Efendim rahmeti bol bir Ramazan ayının arkasından eriştiğimiz sevinci, bereketi, kaynaşması olan bir Bayramı da idrak ettik. İnşaALLAH af ve mağfireti çokça olan günlerin gerisinden cehennemden âzâd olmuş olarak Bayrama erişmişizdir. Rabb’im tekrârını nasip etsin. Ramazan ayının güzel günlerini bitirdik ve yine eski hayâtımıza devam etmeye başladık. Umarız o rahmet ikliminde aldığımız feyiz ve kazandığımız güzel hasletleri sürdürme gayretinde oluruz. Bugün bunları işlemek istiyoruz yazımızda.
Elbette ay boyu kazanılan salih davranışların, edilen zaman disiplinin, yürekteki ibâdet aşk ve vecdinin kalıcı olmasını sağlamak pek mühimdir. Hakikaten mübârek Ramazan ayında Müslümanların yaşadığı yoğun mânevî iklimin etkisi, inananların üzerinde on bir ay boyu yapılanlara kıyasla günümüz tâbiriyle doğrusu ‘şok’ düzeyde oluyor. Mümin insanlarla günahlar arasına âdeta buzdan duvarlar örülüyor, her zamanki işlenen hatâlara karşı daha teyakkuzla davranılıyor, huy olarak Müslümanlar daha mûnis daha yumuşak daha şefkatli oluyorlar. Fakirlerin, ihtiyaçlının sıkıntılarını gidermede daha gayretli oluyorlar. İşte asıl meselede de bu!
Gönülde yoğunlaşan her biri servet değerinde olan birikimlerin Ramazan sonu muhafazası nasıl sağlanmalı? Ramazan ay boyu raflarda bekleyen Kur’an’la her zamankinden farklı olarak daha çok berâberlik olmuştu ayni berâberliği nasıl devam ettirmeli? Ayni hassâsiyetleri sürdürmenin bir yolu mutlaka bulunmalı değil mi?
Efendim hep söyleriz bizler içinden hiç çıkmayacağımız ebedî bir âleme doğru yola çıkmış dünya yolcularıyız. Eli boş gidilmez gidilecek yere. O yer ki, Hakk’ın ihsan edeceği bizi üzecek yâhut sevindirecek çeşitli tecelligahlara erişeceğimiz dehşetli veya muhteşem bir mekân olacak. O mekanlara yol yakınken hazırlıklar yapılmalı.
Ramazan ayının rahmeti bol güzel ikliminde şeytanların fısıltılarına, nefsin bitmek bilmeyen arzularına bir set çekilmişti. Şimdi kaldık sanki bir başımıza buna çevrenin menfi etkisi de eklenince çetin bir imtihan süreci bizi bekliyor demektir. Olsun, şartlar ne kadar çetin olursa olsun Ramazan ayının kazanımlarını heba etmemek adına kararlı olmalı, onların kıymetini bilmeliyiz. Bunu idrak ettiğimiz zaman zâten hayâtın değerini de anlamış oluruz. Ay boyu kazandığımız güzellikleri muhafaza etmek büyük bir nimettir.
Kimileri Müslümanlığını yaşarken İslâmî vecibeleri ciddi bir hassâsiyetle yaşar Ramazan onun ihlas, huşu ve samimiyetini daha da artırır. Ahlâkı kemâlât yolunda mesâfe kat eder. Kimileri de dîni yaşamak istemesine rağmen gerek nefsi gerekse çevre şartlarından dolayı bir türlü uygulamaya geçemez. Böyleleri için Ramazan bulunmaz bir fırsat olur. Beş vakit namaz kılmak isteyip de bir türü başlayamayanlara Ramazan bulunmaz bir fırsattır. Başını kapatmak isteyenlere yine Ramazan bulunmaz bir fırsat olur. Bu yönüyle Ramazan bâzen ilklerin başlatılması adına çok uygun bir zemindir.
İşte bu şekilde Ramazan ayı içinde ahlâkî, rûhî, mânevî yönden toparlanan müminler Ramazan sonunda da ayni hâli muhafazaya ister istemez dikkat ederler. Ramazanın böylesi güzel havasından etkilenmeyen Müslüman yoktur. Mutlaka herkes bir şekilde nasiplenir. Yüce Yaratana olan kulluk Ramazan ayında daha bilinçle ifâ edilir bu güzel ay bittikten sonra da müminler ayni hallerini elbette ki kaybetmek istemezler. Bunun için herkes kendine göre çâreler bulmaya çalışır. Demek ki, Müslümanlığımızın yeniden dirilişi için Ramazan’a ihtiyaç var. Cennet nimetlerine erişmek için Ramazan’a ihtiyaç var, cehennemden âzâd olmak için Ramazan’a ihtiyaç var.
İnşaâllâhu Teâlâ Rabb’im, Ramazan ayının mübârekliğiyle oluşan mübârekliğimizi artarak devam ettirsin. İbâdetlerle Rabb’e olan yakınlığımız hiç bitmesin artarak devam etsin. Kutsal kitâbımızla olan ilişkimiz yine artarak devam etsin. Sâdece Ramazan’da değil senenin her bir zaman diliminde ihtiyaçlı kardeşlerimizi görüp gözetmemiz devam etsin efendim. Sizleri En Güzel’e emânet ederek yazımıza son vermek istiyoruz.
Sağlık ve esenlik dolu günler diliyoruz.