Hükümet tarafından hazırlanan yeni yargı paketini eleştiren Prof. Dr. Gökhan Bacık, yeni düzenleme ile insanların mülklerine siyasi gerekçelerle el konulacak olmasına tepki gösterdi. Bacık, "Muhtemel bütün Türk tarihi içinde en çok eleştirilecek ve yanlış bulunacak bir kanun metni var ellerinde. Türk tarihinde zor zamanlar olmuştur. Hukuksuzluklar olmuştur. Ancak insanların mülklerine siyasi gerekçe ile el koyalım anlayışını normal bir kural haline getirelim diyen sanırım çıkmamıştır. Ancak bütün siyasi tarihe dayanarak konuşursak hiç şüphesiz bu karardan en çok bu kararı verenler zarar görecektir." ifadelerini kullandı.
Yöneticilerin, mülkiyete el koyma geleneğinin tarihin derinliklerinde kaldığını dile getiren Bacık, Türk hukuk tarihinde hukuksuzluğun yaşandığı dönemlerde bile insanların mülklerine siyasi gerekçe ile el koyalım anlayışını normal bir kural haline getirilmediğini kaydetti. Bu düzenlemeyi yapacakları bir kez daha düşünmeye davet eden Bacık, "Bazı muhalifler zarar görebilir. Ancak bütün siyasi tarihe dayanarak konuşursak hiç şüphesiz bu karardan en çok bu kararı verenler zarar görecektir.’’ dedi.
"SİYASAL REJİMİ DEĞİŞTİREBİLİRSİNİZ AMA MÜLKİYET REJİMİNİ ASLA"
İktidar tarafından hazırlanan yargı paketinin ülkede hem özgürlüklere darbe vururken her bir bireyi de devletin karşısında olağan şüpheli hale getiriyor. Bacık’a göre yeni düzenlemeyle, bundan böyle “anayasayı ihlal”, “yasama organına karşı suç” gibi muğlak gerekçelerle soruşturma kapsamında insanların mal varlığına el konulacak. Bu durumu eleştiren Bacık, "Eski Türkiye’de ne anlama geldiği bilinmeyen laikliğe karşı eylemler modası vardı şimdi yeni Türkiye’de anayasal düzene karşı suçlar şeklinde bir moda çıkmışa benziyor. Şimdi şunu iyice açık yazmak lazım. Bir ülkenin siyasi rejimini değiştirebilirsiniz. Bu olmamış bir şey değildir. Mesela başkanlık sistemine geçilebilir. Bu iyi de olabilir kötü de." şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Meclis’e gelen son tasarı ile iktidarın şimdiye kadar hiç yapılmamışı yapmaya çalıştığını söyleyen Bacık, bireysel mülkiyet hakkının bu düzenleme ile tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar risk altına girdiğini belirtti. Bacık, “Mesela eskiden Türkiye, monarşi ile idare edilirdi. İyi padişahlar olduğu gibi son derece kötü padişahlar da olmuştur. Lafın kısası sistemler tek başına iyi veya kötü sonuçlar üretmez. Ancak bir ülkenin siyasi rejiminden daha önemli ve belirleyici olan mülkiyet rejimidir. Türkiye olağanüstü haller dışında istisnalar hariç bireysel mülkiyeti temel alan bir rejime sahip. Muhtemelen çok uzun süredir ilk defa idare eden aktörler bizim tarihsel mülkiyet rejimine ciddi ölçüde dokunmak istiyorlar."
"İSLAM, MÜLKİYET HAKKINI TEMİNAT ALTINA ALIR"
İslama göre, mülkiyet rejimininin korunması gerektiğini vurgulayan Bacık, "Devletin, mülkiyet rejimine böyle bir yaklaşım geliştirmesi basit bir şey değildir. Bir kere özel mülkiyetin esas olduğu sadece geleneğimizde değil İslam’a göre de esastır. Hükümetin şimdi savunduğu yeni düzenleme o nedenle sadece evrensel hukuk normlarına göre değil hem siyasi hem dini geleneğimize göre son derece yanlış bir yaklaşımdır." dedi.
"BU DÜZENLEMEYİ YAPACAKLAR BU KÖTÜ MİRASIN GÖLGESİNDE YAŞAMAK ZORUNDA KALIR"
Mülkiyete dokunan bu düzenleme ile siyasilerin olumsuz bir miras üstleneceklerine değinen Bacık, "Siyaset yanlış yapabilir. Son tahlilde insan doğasında bu var. Ancak mülkiyet rejimine bu kadar akla zarar müdahale etiket üretici bir sonuç ortaya çıkarır. Yani, bu kararı destekleyenler bütün siyasi kariyerleri boyunca taşımak zorunda kalacakları olumsuz bir mirasın gölgesine girerler. İkincisi, bu tür kararlar ile bazıları zarar görebilir. Bazı muhalifler zarar görebilir. Ancak bütün siyasi tarihe dayanarak konuşursak hiç şüphesiz bu karardan en çok bu kararı verenler zarar görecektir.’’ diye konuştu.
Düzenlemeyi yapacakları uyaran Bacık, şunları söyledi: "Muhtemel bütün Türk tarihi içinde en çok eleştirilecek ve yanlış bulunacak bir kanun metni var ellerinde. Türk tarihinde zor zamanlar olmuştur. Hukuksuzluklar olmuştur.Ancak “insanların mülklerine siyasi gerekçe ile el koyalım” anlayışını normal bir kural haline getirelim diyen sanırım çıkmamıştır."
CİHAN