PYD'ye 'vergi', IŞİD'e 'zekât'

Suriye'de Haseke merkezli Cizire, tarım zengini bir bölge. Hasad mevsiminin yaşandığı bölgede halk tedirgin çünkü PYD 'vergi', IŞİD ise 'zekat' adı altında mahsulün büyük bir kısımına el koyuyor. 'Vergi' veya 'zekat'tan kaçmanın bedeli ise ağır.

Suriye'de iç savaşla birlikte toprak sahipleri mahsullerini bölgelerinde bulunan örgütlerle paylaşmak zorunda. 
Bölge halkı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ve PKK'nın Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) silahlı kanadı YPG’nin mahsullerine el koymaları tehdidi karşısında ne yapacağını bilemiyor. Taraflarca belirlenen miktarın çiftçiler tarafından verilmemesi durumunda ise ölüm, tutuklanma veya sürgün cezası var.

"İnsanlar haraca bağlandı"

Hasat mevsiminin gelmesiyle beraber, mahsullerini satmanın imkânlarını kollayan Kamışlılı çiftçilerden Siban, “ölümden kurtulmak için mahsullerimi terk ederek kente sığınmak zorunda kaldım” diyor. Cizire bölgesinde devlet içinde devlet olduğunu söyleyen Siban, “güneyde IŞİD ve kardeşleri, güney-doğuda PYD’ye bağlı asayiş güçleri ile rejimin istihbaratına bağlı kişilerin baskılarıyla karşı karşıyayız” diyor.

El Kaide’ye yakın Ebu Ömer el Bağdadi ve Ebu Hamza el Muhacirin Irak İslam Devleti adı altında yeni bir oluşum kurdu.
Her ikisi de 2010 yılında ABD tarafından öldürüldü.

Yerlerine Ebu Bekir El Bağdadi geçti

Suriye’de Irak-Şam İslam Devleti olarak değiştirdi.

Halkın tek geçim kaynağının tarım olduğunu belirten Siban, IŞİD ve YPG güçlerinin, çocuklarının yaşam damarlarına göz diktiğini söylüyor.

Sanayi ve ticaretin yok olmaya yüz tuttuğu bölgede insanların geçim kaynağı olan tarımın da YPG ve IŞİD tarafından bir çeşit 'haraca' bağlanması halkı zor durumda bırakıyor.

IŞİD ve YPG'nin, yıllık toplanan mahsulün büyük bir kısımına el koyduğu bölgede, kendisine destek olan aşiretlerce el konulacak oaran tahsil ediyor.

"Önce suçla, sonra mahsülüne el koy"

Bu baskılardan dert yakınan çiftçilerden Abdurrahman ise, “iç savaş 4. yılına girdi. Bu savaş bütün hayatımızı alt üst etti. Tek geçim kaynağımız da bu savaştan kendilerine pay çıkaran örgütlerce elimizden alınıyor. Biz bu hasat mevsiminde topraklarımıza gittiğimizde güneyde bulunan IŞİD güçlerince tehdit edildik. Asılsız gerekçelerle topraklarımızdan uzaklaştırıldık. Rejimle ya da YPG ile işbirliği içinde olduğumuzu iddia ederek bizi topraklarımıza yaklaştırmadılar. Benim ortağım da Hristiyan olunca bir daha toprağımıza gitmeye cesaret edemedik. Daha sonraları bizim mahsulün IŞİD tarafından toplandığını duyduk” şeklinde konuşuyor.

Topraklarındaki mahsulün 20 bin ton buğday olduğunu söyleyen Abdurrahman, “çocuklarımızın lokmasına göz diktiler, çocuklarımızın geleceğini tehlikeye atıyorlar” diyor.

Aynı şekilde PYD’nin asayiş güçlerinin de halka ‘zulmettiğini’ ve bazı insanları cezalandırmak için mahsulünün yüzde 25’ine el koyduğunu söyleyen Abdurrahman, “asayiş güçleri bir akrabama ceza kesti, akrabam da bu cezayı ödemeyi reddedince gözaltına aldılar” diyor.

"Senin tarlanın yeri yanlış"

Kamışlı ile Til Hamis bölgeleri arasında kalan ve IŞİD’in kontrolünde olan Farfara köyü sakinlerinden Halil de “köylerimiz YPG ile IŞİD’in savaşı arasında kalmış” diyor. YPG’nin köyü toplarla vurduğunu söyleyen Halil, “sonunda YPG’nin topları benim ektiğim ve yakında hasat etmeye başlayacağım tarlama düştü. Ve tarladaki bütün ekinlerim yandı. 3 milyon Suriye lirası (18 bin dolar) zararım oldu. Kamışlı Ziraat Müdürlüğü'ne şikâyette bulunduğumda ise, 'sorun bizim sorunumuz değil, senin tarlanın o bölgede olması asıl sorundur' şeklinde cevap aldım” diyor.

Gençler kaçtı, fiyatlar yükseldi

Tarım mahsullerinin alım-satım ve nakil işleriyle uğraşan bir kurumda mühendis olan Hasan, tarım mahsulleriyle uğraşan şirketlerin yeterince mahsul toplayamadığını bu nedenle de kapanmaya başladığını söylüyor.

Tarım işçisi sayısının gittikçe azaldığını söyleyen Hasan, “gençlerin çoğu ya yurtdışına kaçtı ya da bölgede faaliyet yürüten bu örgütlere katıldı. IŞİD ve YPG’nin de tarım mahsullerine el koyması da sorunun daha da büyümesine neden oldu” diyor.
Bölgede atıl durumda olmayan tek sektörün tarım sektörü olduğunu söyleyen Hasan, “sanayi ve ticaret sektörü yok oldu. İnsanlar yaşamak için tarım yapmak zorunda. Ancak böyle bir durumda halk IŞİD ve YPG’nin baskılarına maruz kalıyor. IŞİD ‘zekât’ adı altında, YPG de ‘vergi’ adı altında halkın mahsulüne el koyuyor. Tarım sektöründeki şirketler de çaresizliğimizi bildiğinden ucuza alıp, pahalıya satıyor. Mesela buğdayın fiyatı 30, arpanın ise 25 Suriye lirasına ulaştı. Şirketlerin ucuza alıp, pahalıya satması çiftçiyi büyük bir zarara uğratıyor. Alış ve satış fiyatlarındaki fark mahsul sahibini mahsulünü satıp satmama konusunda tereddütte bırakıyor. Bu durum da maalesef bölgede temel gıda maddesi sıkıntısının yaşanmasına neden oluyor. Ve şu bir gerçek ki Suriye son yılların en büyük insani felaketiyle karşı karşıya" diyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Dünya Haberleri