Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü ve Türk Halk Bilimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Ekici, aşurenin geleneksel tarihinden ve Türk kültüründeki öneminden bahsetti. Aşure sözcüğünün Türkçeye Arapçadan girdiğini ve "aşur" kelimesinin "on" anlamına geldiğini belirten Ekici, “Aşure, muharrem ayının 10. gününde yapılan özel bir yiyeceğin adıdır.” dedi.
Hicri muharrem ayının 10. gününde yapılan aşureyi İslami perspektife göre değerlendiren Prof. Dr. Ekici, “İslamiyet'te aşurenin benimsenmesi, Hz. Muhammed (SAV)'in muharrem ayını önemsemesi ve Alevi Bektaşi zümrelerinin muharrem ayının ilk 10 gününde Kerbela yası için oruç tutmalarıyla ilgilidir.” diye konuştu. Aşurenin Hz. Nuh (AS) zamanından beri yapılan bir yiyecek olduğuna dikkat çeken Ekici, tufanda gemide kalan son yiyeceklerden yapıldığını ve ilk şeklinin bu olduğunu söyledi. Aşurenin temel maddelerinin buğday, fasulye, nohut ve kurutulmuş meyveler olduğunu, üzerinin süslenmesi için de nar ve tarçın kullanıldığını belirtti. Sadece dini bir olgu olmayan aşurenin savaşmayı değil, birlikte üretmeyi de hatırlattığını söyleyen Prof. Dr. Ekici, “Aşure kazanı, aynı yerde erimeyi sembolize eder. Tüm malzemelerin tadı farklıdır ama aşure kazanında birleşirler. Doğal malzeme hamdır, aşure kazanında yavaş yavaş pişer. Farklılıklar tek noktada birleştirilir. İslami bir inançtan geliyor. Aynı zamanda birlikteliğin ve bütünlüğün simgesidir.” dedi. Aşurenin dağıtılması ve paylaşılması gereken bir yiyecek olduğunu da vurgulayan Ekici, aynı zamanda somut olmayan kültür miraslarından biri olduğunu söyledi. CİHAN