Müslümanların ümmet olarak son zamanlarda yaşadıkları savaş, zulüm ve işgal gibi tüm olumsuzluklara rağmen hasret ve iştiyakla bekledikleri kutlu günler geldi.
Ramazan geldi, hoş safa geldi.
Ramazanı Şerif tüm Müslümanlara yeni hayırlar, güzellikler ve fetihler getirsin inşallah.
İyiliğe, güzelliğe, kardeşliğe ve yardımlaşmaya en çok ihtiyaç duyulan günlerde geliverdi gök sofrasının yeryüzüne inen eli.
Hayatın karmaşasında unutuverdiğimiz ve bizi tutacak oruç ibadeti ile geldi.
Sabır ve tevekkülün zirvesi sahurlar ile geliverdi.
Yılın en sıcak günlerinde yaşanan en sıcak çatışmaları söndürecek merhamet duygusu ile geliverdi.
Susamış gönülleri kandıracak iftarlar ile geliverdi.
Ruhumuzu dinlendirecek teravihler ve teheccüdler ile geliverdi.
1 ay tutulacak oruçların sonunda kutlanacak olan bayram ile geliverdi.
Tutacağımız oruçlar sayesinde çeşitli vesilelerle törpülenmiş hassasiyetlerimiz bir kez daha öne çıkacak ibadetimiz bir kez daha nefsimizin önüne geçecek ve açlık halinde yoksul olan kimselerin halinin anlamamız mümkün olacaktır.
Ramazan ayı boyunca oruçlar, iftarlar, teravihler ve sahurlar sebebiyle en başta akrabalık ve komşuluk ilişkileri olmak üzere insani ve İslami ilişkilerinin güçlenmesi mümkün olacaktır.
Ramazanda yükselen bu değerlerin Ramazan ayı ile sınırlı kalmaması ve yıl boyu devam etmesi asıl olmasına rağmen ne yazık ki, Müslümanların başındaki türlü gaileler bu ilişkilerde Ramazan sonrası azalma hatta kopma yaşanmasına sebep olmaktadır.
Ramazan ayı salt oruç tutarak aç kalma ayı değildir.
Ramazan ayı sadece mideye oruç tutturma ayı değildir.
Ramazan ayı başta dilimiz olmak üzere bütün azalarımıza, bir bütün olarak tüm vücudumuza oruç tutturma ayıdır.
Çünkü Ramazan ayı Kuran ayıdır.
Kerim kitabımızı okuma ve anlama ayıdır.
Ramazan ayı içinde hiçbir şüpheye yer olmayan mecid kitabımızın tüm hükümlerini, herhangi bir düşünce karşısında duraksamaya, “ama”, “lakin” veya “bence” gibi bir ifade ile gölgelemeye kalkışmadan, ayrıma tabi tutmadan tatbik etme ayıdır.
Ramazan ayında nefsimize hâkim olmayı sadece iftara kadarki geçecek sürede aç kalma olarak anlamamalıyız.
Yine, Ramazan ayında insanlara hoşgörülü davranmayı yoksullara ve ihtiyaç sahiplerine birkaç kuruş verme olarak anlamamalıyız.
Ramazan ayında asıl nefse hâkim olma ve insanlara hoşgörülü davranma, Kuranı Kerimi anlayacağız derken Rasulullah’ın(sav) sahih sünneti ile belirlenmiş orta yolun dışına savrulmama ve modern zamanların mezhebi olan indirilmiş din safsatası adı altında Selefi Salih’ine(ra) karşı çıkarak onları tekfir etmemektir.
Ramazan ayının Kitabımızı anlamayı, Resul’ümüzün(sav) sahih sünneti üzere olmayı ve yok edilmeye çalışılan kardeşliğimizi yeniden tesisine vesile olması dileğiyle.
“Sabahın dördünde herkes ayakta ve televizyon başında olurdu.
Çünkü onun maçı olurdu o saatte.
Güzel ve kara bir adamdı. Rengini cennet hurilerinin benlerinden almıştı.
Çok güzel bir insandı. Yumruğunu kendi nefsi için vurmazdı.
Köle edilmiş ve köle edilmek istenen halkların ve onların mensubiyetlerinin adına vururdu.
"Allah'dan zenginlik istedim, bana İslam’ı verdi"
"İmkânsız" kelimesi, dünyalarını değiştirmeye cesaret edemeyen insanların çok sık kullandığı bir kelimedir.” diyen adamdı Muhammed Ali.
Allah rahmet eylesin, Mekanın cennet olsun.....!