imamızın gereği olarak ramazan ayının manevi fırsatlarını en güzel şekilde değerlendiriyoruz.
***
Dinimiz İslam’ın hak olduğuna, en iyi, en güzel, en doğru ve en faydalı olduğuna inanarak bu ramazan günlerinde alemlerin Rabbine dua dua yalvarıyoruz: “Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al. Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığı ile bize va’dettiklerini ver bize. Kıyamet günü bizi rezil etme. Şüphesiz sen, va’dinden dönmezsin. (Âli İmrân Suresi 193,194) Allah’a emanet olunuz.