Avrupa'da umudunu sürdüren ancak Lig'e son 4 yılın en kötü başlangıcı ile devam eden yeşil beyazlı ekip Atiker Konyaspor'da haftasonu Sivasspor karşısında alınan mağlubiyetten çok hakem Cüneyt Çakır'ın penaltı kararı konuşuldu.
Pozisyonu izleyen 7'den 70'e herkes Çakır'ın kararın da resmen çakıldığını gördü. Ancak görmek kaybedilen 3 puanı geri getirmedi.
Hep denir ya “umarız bu hatalar son bulur, bizim canımız yandı başkasının yanmasın, tekrarı olmaz vs vs” Allah aşkına bu söylemler olduğu sürece ne hatalar biter ne kasıtlar eksilir. Bundan önce böyle şeyler eksilmedi yine de eksilmeyecek.
Bakın geçmişe ne hatalar ne takımların canlarını yaktı, ne puanlar uçtu gitti, dün can ciğer olan kulüpler camialar bugün birbirine düşman oldu. Ancak hakemlik camiasında bir değişim varmı? Koca bir HAYIR, Ali gitmiş Veli gelmiş ama zihniyet değişmemiş.
Kimisi kimisinin düdükçüsü denmiş kimisi kimisinin ayakçısı ama olan hep milyon dolarlık transferlerle camialarına başarı yaşatmak isteyen kulüplere olmuş.
Taraftara, kulübe, yöneticiye, hocaya, malzemeciye ceza üzerine ceza veren Türkiye Futbol Federasyonu neden hakemlerin hatalı kararlarına karşın bi ceza yöntemi getirmiyor ?
Şimdi denilecek ki var aslında hakemler dinlendiriliyor vs vs. Ya hakem dinlendirilince kaybı ne oluyor ? Mesleki eksikliği ne oluyor ? Büyük bir bölümünün hatırı sayılır işi gücü zaten mevcut. Ee kayıpları ne oluyor hiç ...
Şimdi Konyaspor yönetimi haklı olarak 'Çakır efendi'den özür beklediğini ifade ediyor. Gerekçe olarak ta, hakemlerin hata yapmalarını normalleştirmemek hatta teşvik etmemeyi gösteriyor. Bunun yanısıra futbolcuların emeklerine ve alın terlerine, taraftarlarımızın futbol sevgilerinin karşılığı ile hakka hukuka saygının tecelli etmesini dem vurulmuş. Akabinde ise “Cüneyt Çakır'ın böylesine büyük bir haksızlığın ardından, en azından özür dileme erdemliliğini göstermesi hakemlik müessesesinin de kalibresini yükseltecektir.” şeklindeki ifade ile dikkat çekilmiş.
Şimdi şu zamana kadar gelişmelere bakıyorum elle tutulur bir gelişmenin olmadığını görüyorum. Kamuoyunda tepkiler yüksek sesle dillendirilse de sesin gelmesi gereken yerden yeller esiyor. Yahi özür falan yok, zaten olsa bile bu bizim kaybımızı telafi etmeyecektir. Onun için daha çok bekleriz.
Türk Hukuk sisteminde bile yerel mahkemenin kararına itiraz edebileceğiniz İstinaf ve Bölge Adliye Mahkemeleri mevcutken hakemlik müessesesinde hakemin 90 dakika içindeki verdiği kararın geri dönülemez derecede olması çarpıklığın boyutunu gösteriyor zaten.
Son dönemde dillendirilen ve birkaç denemesi yapılan ancak muhtemelen gelecek sezon uyglamaya girmesi beklenen video hakem sistemi bu durumu ne kadar düzeltir bilinmez ama temsilcimiz Konyaspor'un maçlarında o sisteme de mutlaka birşeyler olur. Ya kamera çekim yapmaz, ya görüntü donar yada sisteme virüs falan girer. O nedenle o sistemden de çok fazla umutlu olduğumu söyleyemem. Bakalım bu durum nerelere kadar ulaşacak ve ne denli bir çözüm bulunacak merak içinde bekliyorum.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Canımızın yandığı bölüme virgül koyarak teknik patron Mehmet Özdilek ile bulunduğu durumdan kurtulmanın hesaplarını yapan temsilcimiz Atiker Konyaspor'un akibetine de kısaca bakalım.
Yazımın içindede belirtiğim gibi son 4 yılın en kötü başlangıcını yapan ve sürdüren yeşil beyazlılar bir türlü istediği çıkışı yakalayamadı.
Özellikle yapılan transferlerden istenilen verimin alınmadığı bir gerçek. Dolayısıyla ilk devreyi öyle böyle bu transferlerle kapatacak gibi görünüyor. Sonrasın da ise devre arasında yine gidecekler gelecekler listeleri oluşturulacak ve eksik mevkilere gerekli tedarikler sağlanacak. Yabancı oyuncuların tat vermediği kadroda Mehdi Bourabia gibi istisnalar elbette bulunuyor. Özellikle sakatlığını atlatıp takıma dahil olması büyük umutla beklenen Abdou Traoré de ilk maçlarda tam performansını gösteremeyebilir. O nedenle hesaplar planlar iyi yapılmalı . Ama dilek ve duamız “Niyet hayır, âkıbet hayır...” dan başka bir şey değildir...