12-Katolik Papazların evlenmemesi,
Onların mantıksızlıklarından biri de Katolik papazların evlenmemesi. Bunlar eğer insansa ki, güya vekili oldukları Hz. İsa gibi tanrı değillerse, bunların da fizyolojik ihtiyaçları varsa bunu çağdaş mantığın neresine sığdırmak gerekir. Bütün canlılarda bu bir ihtiyaçtır, bir gerekliliktir. Bugüne kadar buna ihtiyaç duymayan bir canlı türü keşfedilmemiştir.
Bu akla mugayir ve muhalif olan fikirleri kendileri söylemişler ama, kendileri uymamışlardır. Kilise ve manastırlar geçmişte ve hâlâ günümüzde fuhuş mekânları, taciz mahalleri olmaktan kurtulamamıştır. Papazlar bu mabetlerde yaptıkları hâlâ dünya gündemini işgal etmektedir.
Bu tacizlerin % 99’u gizlenmekte ve örtbas edilmektedir. Çünkü bugünkü Papa Benediktus bile bu hususta: “Kilisenin saygınlığı, çocukların güvenliğinin önünde gelir” demiştir. (1) Ama bu iş o kadar çoğalmış ve ayyuka çıkmıştır ki; Papa 16. Benediktus bile dünya medyasının önüne çıkıp özür dilemek mecburiyetinde kalmıştır:
Papa 16. Benediktus, Avustralya’da büyük tartışmalara neden olan rahiplerin cinsel tacizinden "utanç" duyduğunu ve "bu kötülüğü" yapanların adalete teslim edilmesi gerektiğini söyledi. Dünya Gençlik Günü kutlamalarına başkanlık etmek üzere Avustralya’da bulunan Papa 16. Benediktus, Sidney’de Avustralyalı piskoposlar ve papaz okulu öğrencileri önünde yaptığı konuşmada, "bu milletin bazı rahip ve din adamlarının çocuklara cinsel tacizde bulunmasından utanç duyduklarını" belirtti. (2)
13-Katoliklerde her ne pahasına olursa olsun boşanma olayının caiz olmaması
Dünyada özellikle de Avrupa’da zina ve fuhşun artmasına bugünkü muharref (değiştirilmiş) Hıristiyanlık sebep oldu desek haksızlık olmaz. Çünkü Hıristiyanlığın en büyük bölümünü teşkil eden Katoliklerde her ne pahasına olursa olsun boşanma yoktur. Daha doğrusu hepsinde yoktur da, diğer mezhepler bazı şeylerde olduğu gibi bu kurala da uymuyorlar. Teaddüt’i zevcat denilen birden fazla evlenme de yoktur. Şimdi düşünelim evlenen bir kişi:
1-Eşiyle imtizaç edemedi. Yani uyuşamadı, geçinemedi, birbirini sevemediler.
2-Eşlerden biri onulmaz bir hastalığa yakalandı, felç veya başka bir hastalık geçirdi, eşlik görevini yapamıyor, fiziki ihtiyacını gideremiyor.
3-Eşlerden birinin çocuğunun olması imkân ve ihtimal dâhilinde değil, tıp % 100 kesinlikle çocuğunuz olmaz diyor…
Bu insanlar ne yapabilir? Boşanma yok, başka bir kadınla evlenmek de yok, üçüncü bir şık kalıyor, başka biriyle metres hayatı yaşamak. Böylece Avrupa’da evlilik hayatı, aile yuvasının kutsiyeti yok olup gitmiştir.
Yahudilikte boşanma var, İslâmiyet’te var ama Hıristiyanlıkta boşanma yoktur, daha doğrusu Pavlus kaldırmıştır. Çok yakın akrabalarla evlenme üç dinde de yasaktır. Sütkardeşlerle evlenme yine üç dinde de yasaktır.
Yahudilikte din adamlarına bakire kız alma mecburiyeti vardır. Hıristiyanlıkta din adamları evlenemez. İslâm’da evlenir ve bakire alma mecburiyeti yoktur.
Yahudilikte hayızlı kadın murdar kabul edilmiştir. Dokunduğu kimseler ve eşyalar da murdar addedilmiş. Pişirdiği yenmez ve o günlerinde kocasından ayrı yerde yatmak durumundadır. (3) İslâm ise bu durumda olan kadın ile sadece cinsi ilişkiyi yasaklamıştır. Murdar değildir, pişirdiği yenir ve dışarı atılmaz.
Yahudilikte boşanma vardır ama hoş görülmemektedir. Boşanma olayı nefret edilen bir olay telâkki edilmektedir. (4) İslâm’da da boşanma vardır ama hoş görülmeyen, müsaade etmekle beraber Allah’ın memnun olmadığı bir yetkidir. Nitekim Peygamber Efendimiz: “Helâl olan şeyler arasında Allah’ın en çok bugz ettiği husus boşanmadır” (5) buyurmuştur.
Yahudilikte boşanma mutlaka hahamın başkanlığında üç kişilik bir komisyon ve on kişilik bir şahitler gurubunun huzurunda yapılır. Boşama hakkı erkeğe aittir. Kadının boşama hakkı yoktur. (6)
İslâmiyet’te de boşama hakkı erkeğe aittir. Ama nikah esnasında şart koşulursa, yani kadına da boşanma hakkı verilirse kadında boşayabilir. İki şahidin huzurunda boşanma olayı gerçekleşir.
Hıristiyanlıkta boşanma yoktur. Muharref İncil’de: “Karısını boşayan ve bir başkası ile evlenen her adam zina eder ve bir kocanın boşadığı kadınla evlenen kişi de zina eder. (7) Hıristiyanlığa göre meşru ve kutsanmış bir evliliği yalnız ölüm bozabilir. Bunun haricinde hangi şekilde bozulursa bozulsun caiz değildir.
Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Ortodokslar ve Protestanlar bunu bugün biraz hafifletmiştir ama Katoliklerde hala boşanma yoktur. Ama “bir şey fazla sıkılırsa ya kırılır ya yiv atar” derler. Haksız yere Avrupa’daki bu katı tutum bu neticeyi getirmiş ve bugün kutsal sayılan aile yuvası mefhumu Avrupa’da bitmiş durumda.
AB istatistik kurumu Eurostat tarafından açıklanan son verilere göre, üye ülkelerde ortalama boşanma oranı % 40’tır. Belçika’da her 100 evlilikten 75’i boşanma ile sonuçlanıyor. İstatistiklerde Belçika’yı, yüzde 70 boşanma oranıyla Estonya ve yüzde 67 ile Çek Cumhuriyeti izliyor.
-------------------------
1) Banu Avar, “Hangi Avrupa”, Truva Yay. İst. 2008, s.168,
2) Milliyet Gazetesi, 19. 07. 2008.
3) Tevrât, Levliler, 12/2; 15/19-33. Ebu Dâvud, Sünen 2/620-621; Tirmizî, Sünen, 5/214-215.
4) Kitab-ı Mukaddes, Malaki, 2/15-16.
5) Ebu Dâvud, Sünen 2/631-632; İbni Mâce, Sünen 1/650.
6) Dinler Tarihi Ansiklopedisi 2/394.
7) Luka 16/18; Matta 5/31-32.
Onların mantıksızlıklarından biri de Katolik papazların evlenmemesi. Bunlar eğer insansa ki, güya vekili oldukları Hz. İsa gibi tanrı değillerse, bunların da fizyolojik ihtiyaçları varsa bunu çağdaş mantığın neresine sığdırmak gerekir. Bütün canlılarda bu bir ihtiyaçtır, bir gerekliliktir. Bugüne kadar buna ihtiyaç duymayan bir canlı türü keşfedilmemiştir.
Bu akla mugayir ve muhalif olan fikirleri kendileri söylemişler ama, kendileri uymamışlardır. Kilise ve manastırlar geçmişte ve hâlâ günümüzde fuhuş mekânları, taciz mahalleri olmaktan kurtulamamıştır. Papazlar bu mabetlerde yaptıkları hâlâ dünya gündemini işgal etmektedir.
Bu tacizlerin % 99’u gizlenmekte ve örtbas edilmektedir. Çünkü bugünkü Papa Benediktus bile bu hususta: “Kilisenin saygınlığı, çocukların güvenliğinin önünde gelir” demiştir. (1) Ama bu iş o kadar çoğalmış ve ayyuka çıkmıştır ki; Papa 16. Benediktus bile dünya medyasının önüne çıkıp özür dilemek mecburiyetinde kalmıştır:
Papa 16. Benediktus, Avustralya’da büyük tartışmalara neden olan rahiplerin cinsel tacizinden "utanç" duyduğunu ve "bu kötülüğü" yapanların adalete teslim edilmesi gerektiğini söyledi. Dünya Gençlik Günü kutlamalarına başkanlık etmek üzere Avustralya’da bulunan Papa 16. Benediktus, Sidney’de Avustralyalı piskoposlar ve papaz okulu öğrencileri önünde yaptığı konuşmada, "bu milletin bazı rahip ve din adamlarının çocuklara cinsel tacizde bulunmasından utanç duyduklarını" belirtti. (2)
13-Katoliklerde her ne pahasına olursa olsun boşanma olayının caiz olmaması
Dünyada özellikle de Avrupa’da zina ve fuhşun artmasına bugünkü muharref (değiştirilmiş) Hıristiyanlık sebep oldu desek haksızlık olmaz. Çünkü Hıristiyanlığın en büyük bölümünü teşkil eden Katoliklerde her ne pahasına olursa olsun boşanma yoktur. Daha doğrusu hepsinde yoktur da, diğer mezhepler bazı şeylerde olduğu gibi bu kurala da uymuyorlar. Teaddüt’i zevcat denilen birden fazla evlenme de yoktur. Şimdi düşünelim evlenen bir kişi:
1-Eşiyle imtizaç edemedi. Yani uyuşamadı, geçinemedi, birbirini sevemediler.
2-Eşlerden biri onulmaz bir hastalığa yakalandı, felç veya başka bir hastalık geçirdi, eşlik görevini yapamıyor, fiziki ihtiyacını gideremiyor.
3-Eşlerden birinin çocuğunun olması imkân ve ihtimal dâhilinde değil, tıp % 100 kesinlikle çocuğunuz olmaz diyor…
Bu insanlar ne yapabilir? Boşanma yok, başka bir kadınla evlenmek de yok, üçüncü bir şık kalıyor, başka biriyle metres hayatı yaşamak. Böylece Avrupa’da evlilik hayatı, aile yuvasının kutsiyeti yok olup gitmiştir.
Yahudilikte boşanma var, İslâmiyet’te var ama Hıristiyanlıkta boşanma yoktur, daha doğrusu Pavlus kaldırmıştır. Çok yakın akrabalarla evlenme üç dinde de yasaktır. Sütkardeşlerle evlenme yine üç dinde de yasaktır.
Yahudilikte din adamlarına bakire kız alma mecburiyeti vardır. Hıristiyanlıkta din adamları evlenemez. İslâm’da evlenir ve bakire alma mecburiyeti yoktur.
Yahudilikte hayızlı kadın murdar kabul edilmiştir. Dokunduğu kimseler ve eşyalar da murdar addedilmiş. Pişirdiği yenmez ve o günlerinde kocasından ayrı yerde yatmak durumundadır. (3) İslâm ise bu durumda olan kadın ile sadece cinsi ilişkiyi yasaklamıştır. Murdar değildir, pişirdiği yenir ve dışarı atılmaz.
Yahudilikte boşanma vardır ama hoş görülmemektedir. Boşanma olayı nefret edilen bir olay telâkki edilmektedir. (4) İslâm’da da boşanma vardır ama hoş görülmeyen, müsaade etmekle beraber Allah’ın memnun olmadığı bir yetkidir. Nitekim Peygamber Efendimiz: “Helâl olan şeyler arasında Allah’ın en çok bugz ettiği husus boşanmadır” (5) buyurmuştur.
Yahudilikte boşanma mutlaka hahamın başkanlığında üç kişilik bir komisyon ve on kişilik bir şahitler gurubunun huzurunda yapılır. Boşama hakkı erkeğe aittir. Kadının boşama hakkı yoktur. (6)
İslâmiyet’te de boşama hakkı erkeğe aittir. Ama nikah esnasında şart koşulursa, yani kadına da boşanma hakkı verilirse kadında boşayabilir. İki şahidin huzurunda boşanma olayı gerçekleşir.
Hıristiyanlıkta boşanma yoktur. Muharref İncil’de: “Karısını boşayan ve bir başkası ile evlenen her adam zina eder ve bir kocanın boşadığı kadınla evlenen kişi de zina eder. (7) Hıristiyanlığa göre meşru ve kutsanmış bir evliliği yalnız ölüm bozabilir. Bunun haricinde hangi şekilde bozulursa bozulsun caiz değildir.
Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Ortodokslar ve Protestanlar bunu bugün biraz hafifletmiştir ama Katoliklerde hala boşanma yoktur. Ama “bir şey fazla sıkılırsa ya kırılır ya yiv atar” derler. Haksız yere Avrupa’daki bu katı tutum bu neticeyi getirmiş ve bugün kutsal sayılan aile yuvası mefhumu Avrupa’da bitmiş durumda.
AB istatistik kurumu Eurostat tarafından açıklanan son verilere göre, üye ülkelerde ortalama boşanma oranı % 40’tır. Belçika’da her 100 evlilikten 75’i boşanma ile sonuçlanıyor. İstatistiklerde Belçika’yı, yüzde 70 boşanma oranıyla Estonya ve yüzde 67 ile Çek Cumhuriyeti izliyor.
-------------------------
1) Banu Avar, “Hangi Avrupa”, Truva Yay. İst. 2008, s.168,
2) Milliyet Gazetesi, 19. 07. 2008.
3) Tevrât, Levliler, 12/2; 15/19-33. Ebu Dâvud, Sünen 2/620-621; Tirmizî, Sünen, 5/214-215.
4) Kitab-ı Mukaddes, Malaki, 2/15-16.
5) Ebu Dâvud, Sünen 2/631-632; İbni Mâce, Sünen 1/650.
6) Dinler Tarihi Ansiklopedisi 2/394.
7) Luka 16/18; Matta 5/31-32.