7-Para ile günah çıkarma
Yuhanna, 20: 21-23 bölümlerinde zikredildiğine göre güya Hz. İsa şöyle demiştir: “Size esenlik olsun; Baba beni gönderdiği gibi ben de sizi gönderiyorum.” Demiş ve bunu söyledikten sonra talebelerinin üzerine üfleyerek: “Kutsal ruhu alın, kimin günahlarını bağışlarsanız, bağışlanmış olur. Kimin günahlarını bağışlamazsanız bağışlanmamış olur.” demiş. (1)
İslamiyet günahları gizlemeyi (setr) etmeyi, tavsiye eder, Hıristiyanlık ise günah çıkarma gibi tavırlarla ilan (ifşa) etmeyi ister. Peygamber Efendimiz İşlenilen günahların kimseye anlatılmamasını, başkalarına cesaret verilmemesini, tavsiye eder. Böyle olursa Allah o günahları affedeceğini, ama başkalarına anlatır, şahitlendirirse affetmeyeceğini bildirir. Yüce dinimizde tövbe sadece Allah’a yapılır, kul yaratıcısından günahlarının bağışlanmasını ister, aracı kullanmaz. Ama Hıristiyanlıkta kul tövbesini yani günah çıkarmasını illa ki, papazın önünde yapacaktır ve o da onu tırtıklayacak, para alacaktır. Her ağzını açtığında hocaların aleyhinde atan kardeşlerimizin kulakları çınlasın.
Osmanlı zindanlarında bile gayri Müslim mahkûmlar için kilise veya havralar yapmış ki, herkes inandığı dine göre ibadetini yapabilsin. Ayrıca esirler çalıştırılıyorsa, dedelerimiz onlara yevmiye verirmiş. Esirlere verilen bu paraları, haftada birkaç gün zindanlara gelip, günah çıkarma bahanesiyle tırtıklayan papazların olduğunu, yine kendi seyyahları yazmaktadır. (2)
Bir mecliste hocaların sözünün tutulmadığı, ama papazların söylediklerinin yapıldığı, yerine getirildiği konuşulmuş, sebebi sorulmuş, muzip birisi şöyle izah etmiş: “Çünkü günah çıkarma bahanesiyle herkesin gizlisine-saklısına vakıflar, kimin ne suç işlediğini, ne fırıldaklar çevirdiğini, ne naneler yediğini gayet iyi biliyorlar. Sözleri tutulmasa bunları ifşa etmeleri söz konusu olur, ama hocaların böyle bir avantajı yok” demiş, gayet doğru bir tespit. Bunlar kulların tövbesine bile ambargo koymuşlar, gelip illa papazın önünde itiraf edeceksin, ancak onun kanalıyla olursa kabul olur!.. Ama İslâm’da böyle bir aracıya gerek yok, kul Everest Tepesinde bile el açıp Rabbine dua edip yalvarıp, yakarıp günahlarının affını isteyebilir.
8-Endülijans
Para ile günah çıkarma mantıksızlığından sonra bir başka çarpıklıkta Endülijans yani, dünyada iken papazlara yüklü miktarda ödemeler yapıp, cennetten bağ, bahçe, köşk, saray alma ticaretidir. (3) Ortaçağ boyuncu Hıristiyanlar bu ve benzeri usullerle soyulmuş, maddeten sömürülmüştür. Üyeleri kilise mensuplarından teşekkül eden Engizisyon Mahkemeleri cehennemi dünyaya taşımış, Hz. İsa adına terör estirmişler, insanları soyup soğana çevirip kan kusturmuşlardır. Bu mahkemelerin 300 bin kişiyi diri diri toprağa gömme veya yakma suretiyle öldürdüğü, 10 milyona yakın insanı da değişik şekillerde cezalandırıp öldürdüğü bugün tarihçilerin tespitidir. Meşhur Volter bu durumu “Allah ve İnsanlar” isimli kitabında dile getirmiştir.
Engizisyon Mahkemeleri çok basit suçlardan hatta çoğu zaman suçta olması şart değil iftiralarla insanlar cezalandırılmış, malları müsadere edilip, kiliseye veya papazların zimmetine aktarılmıştır. (4) O dönemde okuma-yazma Avrupa’da nerdeyse sadece saray ve kilise mensupların haz bir özelliktir. Halk büyük çoğunluğu cahildir. Bu sebeple malına göz dikilen bir zengin ağzından kilise mensupları bir vesika hazırlayarak mallarını kiliseye bıraktığı söyleniyor ve kilise adına malları gasp ediliyordu.
Bu sebeple bugün yarım kilometre kareye bile varmayan toprağı, 5 800 kişilik nüfusu 100 kişilik sembolik bir ordusu (6) olan kilise devleti Vatikan dünyanın en zengin devletidir. (7) Dünyanın dev şirketlerindeki ortaklıkları ve gayrimenkulleri hariç 500 milyar Avrodan fazla nakit servetinin olduğu, ABD den sonra en büyük altın rezervlerine sahip olduğu bilinen bir gerçektir. (8)
Bütün bunlara rağmen, her fırsatı değerlendiren papazlar, bugün bile, Pazar ayinine gelen insanları rahat bırakmaz, boynunda bir kutu ile tek tek insanları dolaşarak veya kapıya durarak, kimin verip vermediğini veya kimin ne kadar verdiğini de tespit ederek hayır toplamaktadırlar. Öyle bizdeki gibi, Cuma namazından sonra münasip bir yere bir sergi ser, isteyen ihtiyari olarak, ne içinden gelirse versin veya vermeden geçsin yok. (9) Ama bizde bazı insanlar bunu bile dillerine dolayıp, birçok lâf ediyorlar. Hâlbuki baskı ve zorlama yok, ihtiyari bir şey, misal olarak; Hakkâri’de yapılan bir camiye Edirne’deki Müslüman kardeşinin iştiraki sağlanmış oluyor.
----------------------
1) Günah çıkarma, Bkz: İsmail Hâmi Dânişmend, Tarihi Hakikatler, Tercüman 1001 Temel Eser, c.1, s. 307.
2) Türkiye Günlüğü, Stephan Gerlach, Kitap Yayınevi, 2007, İst. s.34.
3) Avrupa’da Endülijans,İsmail Hâmi Dânişmend, a.g.e. c.1, s.306.
4) İslâm Ansiklopedisi, TDV yay. İstanbul 1998, c.17, s.335.
5) Ahmet Uçar, Tarih ve Düşünce Dergisi, Aralık-Ocak-Şubat2005,s.55.
6) Yeni Şafak Gazetesi, 17.10.1998.
7) Banu Avar, “Hangi Avrupa”, Truva Yay. İst. 2008, s.312.
8) İbrahim Refik, Tarih Şuuruna Doğru-5, Albatros Yay. İst. 2007, s. 130.
9) Halil Halid, “Hilâl ve Haç Çekişmesi” TDV Yay. 2007 Ank. s.116.
Yuhanna, 20: 21-23 bölümlerinde zikredildiğine göre güya Hz. İsa şöyle demiştir: “Size esenlik olsun; Baba beni gönderdiği gibi ben de sizi gönderiyorum.” Demiş ve bunu söyledikten sonra talebelerinin üzerine üfleyerek: “Kutsal ruhu alın, kimin günahlarını bağışlarsanız, bağışlanmış olur. Kimin günahlarını bağışlamazsanız bağışlanmamış olur.” demiş. (1)
İslamiyet günahları gizlemeyi (setr) etmeyi, tavsiye eder, Hıristiyanlık ise günah çıkarma gibi tavırlarla ilan (ifşa) etmeyi ister. Peygamber Efendimiz İşlenilen günahların kimseye anlatılmamasını, başkalarına cesaret verilmemesini, tavsiye eder. Böyle olursa Allah o günahları affedeceğini, ama başkalarına anlatır, şahitlendirirse affetmeyeceğini bildirir. Yüce dinimizde tövbe sadece Allah’a yapılır, kul yaratıcısından günahlarının bağışlanmasını ister, aracı kullanmaz. Ama Hıristiyanlıkta kul tövbesini yani günah çıkarmasını illa ki, papazın önünde yapacaktır ve o da onu tırtıklayacak, para alacaktır. Her ağzını açtığında hocaların aleyhinde atan kardeşlerimizin kulakları çınlasın.
Osmanlı zindanlarında bile gayri Müslim mahkûmlar için kilise veya havralar yapmış ki, herkes inandığı dine göre ibadetini yapabilsin. Ayrıca esirler çalıştırılıyorsa, dedelerimiz onlara yevmiye verirmiş. Esirlere verilen bu paraları, haftada birkaç gün zindanlara gelip, günah çıkarma bahanesiyle tırtıklayan papazların olduğunu, yine kendi seyyahları yazmaktadır. (2)
Bir mecliste hocaların sözünün tutulmadığı, ama papazların söylediklerinin yapıldığı, yerine getirildiği konuşulmuş, sebebi sorulmuş, muzip birisi şöyle izah etmiş: “Çünkü günah çıkarma bahanesiyle herkesin gizlisine-saklısına vakıflar, kimin ne suç işlediğini, ne fırıldaklar çevirdiğini, ne naneler yediğini gayet iyi biliyorlar. Sözleri tutulmasa bunları ifşa etmeleri söz konusu olur, ama hocaların böyle bir avantajı yok” demiş, gayet doğru bir tespit. Bunlar kulların tövbesine bile ambargo koymuşlar, gelip illa papazın önünde itiraf edeceksin, ancak onun kanalıyla olursa kabul olur!.. Ama İslâm’da böyle bir aracıya gerek yok, kul Everest Tepesinde bile el açıp Rabbine dua edip yalvarıp, yakarıp günahlarının affını isteyebilir.
8-Endülijans
Para ile günah çıkarma mantıksızlığından sonra bir başka çarpıklıkta Endülijans yani, dünyada iken papazlara yüklü miktarda ödemeler yapıp, cennetten bağ, bahçe, köşk, saray alma ticaretidir. (3) Ortaçağ boyuncu Hıristiyanlar bu ve benzeri usullerle soyulmuş, maddeten sömürülmüştür. Üyeleri kilise mensuplarından teşekkül eden Engizisyon Mahkemeleri cehennemi dünyaya taşımış, Hz. İsa adına terör estirmişler, insanları soyup soğana çevirip kan kusturmuşlardır. Bu mahkemelerin 300 bin kişiyi diri diri toprağa gömme veya yakma suretiyle öldürdüğü, 10 milyona yakın insanı da değişik şekillerde cezalandırıp öldürdüğü bugün tarihçilerin tespitidir. Meşhur Volter bu durumu “Allah ve İnsanlar” isimli kitabında dile getirmiştir.
Engizisyon Mahkemeleri çok basit suçlardan hatta çoğu zaman suçta olması şart değil iftiralarla insanlar cezalandırılmış, malları müsadere edilip, kiliseye veya papazların zimmetine aktarılmıştır. (4) O dönemde okuma-yazma Avrupa’da nerdeyse sadece saray ve kilise mensupların haz bir özelliktir. Halk büyük çoğunluğu cahildir. Bu sebeple malına göz dikilen bir zengin ağzından kilise mensupları bir vesika hazırlayarak mallarını kiliseye bıraktığı söyleniyor ve kilise adına malları gasp ediliyordu.
Bu sebeple bugün yarım kilometre kareye bile varmayan toprağı, 5 800 kişilik nüfusu 100 kişilik sembolik bir ordusu (6) olan kilise devleti Vatikan dünyanın en zengin devletidir. (7) Dünyanın dev şirketlerindeki ortaklıkları ve gayrimenkulleri hariç 500 milyar Avrodan fazla nakit servetinin olduğu, ABD den sonra en büyük altın rezervlerine sahip olduğu bilinen bir gerçektir. (8)
Bütün bunlara rağmen, her fırsatı değerlendiren papazlar, bugün bile, Pazar ayinine gelen insanları rahat bırakmaz, boynunda bir kutu ile tek tek insanları dolaşarak veya kapıya durarak, kimin verip vermediğini veya kimin ne kadar verdiğini de tespit ederek hayır toplamaktadırlar. Öyle bizdeki gibi, Cuma namazından sonra münasip bir yere bir sergi ser, isteyen ihtiyari olarak, ne içinden gelirse versin veya vermeden geçsin yok. (9) Ama bizde bazı insanlar bunu bile dillerine dolayıp, birçok lâf ediyorlar. Hâlbuki baskı ve zorlama yok, ihtiyari bir şey, misal olarak; Hakkâri’de yapılan bir camiye Edirne’deki Müslüman kardeşinin iştiraki sağlanmış oluyor.
----------------------
1) Günah çıkarma, Bkz: İsmail Hâmi Dânişmend, Tarihi Hakikatler, Tercüman 1001 Temel Eser, c.1, s. 307.
2) Türkiye Günlüğü, Stephan Gerlach, Kitap Yayınevi, 2007, İst. s.34.
3) Avrupa’da Endülijans,İsmail Hâmi Dânişmend, a.g.e. c.1, s.306.
4) İslâm Ansiklopedisi, TDV yay. İstanbul 1998, c.17, s.335.
5) Ahmet Uçar, Tarih ve Düşünce Dergisi, Aralık-Ocak-Şubat2005,s.55.
6) Yeni Şafak Gazetesi, 17.10.1998.
7) Banu Avar, “Hangi Avrupa”, Truva Yay. İst. 2008, s.312.
8) İbrahim Refik, Tarih Şuuruna Doğru-5, Albatros Yay. İst. 2007, s. 130.
9) Halil Halid, “Hilâl ve Haç Çekişmesi” TDV Yay. 2007 Ank. s.116.