Ramazan Sekülerliği

Süleyman Küçük

Sekülerleşme memleketimizde son yıllarda en çok muhafazakârlar tarafından gündeme getirilen ancak tanımında çok farklı sonuçlara ulaşılan bir mefhum olmuştur.

Sekülerleşme bir zamanlar batılılaşma olarak görülmüştür

Buna karşılık sekülerleşme gavurlaşma olarak tarif edilmiştir.

Sekülerleşme bir zamanlar modernleşme olarak görülmüştür.

Buna karşılık sekülerleşme dinsizleşme olarak tarif edilmiştir.

Daha başka şekilde de tarif edenler olmuştur elbette.

Sekülerleşme aslında daha geniş bir anlamı ifade etmesi açısından toplumların var olan dini inançlarının, ibadetlerinin, ahlaklarının, dinden kaynaklanan örf ve adetlerinin hem toplum hem de fert planında güç kaybetmesi veya tamamen terk edilmesi olarak tarif edilmelidir.

Bu tarifin sonucu olarak din inanç ve ahlaki kabullerin insanların hayatlarını şekillendirmesinin sona ermesi de sekülerleşme olarak kabul edilir.

İnsan ve toplumların hayatlarının şekillendirilmesinde dinin etkisinin azaltılmasından kasıt sadece inanç, ibadet ve ahlak anlayışının yok edilmek istenmesi değil, bunlar kadar hatta bunlardan daha fazla bir şekilde ekonomiden eğitime kadar tüm sosyal ve ticari hayattan tümüyle ortadan kaldırılması kastedilmektedir.

Bu arada sekülerleşme taraftarlarının sadece dinin değil dinlerin bir parçası olarak kabul ettikleri ve doğaüstü olarak tarif ettikleri tüm düşünce ve kavramların da yok edilmesi gerektiğini savundukları unutulmamalıdır.

21. yüzyılın modern olduğunu iddia eden toplumları için din doğaüstü bir olgu olarak kabul edildiği için sekülerleşme tanımlarının merkezine dini almış olmak bir tanımdan öte dine karşı olmak adına baskın bir davranış olmuştur.

Din adına konuşanların sekülerleşmeyi böyle tanımlayıp kendilerini buna göre nerede konumladıklarını belirledikten sonra sekülerleşme taraftarlarının da din mefhumu ile doğaüstü referansları olan ve bilimsel olarak ispat edilemeyen kavramlar bütününü kastettikleri ortaya çıkmaktadır.

Ya Müslümanlar?

Din ve sekülerleşmeyi nasıl tarif etmektedirler.

Müslümanlar dini dünya ve ahiret mutluğunu kazanmak için Hz. Allah(cc) tarafından vaz edilen ve kendini Müslüman olarak gören insanların gündelik hayatlarını etkileyen, ahlaki değer ve kabullerini oluşturan, kişisel ve toplumsal sorunlarını düzenleyen ve çözümleyen tüm kurallar olarak kabul ederler.

Sekülerleşmeyi ise Dini kişisel ve toplumsal hayattan dışlayan her tür fikir ve eylem olarak tarif ederler.

Din ve sekülerleşme kişisel ve toplumsal hayatta sadece tarif olarak kalmadığı için din veya sekülerleşme taraftarları bu tariflerdeki iddialarını hayata geçirmek için yaptıklarına bakılınca her iki kesiminde tanımladıkları paradigmadan hayli uzak olduklarını görmekteyiz.

Müslümanların kendi tanımladıkları din mefhumundan uzaklaşmalarının en büyük sebeplerinden birisi son yıllarda ortaya atılan “İbrahimî Dinler” kavramı olmuştur.

İbrahimî dinler adı altında inzal sırasıyla olmak üzere Musevilik, Hıristiyanlık ve İslâm Dininin ahlaki değer ve kabullerini oluşturan, kişisel ve toplumsal sorunlarını düzenleyen tüm kurallarını birleştirmeye çalışmak sekülerleşmenin temelini oluşturmaktadır.

Yahudiliğin hristiyanlığı tahrif ettiği bilinirken şimdilerde aynı tahrifatı İslam Dinine ve gündelik ibadetlerine, ahlaki değerlerine ve ümmet algılarına yapmak istemesi karşısında Müslümanların aldanmalarını kabul etmek anlaşılır değildir.

Maalesef Müslümanlar düştükleri bu İbrahimî dinler tuzağı sonucunda dinlerini din olmaktan çıkarıp bir kültür haline dönüştürmek gibi bir yanlışın içinde buldular kendilerini.

Bu günlerde yani Ramazan Ayında Müslümanların evlatları tarafından yapılan yanlışların sebebinin içinde oldukları hallerini sahih din zannettikleri olduğuna inanıyoruz.

Ramazan alışverişlerine hem alıcı hem satıcı yönünden bir bakın, “Ramazan Sekülerliği” kavramından ne kastettiğimizi anlayacaksınız.

FARKINDA MIYIZ?

İslam dini sadece bir topluma ait kültür, sadece başkalarına karşı üstünlük ifade etmek için kullanılan bir kimlik, sadece 5 vakit ibadete indirgenmiş bir din ve siyasi güç elde etmek için kullanılan bir kavram değildir.

İslam Dini doğumdan ölüme fert ve toplum hayatının her safhasını düzenleyen ilahi hükümler doğrultusunda ve Hz. Rasulullah’ın(sav) sahih sünneti örnekliğinde yaşamaktır



İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.