Polis ve askerlerimiz ölürken değil, yaşarlarken de bizim kahramanlarımız

Recep Çınar

Elazizli Fethi Sekin...

O bir kahraman...

Eyvallah...

Aslında kahraman olmak için ölmedi...

Vatan için, bayrak için şahadet şerbeti içti...

Aynen Niğdeli Ömer Halis Demir gibi...

Vatanını seven polis ile, milletini seven asker benim için yaşarlarken de birer kahramandırlar...

Ay Yıldız uğruna tankın altına yatan, kahpe kurşunlara hedef olan masum sivil vatandaşımız da...

Onlar da benim için birer kahramandır...

Aslında kahraman olmak için de ölmeleri gerekmiyor...

Onlar yaşarlarken de bizim kahramanlarımız...

Öldüklerinde değil, yaşarlarken de bizim badem gözlü, sırma saçlılarımızdır onlar...

Bombaların önüne ya da namluların önüne mi atlamaları lazım, bu kahramanları bağrımıza basmak için...

 

Özellikle polisimize "öcü" gibi bakmaktan vazgeçelim artık...

İkiyüzlülüğün  manası yok...

Polis sevmeyenler, dahası polise soğuk bakanlar bugün, İstanbul'da, İzmir'de ya da ülkenin değişik yerlerinde ölen bu vatan evlatları için ağıt yakıyor...

İyi de bu insanlar ölünceye kadar, o teşkilatta çaycılık mı yapıyorlardı?

Sahiden ne yapıyorlardı?

Kelle koltukta, analarını, babalarını, çoluklarını çocuklarını, eşlerini görmeme pahasına, bayram seyran,  tatil matil demeden görevleri başında değiller miydi?

Kıytırık bir futbol maçı olur, hakem efendi "emniyet olmazsa oynatmam" der,  izin günlerinde stada koşarlar...

3-5 çapulcu şehrin meydanında toplanır, huzur bozar, polis ordadır...

İki tane keraneci zibidi kavga eder, polis yine ordadır...

Mahalleyi su basar, itfaiye değil, polis aranır...

Tepemize kiremit düşer, yolda yürürken tökezleriz gözümüz polisi arar...

Mesela dün Gençlik ve Spor Bakanlığının düzenlediği, "Vatanı, milleti ve kutsal değerleri uğruna Allahuekber Dağlarında şehit olan 90 bin askerimizi anmak ve anlamak için, 'Vefakâr Gençlik Fedakâr Ecdadını Unutmayacak' sloganıyla 101. Sarıkamış Şehitlerini Anma" yürüyüşü yapıldı...

Yüzlerce çocuk, genç, spor adamı ve sporcu katıldı bu yürüyüşe... 

Sivil ve resmi polislerimiz yine oradaydılar...

Yine bir anma töreninin sıkıntısız geçmesi için, tatil gününde sıcacık yataklarından kalkıp, sabahın köründe işlerinin başına gelmişler...

Bunun gibi örnekleri çoğaltabiliriz...

Dün "Sarıkamış Şehitlerini Anma" töreninde asayişi sağlayan polis kahraman değil de,  sadece ölen polis mi kahraman?

Emniyet teşkilatında görev yapan polis de, o polise görev veren Müdür de benim için kahramandır...

Velhasıl yaşarlarken de kahraman gibi sevilmeliler, saygı görmeliler...

Dedim ya, kahraman olmaları için illa da ölmeleri gerekmiyor...

Bizim için ne kadar değerli olduklarını bilmiyoruz...

Herhangi bir yerde bir polisle karşılaştığınız ya da karşılaştığımızda selam veren, hatır soran kaç kişi varız?

Kimlik soran polise, trafikte ceza kesen memura, "Sen benim kim olduğumu biliyor musun" veya "Sana hatırlatırım benim babam milletvekili, benim babam bakan" diyerek ukalalığı apolet gibi kullanan sizler değil misiniz, Elazizli Fethi Sekin için ağlayanlar!

Şehit Fethi Sekin kahramandır...

Şüphesiz...

Ancak, yaşayan Fethi Sekinler de kahramandır...

Ne olur onların da bizim için ne kadar kıymetli olduklarını unutmayalım...

Beşiktaş'ta stadın yanında da olmadı mı, 5 polis birden kahpe teröristin etrafını sarmadı mı?

Ve polisler için, "Salak mı bunlar, öleceklerini bile bile adamın etrafını sardılar, vursalardı ya uzaktan" diyen, dahası işkembeden atan, sosyal medya ya da klavye delikanlılarını da gördük!

O polislerin isimleri manşet olmadı, görev başında şehit olan nice polisimiz gibi, askerimiz gibi...

İşkembeden atanlar ile "benim babam car curt" diyenlere hatırlatmak istiyorum; polisler bu ülkede terörle, dertle, belayla iç içe yaşıyorlar...

Ne olur bir de siz dert olmayın bu insanlara...

En azından bundan sonra, bir polis kimlik sorduğunda, o polise yardımcı olun ve hal hatır sorun siz de...

Teşekkür edin...

Gururun incinmez...

Ve...

Unutmayın ki, onlar ölürken değil, yaşarlarken de bizim kahramanlarımız...

Nokta.