Yakın çevreme çokça söylediğim bir söz var son yıllarda, “Şaşıracağım tek şey şaşırmaktır!”
Kendi nefsime dahi güvenemediğim bu dünyada neden en yakınlarıma dahi güvenmediğimi soranlara tek cümlelik cevabımdır bu aslında.
“O da mı öyle yaptı, hadi yaa!”
“Bak ben ondan böyle bir şey yapacağını hiç beklemezdim!”
“En yakınım dediğin falanca kişi dahi böyle yaptıysa artık dünyanın çivisi çıkmış arkadaş!”
Aslına bakarsanız dünyanın çivisinin çıktığı falan yok!
Yaşayan tüm canlılar üzerinde samimiyet testi yapsak, herhalde insanlar dışında bütün yaşayan canlı varlıklar bu sınavı kusursuz ve bilaistisna tam puanla geçerken, insanların ancak %2 bilemedin 3’lük bir kısmı sınavı geçer diye düşünüyorum. Onda da tam puan ile değil hani.
***
Yaşadığımız bütün sıkıntıların, edindiğimiz bütün dertlerin, yediğimizin bütün kazıkların temeline bakın, hepsinin altında samimiyetten yoksun kişi veya kişileri görürsünüz.
Asr-ı Saadet dönemini insan hayatı içerisinde en yaşanılır dönem yapan da budur belki de.
“Anam babam canım sana feda olsun ya Resulullah (SAS)!” derken, bu söylem aslında bütün hücreler tarafından tasdik edilen ve avazı çıktığı kadar bağırılan bir cümleydi. Ki baktığımız zaman gereği de defaten yapılmış, Efendimizi (SAS) katletmeye gelenlerin olduğunu bile bile yatağına sanki O’ymuş gibi yatan Hz. Ali’den tutun da, kolunun kopabileceğine ya da sakat kalabileceğine dahi aldırış etmeden vücudunu cansiperane O’nun önüne atan onlarca sahabeye…
Artık o kadar yorulduk ki samimiyetsizlikten.
Etrafımız da o kadar çok böyle insanla kaynıyor ki…
***
Az önce yüzümüze gülenin 1 dakika sonra bizi çekiştirmesinden tutun da bir ekmek parası için anasını babasını kardeşini can dostunu biçene varıncaya kadar. Neler görüyoruz neler.
Doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor. Nasıl olacak kimseler bilmiyor. Bilen gereğini yapmıyor. Arsız olanlar da durumlarından çokça memnun oldukları için, mütemadiyen yol ve yöntemlerini geliştirip bize yeni versiyonları ile hücum ediyorlar.
Hani babasının verdiği dünyayı düzeltmeye çalışan çocuğun arkasında bulunan insan fotoğrafını düzelttikten sonra otomatik olarak dünyanın düzelmesi var ya. Herkes kendi bacağından asılsa aslında bir şeyler olacak gibi. Yönetiliş biçimimiz de otomatik düzelecek yaşantımız da. Dinimiz gibi yaşantıları olmaya devam edecek belki; ama bizim yaşantımız onların dini gibi olmayacak.
Ama bizim milletimizin genlerinden gelen inadından ötürü, mütemadiyen gelişim gösteren bu samimiyetsizlik çağımızın tek ve en büyük sorunu ve uzun süre de aşamayacağız gibi maalesef.
Ondan diyorum, bu samimiyetsizlik var olduğu müddetçe, şaşırılacak tek şey şaşırmaktır diye.