Günlerdir ülke gündemini meşgul eden bir konu; şu Sedat PEKER isimli şahsın anlattığı olaylar. Sedat Peker kendi çapında mafyalık-kabadayılık her ne yapmış veya yapmaya devam etmekte ve bir takım olaylar yaşamış bir insan… Aslında onun birtakım kişilerle yaşadığı olaylar zinciri; diğer insanları(bizleri) pek ilgilendirmez. Ancak, söz konusu ülke yönetimindeki şahıslar olunca, hem de ülke yönetimindeki şahısların gizli kapaklı yanlış, hukuksuz suç teşkil edecek işler olunca ister istemez bu yaşananlara, bu anlatılanlara benim gibi herkes kulak kabartıyor.
Videonun youtube atılmasından kısa bir süre sonra 8-10 milyon kişi izliyor. Çünkü bu adam maç anlatmıyor. Kendi hayatını, kendi suçlarını anlatırken kiminle nerede ve nasıl işlediklerini, kimin kendisine yardım ettiğini veya kendisinin kimlere yardım ettiğini anlatıyor. Onun için insanlar zaten yüzde ellisini bildikleri bu olayların, yüzde yüzünü öğrenme merakıyla olayı takip ediyorlar.
Evet bu dünyada yapılan hiçbir şey gizli kalmaz. Bir de öbür tarafı var. Daha bunlar ne ki; bütün sırların döküleceği gün, o gün; vay sizin halinize!... “ O gün Allah’ın düşmanları cehennem ateşine sürülmek üzere hep bir araya toplanırlar.” “Nihayet oraya vardıkları zaman kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları şeyler hakkında onların aleyhine şahitlik ederler.” “ Onlar derilerine: “ Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?” derler. Derileri de: “Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu, sizi ilk defa yaratan O’dur ve siz yine O’na döndürülüyorsunuz” derler. “Siz kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinizde şahitlik edeceğinden korkarak kötülükten sakınmıyordunuz. Fakat yaptıklarınızdan birçoğunu Allah’ın bilmeyeceğini zannediyordunuz.” “İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi helak etti de zarara uğrayanlardan oldunuz.”(Fussilet: 19-23)
Ben işin bugünkü yaşanan kavgadaki söz konusu kişiler arasındaki olaya girmiyorum. Konu yüzde yüz doğru olabildiği gibi, tamamen yalan, iftira da olabilir. Birazı doğru birazı yanlış ta olabilir. Yanlış anlaşılıp yanlış değerlendirmeler de olabilir. O mesele onların kendi aralarında…
Ama benim gördüğüm bir şey var; ülkemde hiçbir şey iyi gitmiyor. Her şey kötüye gidiyor. Bin defa “iyidir, iyi oluyor, iyi olacak” deseler de durmadan her şey kötüye gidiyor. Sahte Müslümanlık görüntüleri, sahte milliyetçilik nutukları, sahte kahramanlık ve hamaset edebiyatları… Her şey sahte, artık kusmak üzereyim. Bunları görüyorum.
Bir de yüzde yüzün ötesinde bildiğim ve inandığım bir şey var ki; Allah buyuruyor, Muhammed (asv) haber veriyor : Her şey kayıt altına alınıyor. Silinmez, kaybolmaz, yanlışlık yapılmaz( ne eksik ne fazla) bir kitapta her amelimiz toplanıyor. Yarın önümüze atılacak ve kendi kitabını (kendi yapıp ettiklerini) kendin oku denecek. “Her insanın amel defterini boynuna doladık, kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı önüne çıkarırız. “Kitabını oku! Bugün hesap görücü olarak sana nefsin yeter” deriz. Zerre-i Miskal hiçbir şey gizli kalmayacak. Buna adım Muammer oluşundan daha fazla inanıyorum.
İnsanoğlu(hepimiz) “Tamam bu ayetlere inanmasını inanırız da bakalım, sonra tövbe ederiz” gibi bir yanlışın içinde her geçen gün günah (suç) dosyamızı kabartıyoruz. Ama bakarsın bir gün bu dünyada da olsa bir Sedat Peker çıkıverir. O zaman insanların yüzüne bakacak yüzü olanlar bakabiliyorsa baksınlar!...
Ölüm de böyle aniden geliverecek. Hiç beklemediğiniz zamanda; televizyon-televizyon iftira ve alçaklık peşinde koşarken gelecek. Elinizle ayağınızla suç işlerken, yolsuzluk yaparken yakalanacaksınız. “Şimdi biraz bu milletle oynayayım, yanlarımı doldurayım, sonra tövbe ederim” derken aniden hesaba çekileceksiniz. “ Senin işin –gücün bu adamlarla uğraşmak, bunlar temiz insanlar, sen yanlış biliyorsun, Muammer Hoca” derken siz de gidivereceksiniz.
Yine tekrar ediyorum benim kimseyle şahsi bir husumetim yok. Ancak görünen köy kılavuz istemez, her şey ortada. Gördüğümüz manzaraya göre konuşup yazıyoruz. Kimsenin bana hesap vermesini istemem, zaten buna hakkım da yok. Herkes kendi hesabını vicdanını önüne koyarak Allah’a verecektir. Ben de hesabımı Allah’a vermek için dikkatli yazmaya , kimsenin hakkına hukukuna tecavüz etmemeye gayret ediyorum. Çünkü bin yıllar bu dünyada her şey tecrübe edilmiş ve atasözleriyle konu özetlenmiştir. “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı” böylelerinden olmamak için hayatım boyunca gayret gösterdim. Yine de Cenabı Mevla’ hepimizi affetsin, Salih kullarının arasına dahil etsin. Allah hepimize temizlenmiş biri olmayı ve temiz bir toplum içinde yaşamayı nasip etsin.