Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker, zekat ve sadaka konusunda Merhaba Gazetesi'ne özel açıklamalarda bulundu. Zekat ve sadaka vermenin önemine değinen Çeker, Türk halkının sadaka verme hassasiyetini kaybetmediğini, bu değerin de her geçen gün arttığını ifade etti.
SADAKA VEREN KİŞİ PSİKOLOJİK RAHATSIZLIK YAŞAMAZ
İslam dininin her fırsatta önemini dile getirdiği ve yardımlaşma duygusunu güçlendiren sadakanın insan psikolojisine olan etkilerini belirten NEÜ Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker, sadaka vermeye düşkün olan bir bireyin ruh sağlığının yerinde olacağını ve psikolojik olarak hastalığa yakalanmayacağını aktardı. Çeker, “Fakirin sadakaya ihtiyacından ziyade, zenginin sadaka vermeye ihtiyacı vardır. Alman usulü hayat, insanı ruh hastası yapar. İnsanın vahşetinin sebeplerinden birisi sadece kendini görmesidir. Başkalarını düşünmek ruh sağlığını hem temin eder hem daimî kılar. Sadaka vermek ruh dünyamızı adam eder. Peygamber efendimiz kalp katılığından şikayet eden bir adama 'Yetimin başını okşa, fakire yemek yedir' buyurmuştur. Sadaka vermek bizim ruh dünyamızı güzelleştirir” şeklinde konuştu.
ZEKATIN VERİLMESİ 354 GÜNE GÖRE HESAPLANIR
Zekatın ise akıllı, ergen, hür her bir Müslümana farz olduğunu hatırlatan Çeker, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türk halkı zekatını genellikle Ramazan ayında verir. Hesaplamalar 365 güne göre değil, 354 güne göre yapılır. Yani zekatın 354 güne göre verilmesi gerekir. Borcundan ve asli ihtiyaçlarından fazla nisap miktarı artıcı (kazanç sağlayıcı) mala sahip olan ve bu malının üzerinden bir kamerî yıl (354 gün) geçen kimse zekât ödemekle yükümlüdür. Hem bu durumdan dolayı hem de Ramazan ayında yapılan hayırların daha fazla sevabı olduğu inancından ötürü zekat konusunda da Ramazan ayında ayrı bir hassasiyet oluşur.”
MUSTAFA ÜNÜVAR