Anayasa değişikliği tasarısının gündeme geldiği günden beridir bir algı yönetimi uygulanmaya başlandı Türkiye’de.
Sebep anayasa değişikliği halk oylaması.
Yüzde 1 ihtimalle anayasa değişikliği referandumda reddedilirse mağduriyet her zaman olduğu gibi iktidar partisinde kalsın ve karşı cenaha yüklenme sebebi olsun diye.
İktidar Partisi dışında diğer tüm partiler ve partililer potansiyel suçlu olarak ilan edildi..
Buna Milliyetçi Hareket Partisi mensupları da dâhil.
Hem de Anayasa değişikliği için en büyük desteği Milliyetçi Hareket Partisi vermiş olmasına rağmen.
Milliyetçi Hareket Partili ülkücüler fert veya yerel teşkilat olarak genel merkezlerinin aksine hayır kampanyaları düzenleseler bile genel merkezlerinin evetçi tavrı nedeniyle çok önemli görülmemekte.
Asıl hedef yine her zamanki gibi Saadet Partisi ve Milli Görüşçüler.
Saadet partili Milli Görüşçü insan anayasa değişikliğine bir HAYIR demeye görsün.
Aman Allah’ım, Nasıl saldırı ve yüklenmeler başlıyor iktidar partisi cenahından..
Neymiş Necmeddin Erbakan Hoca(Rha) başkanlık sistemi istiyormuş da Saadet Partililer istemiyormuş.
Neymiş, Milli Görüş başkanlık sistemi üzerine siyaset yapmış bugüne kadar da Saadet Partililer karşı çıkıyormuş.
İyi de kardeşim bugün oylanacak anayasa değişiklik teklifi başkanlık sistemi değil ki.
Üstelik Merhum Necmeddin Erbakan Hoca(Rha)nın istediği başkanlık sistemi de bu değil.
Hem de parti genel merkezinden değişiklik ile ilgili yapılan açıklamalar bulunmasına rağmen.
Aradan 40 yılı aşkın zaman geçmiş olmasına rağmen MSP’nin seçim beyannamesindeki başkanlık sistemi ile ilgili yazılanları kendi arzuları doğrultusunda tevil ederek insanları suçlamak nasıl bir zihniyet.
Milli Selamet Partisinin seçim beyannamesindeki istenen başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı var iken, bu özelliğin olmadığı bir değişiklik için beyannameyi kullanmak nasıl bir algı yöntemi?
Milli Selamet Partisinin seçim beyannamesinde cumhurbaşkanın meclisi feshetme yetkisi yok olduğu ve tam tersine meclisin gerek görürse başkanı görevden alabiliyor olmasına rağmen, 44 yıllık bir beyannameyi propaganda amaçlı kullanmak nasıl bir siyasetin ürünüdür böyle?
Milli Selamet Partisinin seçim beyannamesinde milletvekili seçimlerinde bırakın %10’luk barajı hiç bir oranda seçim barajı yok iken, beyannamenin işine gelen kısmını öne çıkarıp işine gelmeyen kısmını örtmek nasıl bir siyasettir anlamak mümkün değil.
Belki de her şeyden önemlisi uzun zamandır hiç olmadığı bir şekilde böyle bir meclis desteğini arkasına almışken ve üstelik Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket partisinin tabanı büyük bir çoğunlukla idama evet derken, anayasa değişikliği teklifinde idamın yer almaması büyük eksiklik olmasına rağmen.
İdamın meclisten geçen teklifte olmaması konusunda ya Cumhurbaşkanının söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor, ya da Hükümet Cumhurbaşkanının söylediklerini yapmıyor.
Eğer idamın anayasa değişikliğinde olmaması iki taraflı bir oyun ise, anayasa değişikliğine hayır diyerek bunun vebalini sormanın tam yeri ve zamanıdır.