Baharı karşıladığımız ve mübarek Ramazan Ayı’nı idrak ettiğimiz şu günlerde yeniden merhaba sevgili okurlar! Ülkemizin içinden geçtiği tüm olumsuz şartlara rağmen güzel ve parlak günlere adım atabileceğimiz inancını ve sevincini yaşatan bir Nevruz’u ve Ramazan’ı karşıladık. Uluğ Türkistan’da ve Türk Dünyası’nda da aynı coşku ve manevi duyguların yoğun bir şekilde yaşandığını ifade etmek gerekir.
ÖZBEKİSTAN’DA RAMAZAN GÜZELLİĞİ YAŞANIYOR
Ben Nevruz’u ve Ramazan’ı bu yıl Özbekistan’da karşıladım. Uluğ Türkistan’ın her bir köşesinde aynı mananın etrafında gerçekleşen yöresel zenginliklerle karşılaştım. Baharı Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te yağmurla karşıladık. Akabinde ülke genelinde kutlanan Nevruz törenlerine şahitlik ettik. Daha önceki yazılarımda yazmıştım; Kazakistan’da nevruzların vazgeçilmezi ‘köje’ ne ise Özbekistan’da da ‘sümelek’ tatlısı o derecede yaygın. Neredeyse tüm orta asya ülkelerinde bilinen ve benzer isimlerle adlandırılan ve de Nevruz için büyük bir ehemmiyetle hazırlanan buğday un karışımı helvamsı bir tatlı.
FERGANA VADİSİ’NDE NEVRUZ COŞKUSU
Nevruz coşkusu devam ederken bir yandan orucun arife gününü de Fergana Vadisi’nde karşıladık. İlk teravih heyecanıyla şehirlerdeki camilerde büyük bir titizlikle hazırlıklar yapılıyordu. Birbirine çok yakın olan şehirler ve kültürler arasında gidip gelirken her uğradığımız caminin belli başlı hissedilir mimari farkları da dikkatimizi çekmedi değil. Fergana Vadisi’nin hemen her tarafında Doğu Türkistan’a has ahşap mimarinin dikkat çekici estetiğiyle karşılaştık. Ayrıca hemen herkes tarafından güler yüzle karşılanmak da ayrı bir mutluluk kattı bizlere. Çarşıda pazarda ilk oruç için sahur ve iftar hazırlıkları yapmak üzere yapılan alışverişlere şahitlik ettik. Konyalılar iyi bilir. Ramazan öncesi ve bayram öncesi bedesten çarşısında tatlı bir yoğunluk olur. Bereketli alışverişler, tebrikler, heyecanlı koşturmalar... Benzer telaşe aynı şekilde Uluğ Türkistan’ın farklı şehirlerinde de yaşanıyor.
BÜYÜK CAMİLERDE HATİMLİ TERAVİH KILINIYOR
İlk teravihi Fergana şehrinde eda ettik. Bu coğrafyada pek çok büyük camide teravihler hatimli kıldırılıyor. Buna rağmen muazzam bir ilgi ve kalabalık göze çarpıyor. Hatta tarihi Hokand şehrinde bir camide saflardaki oturma alanlarına minderler koyulmuş. Cemaatin rahat etmesi için her şey yapılıyor. On bir ayın sultanı ifadesi o kadar hissedilir ki, bu günlerde herkesin davranışları, yaklaşımları, alışkanlıkları, günlük programları baştan aşağı değişiyor. Tebrikleşmeler, iyi niyetler, yardımlaşma artıyor.
TÜRKİSTAN’DA AÇ KALMAK MÜMKÜN DEĞİL
İlk orucumuzu yolda açmak durumunda kaldık. Tarihi Hokand şehrinden Hucend şehrine geçerken yakaladı bizi iftar. Hokandlı bir hayırseverin verdiği yollukla iftarladık. Takip eden günler de aynı şekilde geçti. Lokantalarda, kafelerde, evlerde dakika saymalar ve vaktin girmesiyle açılan oruçlar... Ayrıca genel olarak burada hayırseverler camiler aracılığıyla mütemadiyen iftarlar veriyorlar. Zaten hemen her camide oruç açacak iftarlıklar bulmak mümkün. Bazılarında da sofralar kuruluyor. Güzel Anadolu’da olduğu gibi güzel Türkistan’da da aç kalmak mümkün değil. Geçtiğimiz gün Türkistan’da bir eve misafir olduk iftar için. O kadar bereketliydi ki sofra, insanın karnı doysa gözü doymuyor. Hem misafir hem öğrenci olunca sağ olsunlar yanımıza sahurluk da verip öyle gönderdiler bizi.
AKSAKALLILAR İFTAR GÜZELLİĞİ YAŞANIYOR
Ayrıca her sofrada mutlaka bir aksakal ya da yaşça büyük biri hem başlarken hem bitirirken hatta yemek servislerinin geçişlerinde bile dualar ediyor. Yolculukta bile mutlaka her adımda dualar alıyor ve iyi niyetlerle yolcu ediliyoruz. Namazlarda da öyle. İmam kendi tesbihatini ve duasını bitirince mutlaka cemaatteki yaşça büyük kimseye söz veriyor ve ondan dua alınıyor. Büyüklere hürmet millet olarak karakterimizde olsa gerek. İşte böyle böyle baharı hem Nevruz hem Ramazan coşkusuyla karşıladık. Yüce Allah bayrama da kavuşmayı nasip etsin. Herkese huzurlu ve bereketli bir Ramazan dilerim. Bayram yazısında görüşmek dileğiyle hoş ve esen kalınız...