Tarihinde son aylarda aldığı kupalar ile büyük başarılar elde eden ve bunu 3 büyüklere karşı elde ederek önemli bir mesaj veren Atiker Konyaspor'un başarısı sahada engellenemeyince masa başında engelleniyor.
Geçen sezonun şampiyonu Beşiktaş ile oynadığı Süper Kupa maçında aldığı kupadan çok maç sonu saha içindeki olaylara bağlantılı tutularak konuşulan Atiker Konyaspor, rantçı İstanbul medyasının yaygarası, Fikret Orman'ın 'dereyi görmeden paçayı sıvaması' tarzı açıklaması ile makul cezanın ötesinde yıldırma politikası güdülerek ağır bir ceza ile cezalandırılmıştır.
Maç içinde ve sonunda yaşanan olaylar elbette ki tasvip edilemez ve cezası mutlaka olacaktır ancak burada ilginç olan ve soru işaretleri oluşturan durum bu cezayı verirken tek bir tarafa yüklenilmesidir.
Yaşanan olaylarda tek suçlu Torku Konyaspor taraftarı ve kulübümüdür ?, geçmiş yıllarda yaşanan örneklerde böyle kararlar alınmış ve gereği yapılmış mıdır? Kupayı organize eden ve icraasında tek yetkili olan TFF gerekli önlemleri almış mıdır?, Beşiktaş kulübünün olaylardaki tek avantajı sahaya inmemesi midir ? Beşiktaş taraftarlarının yaptıklarını gözlemciler takdirlik olaylar olarak mı kayda geçmiştir?
İşte bu ve benzeri bir çok sorunun akla geldiği olayların detaylarında en önemli konu, büyük bir endüstri olan ve büyük paraların döndüğü futbolda Anadolu'nun sesinin kesilip haddin bildirilmesidir.
Olayları facia, skandal, büyük olay tarzında gündemde tutan İstanbul Medyası rant kapısının başarısızlığını söylemek yerine üzerini örtme çabası ortadadır. Düşünün çok büyük transferler yapmış bir kulüp, dünyaca ünlü yıldızları kadrosuna katmış bir kulüp, bunların pofpoflanıp haberlerinin yapılması gazete dergi satışlarını arttırılması vs vs gibi bir çok avantaj yenilgi ile duman misali uçup gitmesi belli ki ağababalarının zoruna gitmiş.
Ha keza kulübün şampiyonluk ve gelen uçaklarından sonra böyle bir başarısız sonucu Başkan Fikret Orman'ın nota gibi açıklamaları üzerine gelecek olan eleştirileri de savuşturmuş oldu. Bu gelişmelerden sonra TFF'nin kararı ise elbette adil olması beklenemezdi.
TFF olaylardaki sorumluluğunu yerine getirememesinden dolayı kendine ceza veremeyeceğine ve Beşiktaş kulübünün notalı başkanı ve yaygın taraftarları ile rantçı basını karşısına alamayacağına göre yapılacak tek şey Atiker Konyaspor'a cezayı kesmek, Beşiktaş'a ve başkanına ise temsili bir ceza vererek 'yıkılmadık ayaktayız' tarzında varlık göstermiştir.
Daha önceki örnekleri olmasına karşın sistemi düzeltme ve yenileme yolunda karar aldığını lanse eden TFF'nin kurban olarak Atiker Konyaspor'u seçmesi Anadolu kulüplerine de 'haddinizi bilin' söylemi tarzındadır. Şimdi burada şunu belirteyim ki işi gücü Türk futbolundaki 3 büyükler kavramını desteklemek olan TFF yönetimine en büyük cezayı yönetim seçiminde Anadolu kulüplerinin vermesi gereklidir. Çünkü TFF'nin mevcut yönetimi başarısızlığını görecek gözü, istifa edecek yürekleri yoktur. Onun için bu yönetimi görevden uzaklaştırmak ta Anadolu kulüplerinin ortak paydası olmalıdır.
Çünkü futbolun başındaki kurum olan TFF, adil olmayan cezalar kadar eğitim ve sistem adına gerekli çalışmaları yapsa Türk futbolu ve izleyici kalitesini daha üst seviyelere çıkartmış olur.
Şimdi alınan karar gereği 5 resmi müsabakayı kendi sahasında seyircisiz oynama ve 250.000.-TL ile kötü tezahürat nedeniyle de 100.000.-TL para cezası ile cezalandırılan Atiker Konyaspor'un bu cezasının düzeltilmesi için yönetim tahkime başvuracak ancak bu günü kurtarmak olacak. Onun için 'Kurunun yanında yaşın yandığı' cezanın düzeltilmesi için bu şehrin başta seçilmişleri olmak üzere tüm bürokratik gücü ile sahipsiz olunmadığını ve varlığın gösterilmesi gerek. Atiker Konyaspor yönetiminin ise gerekli lobi çalışmaları ile Anadolu kulüplerini harekete geçirmesi ve böyle haksızlıkların tekrarlanmamasını sağlaması elzemdir.