Goethe’nin Winkelmann için zikrettiği “İnsan onun eserini okurken yeni bir şey öğrenmez ama yeni bir adam olur.” sözünü kendi kültürümüze uyarlamak isterim…Sahip olduğumuz topraklar, bünyesinde yaşarken farketmediğimiz bir cevher taşır..Ya yok olunca.. Ya da yer değiştirince kıymetini anladığımız…bizim olan.. bize ait…koruyamadığımız..
17.yy kültürel miras modern koruma kuramını ilk olarak, Givonni Pietro Bellari’nin, 18.yy da J.J.Winckelman,19. yy da William Morris, 20.yy da ise Cesare Brondi, Gustavo Givonni gibi isimlerin geliştirerek devam etmiş olması, kendi topraklarımızda ise Osman Hamdi Bey’in bu alandaki çalışmaları kültürel kimlik kuramına olan alakayı artmıştır.
Konumuz gereği olarak, Quartreme de Qincy’nin bir kültüre, coğrafyaya ait eserin nesnelerin başka bir yere götürülmesi ile değerini yitireceğine, ticari bir hal alacağına dair görüşüne katılmamak imkansızdır. Kültürel mirasın korunması amacıyla müzecilik önemli bir adımdır. Halka açık ilk resim sergisi Abdülaziz döneminde olmuştur ki bu bir reform niteliği taşır. Türkiye’de çağdaş müzecilik alanındaki ilk önemli gelişmeler ise Sultan II.Abdülhamit tarafından destek görmüştür.
Osman Hamdi Bey ise günümüz müzecilik ve arkeoloji çalışmaları için altın harflerle yazılması gereken kişidir. Osman Hamdi Bey tarafından ilk örneği 1874’te hazırlanan Asar-ı Atika Nizamnamesi, İlk Arkeoloji ve Kültürel Miras Koruma Yasası (1884), dünyadaki en büyük arkeoloji müzelerinden olan İstanbul Arkeoloji Müzesi, Türkiye toprakları üzerinde kurulan ilk Arkeoloji müzesidir ve Osman Hamdi Bey’in bu müzenin oluşmasında payı büyüktür. Bilimsellikten uzaklaşmak gerekirse Osman Hamdi Bey’in ruhunun bu müzede dolaştığı söylenir. Latife bir yana emek, zaman, birikim ve mücadele ile geçen bir ömre ayrı bir yazı yazmamız gerekir.
Atatürk’ün cumhuriyetin ilk yıllarında kurulacak bir milli müzenin topluma kültürel ve tarih yönünden büyük katkısı olacağı düşüncesiyle Ankara Etnografya Müzesi kurulmuştur. Arkeolojik alan yönetimi açısından, Cumhuriyet döneminin ilk kazı çalışmalarının 1933 yılında Hamit Zübeyir Koşay tarafından yapılması; yakın tarihle ilgili popüler bir örnek vermek gerekirse, 2005 yılında Bristol Otelinin, Suna ve İnan Kıraç Vakfı destekleri ile Pera Müzesine dönüşmesi bizim bu kısıtlı yazımızda yazmayı arzuladığımız ama imkanlarımızın yetersiz gelmesi sebebiyle verebildiğimiz örneklerdir.. örnekler çoğaltılabilir.. yazılar artırılabilir.. okunacak söylenecek sözler ne kadar fazla olsa da anlamak ve anladıklarımızı özümseyip eyleme geçirmektir önemli olan..
Bazen Homeros’un İlyada destanının izini sürerek (Heinrich Schliemann Hisarlık Tepe (Troia) )yapılmış bir kazı olsun, bazen arkeolojik bir kazıdan çok organize bir definecilik çalışması olsun, neden- niçin irdelemekten çok kültürel bilince sahip olup bu minvalde nesiller inşa etmemiz gerekmektedir.
Yazımız popüler kimlik ve kültürel miras bağlamında devam edecektir. Kısa bir spoiler vererek iyi okumalar diliyorum..
Kültürel mirasın, izleyen üzerinde yarattığı yargı gücüne “estetik” denir. Bu estetik gücü günümüzde popüler sanat ile yansıtma çabası, kültürünü özümseyemeyen sanatçılar tarafından yapılınca ancak ironik olabiliyor.
“Türkiye Cumhuriyetinin Temeli, Kültürdür” M.K.Atatürk