14-Sünnet Olmama
Birçok kaynakta ilk sünnet olan kişinin Hz. İbrahim olduğu zikredilse de, Barbana İncilinin kaydına göre bu operasyonun Hz. Âdem’e kadar uzandığı rivayetleri de vardır. (1) M. Ö. 6000 li yıllarda sünnetin icra edildiğini gösteren resim ve vesikalar mevcuttur.
Antik Çağ Yunan Tarihçisi Heredot’a (M.Ö. 5’inci yüzyıl) göre, o dönemde başta Mısırlılar olmak üzere birçok kavim çocuklarını hatta bazı kavimler kız çocuklarını bile sünnet ettirmektedir. (2) Mısırdaki resimler, rölyefler, kabartmalar, mumyalar incelendiğinde, bu kavimlerde çocukların 6-12 yaş arasında sünnet edildikleri anlaşılmaktadır. Fenikelilerde, Azteklerde de aynı uygulamanın olduğu son yıllarda yapılan arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır.
Yahudilere göre sünnet kul ile Tanrı Yahova arasında bir ahittir, bir vecibedir. Yahudiliğin olmazsa olmazıdır. (3) Dolayısıyla Yahudilikte her çocuk doğumunun 8’inci günü sünnet ettirilir. (4) Sekizinci günden yani sünnet olmadan önce bir çocuk ölecek olsa, onu yine de sünnet ederek toprağa verirler. (5) Sünnet olan çocuk Yahudi toplumunun gerçek bir üyesi olmaya hak kazanır.
Yahudi kavmine peygamber olarak gelen Hz. İbrahim Cenâb-ı Hak’a müracaatla: “Ya Rabbi! Savaşlarda, arbedelerde vefat eden arkadaşlarımı, yani Sana inananları tanıyıp tespit etmekte zorluk çekiyorum. Onları tanıyacak bir alâmet olsa da cenazelerini defnetsek” diye müracaatta bulunuyor. Allah da sünnet olmalarını tavsiye ediyor. Bunun üzerine Hz. İbrahim Şam bölgesinde Kaddum köyü yakınlarında 80 yaşında iken kendi kendini sünnet etmiş, 13 yaşındaki oğlu İsmail’i sünnet etmiş ve etrafındaki erkeklerin sünnet olmalarını kesinlikle emretmiştir. (6)
Nitekim Peygamber Efendimizin: “İbrahim 80 yaşında olduğu halde Şam yakınlarında Kaddum köyünce sünnet olmuştur” dediği rivayetleri vardır. (7) Yahudi toplumu içinde doğan Hz. İsa’nın da doğumunun 8’inci günü sünnet ettirildiğine dair kayıtlar vardır. (8) Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde de sünnet vardır. Fakat sonra birçok dini akideyi değiştirdikleri, bozdukları, terk ettikleri gibi, Hıristiyanlar sünneti de terk etmişlerdir. (9)
Bugün Hıristiyan âleminde 1 Ocak tarihi Noel Bayramı olarak kutlanmaktadır. Bu tarihi bazıları Hz. İsa’nın doğum günü zanneder, doğum günü değil, Hz. İsa’nın doğumunun 8’inci günü yani sünnet olduğu gündür. Onun için bu gün Batı da bile Circumcision yani sünnet bayramı adı altında kutlanır. (10) Barnabas İncilinde (11) Hz. İsa’nın: “Bir köpeğin sünnet olmamış bir adamdan daha üstün olduğunu söylediği” rivayetleri vardır. (12) Hıristiyanlığı katleden Yahudi asıllı Pavlus; Yahudilikteki çocuğun doğumunun 8’inci günü sünnet edilmesi olayını kaldırmış, doğumun 8’inci günü vaftiz edilme prensibini getirmiştir. (13) Günümüzde bile Hıristiyan Habeş Kilisesi ve benzeri bazı Hıristiyan mezhepleri mensuplarına sünnet olmayı emretmektedirler. (14)
Hıristiyanlığın özünde de sünnetin olduğunu bilen kişiler, bu hususta Pavlus’la ayrılığa düşmüşler, birçok mücadeleler yapmışlar ve sonunda Pavlus’un bir hain olduğu yani Hıristiyanlığı bozmak üzere çalışan bir ajan-Yahudi olduğu kanaatine varmışlardır. (15)
Pavlus’un telkinleri sayesinde sünnet olmaktan tiksinen Romalılar, sünnet olan Yahudilere karşı da terör kanunları uygulamış, sünnet olanları asırlarca idam etmişlerdir. (16) Aynı zulümler 20’inci asırda da devam etmiş, komünist rejim altında inleyen Yugoslavya, Bulgaristan, Rusya gibi bazı devletlerde Müslümanların çocuklarını sünnet ettirmelerine müsaade edilmediği için, gizli ve kaçak yöntemlerle bu ameliyeyi gerçekleştirme yoluna gidilmiştir. (17)
----------------------------
1- Barnabas, The Gospel of Barnabas, bölüm: 23, s. 25.
2- Ali Haydar Bayat, “Tarihte Sünnet”, Docentlik Tezi, İzmin 1979, s. 7-9.
3- Tevrat Tekvin, 17/9-14.
4- Luka 1/59; 2/21.
5- Ali Osman Ateş, “İslâm’a Göre Cahiliye ve Ehli Kitap Örf ve Adetleri”, Beyan yay. İst. 1996, s. 258.
6- Tekvin, 21/4-5.
7- “Tecrîd-i Sarîh Tercemesi”, DİB Yay. c. 9, s. 111.
8- Luka 2/21.
9- Buhârî, İsti’zan, 51; Müslim, Fedâil, 151(2370); İbrahim Canan, a. g. e, c. 7, s. 41.
10- Asaf Ataseven, “Tarihte Sünnet”, Zafer dergisi yıl 1987, Sayı 127, s. 16.
11- Barnaba İncilini yazan kişinin havarilerden olduğu rivayetleri vardır. Gerçek
Hıristiyanlığı ihtiva eden bir kitaptır. Pavlos’un bozduğu, dejenere ettiği Hıristiyanlık hükümleri ile çakıştığı için, İznik Konsülünde benimsenmemiş, toplatılmış, yakılmış, okuyanlar takibe uğramış, zulüm görmüş, ama yine de birkaç nüshasının günümüze kadar gelmesine mani olamamışlardır.
12- Barnaba, The Gospel of Barnabas, Bölüm 22, s. 25.
13- A. Tercüman, “Hıristiyanlığa Reddiye”, s. 67.
14- A. Osman Ateş, a. g. e. s. 260.
15- Pavlus; MS 10’uncu senede Tarsus’ta doğmuş, Roma vatandaşı bir Yahudi idi. Gençliğinde Tarsus’ta tahsil görmüş, yeni yeni yayılmaya başlayan Hıristiyanlığın amansız bir düşmanı olmuştur. Hıristiyanlara akla ve hayale gelmedik eza-cefa ve işkenceleri uygulamış, uygulatmış ama bir türlü dinlerinden dönmediklerini görünce, bazı kanaatlere göre: “Madem bunları dinlerinden döndürmek mümkün değil, hiç olmazsa onlardan görünüp dinlerini bozayım” gibi bir duyguyla hareket ederek, Hz. İsa’yı rüyasında gördüğünü, ondan sonra Hıristiyan olduğunu söylemiştir. Hıristiyanlığın yayılması onun sayesinde olmuş ama, Hıristiyanlık da yine onun sayesinde bir kuşa dönmüş, hak bir din olmaktan çıkmıştır. Hak dinlerin özünde, cevherinde olan birçok inanç, itikat ve Rahmanî hükümleri değiştirmiş, dejenere etmiştir.
16- Rıza Nur, “Fenn-i Hıtân”, s. 60.
17- Posta Gazetesi, 19. 04. 1984.
Birçok kaynakta ilk sünnet olan kişinin Hz. İbrahim olduğu zikredilse de, Barbana İncilinin kaydına göre bu operasyonun Hz. Âdem’e kadar uzandığı rivayetleri de vardır. (1) M. Ö. 6000 li yıllarda sünnetin icra edildiğini gösteren resim ve vesikalar mevcuttur.
Antik Çağ Yunan Tarihçisi Heredot’a (M.Ö. 5’inci yüzyıl) göre, o dönemde başta Mısırlılar olmak üzere birçok kavim çocuklarını hatta bazı kavimler kız çocuklarını bile sünnet ettirmektedir. (2) Mısırdaki resimler, rölyefler, kabartmalar, mumyalar incelendiğinde, bu kavimlerde çocukların 6-12 yaş arasında sünnet edildikleri anlaşılmaktadır. Fenikelilerde, Azteklerde de aynı uygulamanın olduğu son yıllarda yapılan arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır.
Yahudilere göre sünnet kul ile Tanrı Yahova arasında bir ahittir, bir vecibedir. Yahudiliğin olmazsa olmazıdır. (3) Dolayısıyla Yahudilikte her çocuk doğumunun 8’inci günü sünnet ettirilir. (4) Sekizinci günden yani sünnet olmadan önce bir çocuk ölecek olsa, onu yine de sünnet ederek toprağa verirler. (5) Sünnet olan çocuk Yahudi toplumunun gerçek bir üyesi olmaya hak kazanır.
Yahudi kavmine peygamber olarak gelen Hz. İbrahim Cenâb-ı Hak’a müracaatla: “Ya Rabbi! Savaşlarda, arbedelerde vefat eden arkadaşlarımı, yani Sana inananları tanıyıp tespit etmekte zorluk çekiyorum. Onları tanıyacak bir alâmet olsa da cenazelerini defnetsek” diye müracaatta bulunuyor. Allah da sünnet olmalarını tavsiye ediyor. Bunun üzerine Hz. İbrahim Şam bölgesinde Kaddum köyü yakınlarında 80 yaşında iken kendi kendini sünnet etmiş, 13 yaşındaki oğlu İsmail’i sünnet etmiş ve etrafındaki erkeklerin sünnet olmalarını kesinlikle emretmiştir. (6)
Nitekim Peygamber Efendimizin: “İbrahim 80 yaşında olduğu halde Şam yakınlarında Kaddum köyünce sünnet olmuştur” dediği rivayetleri vardır. (7) Yahudi toplumu içinde doğan Hz. İsa’nın da doğumunun 8’inci günü sünnet ettirildiğine dair kayıtlar vardır. (8) Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde de sünnet vardır. Fakat sonra birçok dini akideyi değiştirdikleri, bozdukları, terk ettikleri gibi, Hıristiyanlar sünneti de terk etmişlerdir. (9)
Bugün Hıristiyan âleminde 1 Ocak tarihi Noel Bayramı olarak kutlanmaktadır. Bu tarihi bazıları Hz. İsa’nın doğum günü zanneder, doğum günü değil, Hz. İsa’nın doğumunun 8’inci günü yani sünnet olduğu gündür. Onun için bu gün Batı da bile Circumcision yani sünnet bayramı adı altında kutlanır. (10) Barnabas İncilinde (11) Hz. İsa’nın: “Bir köpeğin sünnet olmamış bir adamdan daha üstün olduğunu söylediği” rivayetleri vardır. (12) Hıristiyanlığı katleden Yahudi asıllı Pavlus; Yahudilikteki çocuğun doğumunun 8’inci günü sünnet edilmesi olayını kaldırmış, doğumun 8’inci günü vaftiz edilme prensibini getirmiştir. (13) Günümüzde bile Hıristiyan Habeş Kilisesi ve benzeri bazı Hıristiyan mezhepleri mensuplarına sünnet olmayı emretmektedirler. (14)
Hıristiyanlığın özünde de sünnetin olduğunu bilen kişiler, bu hususta Pavlus’la ayrılığa düşmüşler, birçok mücadeleler yapmışlar ve sonunda Pavlus’un bir hain olduğu yani Hıristiyanlığı bozmak üzere çalışan bir ajan-Yahudi olduğu kanaatine varmışlardır. (15)
Pavlus’un telkinleri sayesinde sünnet olmaktan tiksinen Romalılar, sünnet olan Yahudilere karşı da terör kanunları uygulamış, sünnet olanları asırlarca idam etmişlerdir. (16) Aynı zulümler 20’inci asırda da devam etmiş, komünist rejim altında inleyen Yugoslavya, Bulgaristan, Rusya gibi bazı devletlerde Müslümanların çocuklarını sünnet ettirmelerine müsaade edilmediği için, gizli ve kaçak yöntemlerle bu ameliyeyi gerçekleştirme yoluna gidilmiştir. (17)
----------------------------
1- Barnabas, The Gospel of Barnabas, bölüm: 23, s. 25.
2- Ali Haydar Bayat, “Tarihte Sünnet”, Docentlik Tezi, İzmin 1979, s. 7-9.
3- Tevrat Tekvin, 17/9-14.
4- Luka 1/59; 2/21.
5- Ali Osman Ateş, “İslâm’a Göre Cahiliye ve Ehli Kitap Örf ve Adetleri”, Beyan yay. İst. 1996, s. 258.
6- Tekvin, 21/4-5.
7- “Tecrîd-i Sarîh Tercemesi”, DİB Yay. c. 9, s. 111.
8- Luka 2/21.
9- Buhârî, İsti’zan, 51; Müslim, Fedâil, 151(2370); İbrahim Canan, a. g. e, c. 7, s. 41.
10- Asaf Ataseven, “Tarihte Sünnet”, Zafer dergisi yıl 1987, Sayı 127, s. 16.
11- Barnaba İncilini yazan kişinin havarilerden olduğu rivayetleri vardır. Gerçek
Hıristiyanlığı ihtiva eden bir kitaptır. Pavlos’un bozduğu, dejenere ettiği Hıristiyanlık hükümleri ile çakıştığı için, İznik Konsülünde benimsenmemiş, toplatılmış, yakılmış, okuyanlar takibe uğramış, zulüm görmüş, ama yine de birkaç nüshasının günümüze kadar gelmesine mani olamamışlardır.
12- Barnaba, The Gospel of Barnabas, Bölüm 22, s. 25.
13- A. Tercüman, “Hıristiyanlığa Reddiye”, s. 67.
14- A. Osman Ateş, a. g. e. s. 260.
15- Pavlus; MS 10’uncu senede Tarsus’ta doğmuş, Roma vatandaşı bir Yahudi idi. Gençliğinde Tarsus’ta tahsil görmüş, yeni yeni yayılmaya başlayan Hıristiyanlığın amansız bir düşmanı olmuştur. Hıristiyanlara akla ve hayale gelmedik eza-cefa ve işkenceleri uygulamış, uygulatmış ama bir türlü dinlerinden dönmediklerini görünce, bazı kanaatlere göre: “Madem bunları dinlerinden döndürmek mümkün değil, hiç olmazsa onlardan görünüp dinlerini bozayım” gibi bir duyguyla hareket ederek, Hz. İsa’yı rüyasında gördüğünü, ondan sonra Hıristiyan olduğunu söylemiştir. Hıristiyanlığın yayılması onun sayesinde olmuş ama, Hıristiyanlık da yine onun sayesinde bir kuşa dönmüş, hak bir din olmaktan çıkmıştır. Hak dinlerin özünde, cevherinde olan birçok inanç, itikat ve Rahmanî hükümleri değiştirmiş, dejenere etmiştir.
16- Rıza Nur, “Fenn-i Hıtân”, s. 60.
17- Posta Gazetesi, 19. 04. 1984.