Şu son 15 günlük sürede insanlar bir kez daha gördüler ki bizim milletimiz kadar iç ve dış düşmanlar tarafından propaganda ve algı yönetimi şekliyle operasyona maruz kalan başka bir millet daha yok gibidir.
Dış düşmanlar dediklerimiz yabancı güçlerin milletimiz ve memleketimiz üzerine oynadıkları oyunlar sebebiyle yapacakları operasyonlara hazırlıklı gibi görünürken içeriden herhangi bir tavır beklemediklerimizden gelen darbeler sanki daha fazla yıkıcı etkiye sahipmiş gibi bir netice oluşturuyor.
Bunun en açık örneğini son Corona virüs hadisesinde görüyor ve yaşıyoruz.
Umre ziyareti için Mekke ve Medine’de bulunan vatandaşlarımızdan çok daha fazlası uzak doğudan uzak batıya kadar pek çok ülkede farklı sebeplerle bulunmalarına ve umrecilerin dışındakilerde daha fazla virüs görüldü denilmesine rağmen Corona virüs tehlikesi nedense bir kez daha umrecilerin üzerinde kaldı.
Hani hep derler ya bu ülkede bir mesleği belli tahsili görenler ve belli şartları taşıyanlar yapar.
Ama iş Din, sağlık ve siyasete gelince herkes her şeyi bilir ve her şeyden anlar.
Bu hesaba göre Corona virüs meselesinde nerdeyse tıp mesleğinde olanlardan daha çok farklı mesleklerdeki insanlar konuşuyor hatta virüsten sakınmak ve kurtulmak için reçeteler yazıyorlar.
Tabiidir ki en başta da yazılı ve görsel basın yayın organlarındaki ahkâm kesenler, köşe başlarını tutanlar ile ne dedikleri hiçbir zaman anlaşılamayan konukları.
Maalesef son yıllarda bizim ülkemizde diğer ülkelerden farklı olarak propaganda kavramı yanına halkla ilişkiler ve hatta pazarlama kavramlarını da alarak psikolojik operasyon ve algı yönetimi olarak bir ikna yöntemi haline dönüştürüldü.
Bunun yanına bir de kamu diplomasi dili eklediniz mi, size tam anlamı ile dört başı mamur kitleler üzerinde istediğiniz sonucu elde edebileceğiniz bir operasyon aracı elde edilmiş olur.
Devletlerin hatta aynı devlet sınırları içindeki farklı siyasi görüşteki partilerin bile birbirlerine karşı uyguladıkları operasyonlarda kullandıkları bu tür ikna yöntemlerinin hepsini aslında bir çeşit manipülasyon yani hile ile yönlendirme olarak adlandırmak yanlış olmaz.
Kitlelerin gönüllerini çelmek ya da ikna etmek görünüşte onların kendi rızaları ile ikna etmek gibi gözüküyor olsa da devletlerarası yazılı olmayan hukukta insanları gönüllü veya zorla ikna etmek ya da onları gönüllerini fethetmeye çıkan yolda her yöntem mubah kabul edilmektedir.
Adı ister ikna yöntemi olsun veya olmasın ya da bu konuda kullanılan dil ne kadar yumuşatılmış olursa olsun sonuç değişmez.
Güçlü olan sonuçta kazanmak için elinden geleni ardına koymaz ve propagandasını uygular..
Esasında bu konuda sıkça kullanılan bilgi akışı gibi toplumlara sevimle gelen birkaç kavram daha var ve bütün bu sözü edilen kavramların temel ortak noktası hepsinin birer enformasyon savaşı aracı olmasıdır.
Mesela siz buna direkt veya dolaylı bilgilendirme ve korkutmalar üzerinden gerçekleşen bir güç kavgası da diyebilirsiniz.
Bir kavram daha vardır ki bu son kavram ile hedef aldıkları toplumları etkileyebilen ülkeler diğerlerinden farklı olarak fazladan psikolojik üstünlüğü de ele ecirmiş olurlar.
Çünkü bu son aşamada etki altına alınan toplumların ve kişilerin tabir caiz ise dağarcıklarındaki kelimelere ve kavramlara yükledikleri anlamlar bile kolayca değiştirilir hale gelmiştir.
Ya da daha açık bir deyimle mankurtlaştırılmışlardır.
Bütün bu açıklamalardan sonra pek çok kişi ve toplum tarafından komplo teorisi olarak karşılanan psikolojik operasyon ya da psikolojik savaş kavramının enformasyon ve bilgi yüzyılı dediğimiz bu asırda savaşların uygulama yöntemlerindeki yaptığı değişikliklerin sonuçlarını bir kez daha düşünmelerini istiyoruz.
İçinde bulunduğumuz yüzyıl artık sadece konvansiyonel savaş araçları ile yapılan savaşların değil tıp, fizik ve kimya laboratuvarlarının ortak üretimi ile ortaya çıkan propaganda, algı yönetimi operasyonları ile yürütülen savaşlarında kitle iletişim araçları vasıtasıyla canlı yayın halinde izlenmesini sağlamıştır.
Milletlerin dost ve düşmanları arasındaki savaşları canlı olarak takip etmeleri ve imkanı olanların bu savaşlara sosyal medya aracılığı ile dahil olmalarının insanlar arasında onlara bir popülarite sağladığı görüldüğünden beridir yeni dünya düzeninin savaşlarının da artık silahsız ve kansız gerçekleşeceği ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Bu değişim önce ateşli silahlardan ve konvansiyonel bombalardan nükleer hatta termonükleer bombalara sonra da soğuk savaş dönemlerinde psikolojik savaş propagandasına şimdilerde ise insanları tedirgin etmeyen algı yönetimine dönüşmüş ama bu son da psikolojik müdahalelerin seleflerinden daha çok yıkıcı ve yok edici olduğu da ortaya çıkmıştır.