Ramazan geldi, hoş geldi. Memleketimizde genelde herkeste büyük bir sevinç, heyecan ve mutluluk var. Ramazan neş’esi gönülleri kaplamış durumda. Müminler; ‘bu sene geçtiğimiz senelerde tuttuğum oruçlardan daha kabule şayan oruçlar tutmayı hedefliyorum, daha çok hayır hasenat yapmayı arzu ediyorum, kişiliğimdeki menfîliklikleri bu sefer törpülemeye candan gayret edeceğim’ gibi düşünceler içindeler. (Ben de dâhil) Haydi hayırlısı! İnsaALLAH Rabb’im bu Ramazan’ı umduğumuzdan iyi değerlendirmeyi nasip etsin. (Amin)
Ramazan pek çok Müslüman için farklı şeyler ifâde edebilir. Yazımızın başlığında belirttiğimiz gibi ‘Ramazan bizim için ne ifâde eder?’ biz bugünkü yazımızda bu konuyu işlemek niyetindeyiz.
Seküler bir toplumda yaşıyoruz. Toplumumuzda her çeşit fikir ve görüşten insan var, inanan-inanmayan, laik-anti laik, sosyalist-ateist-komünist hatta şeytana tapanlar bile mevcut aramızda ne yazık ki. Bu sebeple Ramazan’ın her kesimdeki algısı başka!
Bâzıları ben açlığa dayanamıyorum, midem hasta hem bu kadar saat yaz gününde aç kalmak olur mu? Veya ‘Yâ benim migrenim var, bünyem orucu kaldırmıyor.’ Diyebiliyor. Bunu derken hastalıkları küçük görüyoruz demek değil, anlayan anlar!...
Bâzıları Ramazan’ın mübârekliğini sıfırlayan tâtil fırsatlarına itibar ediyor. Yarıya inen otel fiyatlarına aldanan Müslümanlar, senede bir mânevî gelişimlerine olumlu katkı yapan bu güzel fırsat ayını hüsrâna dönüştürebiliyor…
Bâzıları Ramazan ayında herkes oruçlu oluyor, dükkanlar açılmıyor, işler kesat gidiyor diye üzüntüye düşüyor. Halbuki Ramazan’da iftar sonrası ve sahurda yapılan kazançlı alışverişler, dükkanlara her zamankinden daha çok bereket getiriyor, bunu görmek istemiyor…
Bâzıları Ramazan iftar sofralarındaki misâfiri külfet olarak değerlendiriyor, misâfir ağırlamak, kişilere angarya geliyor. Oysaki ecdad nasıldı? Ağırlanan misâfirlere giderlerken; ‘yemeklerimizi yediniz, dişleriniz yoruldu’ diyerek zarfların içlerine biraz para koyarak; ‘Bunlar diş kirası efendim’ derlermiş. Bir de şimdikilere bak! Bugünlerde hâli vakti yerinde olan aileler, yemek hazırlama zahmetine katlanmamak için misâfirlerini artık lokantada ağırlıyorlar.
Bâzıları Ramazan günlerinin büyük bölümünü mutfakta geçirerek yemek telâşesi ile bütün evi ayağa kaldırıyorlar. Ramazan’ın sonlarına doğru da Bayram temizliği meşgalesi takıntısıyla bu rahmeti engin ayı dünya karmaşası içinde geçiriyor…
Amma kimilerine göre de Ramazan hayır-hasenâta, fakir-fukaraya yardıma koşma zamânı, onların her günü doludur, her Ramazan günü pek çok ihtiyaçlının kapısına koşarlar da kendi evleri akıllarına bile gelmez. Var böyleleri hem de Konya’da çoook, sizlere sayısız misaller verebilirim. Yurdumun her köşesi böyle muhabbet fedâileri ile dolu şükür ki. Ne mutlu onlara!
Kimileri için de Ramazan, ibâdet hazzını tam mânâsıyla yaşama demleri. Mukâbele heyecânı, sohbet dinleme imkânı, çoluk-çocuk koşarak zaman zaman da uçarak câmilere gitme, terâvih namazları kılma aşkı, şevki… Müminlerin uzun süre ayrı kaldığı kutsal kitâbıyla buluşma vakitleri… Ah Ramazan bize göre sen ne güzelsin!... Bizim için ne çok değerlisin! İnşaALLAH bu Ramazan senden çokça istifâde ederiz… İstifâde edenler sayısını çoğalt Ya Rab!