Osmanlı döneminde değişim olmasını isteyenler olarak bildiğimiz “Jön Türkler” veya “Genç Osmanlılar” üzerinde öğrendiğimiz tarihi olayların değişik olduğu görülmektedir.
Bizim bildiğimiz Osmanlı hudutları içinde Osmanlı idaresini demokratik bulmayıp Meşrutiyet isteyen bir grup gencin mücadelesidir.
***
Derinliğine baktığımız zaman bu gençler kendi kendine değil madalyonun o bir yüzü olan Osmanlıyı parçalayabilmek azmindeki batılıların ve bilhassa Masonların gayreti olmakta görüyoruz.
Osmanlı Padişahı Abdülaziz ilim ve bilimleri ilerletme babında bazı gençleri Fransa’ya göndererek masraflarını da kabullenmiştir.
İşte bu gençler için Batılıların işine gelen bir tuzak kurma başlamıştır.
O sıralarda Fransa’da da Demokrasi kavgasının bulunması ile ilim öğrendikleri kurumlarda olan Türk öğrencilerine demokrasi aşılaması fırsatı bulmuş, böylece ortaya Fransa’da “Les Jeunes-Francois” yani genç Fransızlar cümlesini “Les Jeunes-Turcs,” olarak yani “Jön Tükler”e çevirip ad takmışlardır.
Ama burs alan bu öğrenciler Masonların aşılamaları ile “batı tarzı idare ve fikirlerin gelişip yayılması” için Osmanlı idaresine karşı muhalefet başlatmışlardır.
Aslında hepsi Meşrutiyet veya Cumhuriyet isteminde değil, ön planda Meşrutiyet ve hürriyet fikirleri görünüyorsa da…
Her grup ve şahsın ayrı ayrı maksatları vardı. Azınlıklar İstiklal, hiç değilse Muhtariyet kapmak, şahıslar ise şahsi hırs ve arzularını tatmin etmek peşindeydiler.
İşte, Osmanlı devletini parçalamak ve yıkmak isteyenler tarafından methedilen Jön Türklerin faaliyetleri ise devletin yıkılışını hızlandıran belli başlı sebeplerden olmuştur.
1865'de kurulan cemiyetin önde gelen isimleri Mehmet Bey, Reşat Bey, Nuri Bey, Ayetullah Bey, Namık Kemal, Refik Bey, Ziya Paşa, Ali Suavi ve Agâh Efendi’dir. Gizli kurulan bu örgütlenmenin ortaya çıkmasıyla; Mehmet Bey, Nuri Bey ve Reşat Bey Avrupa’ya kaçtılar.
Bu örgütlenme gizli olarak İstanbul’da da başlamış ve Mehmet Bey, Reşat Bey Fransa’ya kaçarak diğerlerine iştirak etmiştir.
Bu örgüt o kadar genişlemiş ki Osmanlı içinde ki zabitandan, gazete ve yazarlardan öğretim mensuplarından, devlet memurlarından katılanlar olmuştur.
Önde gelen kişilerin öz geçmişine bir bakalım.
Ayetullah Bey
Ayetullah Bey Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kurucularındandır. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kurulduğu sırada Osmanlı Bankası'nda memur olan Ayetullah Bey, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün ilk genel sekreteri ve 1908-1909 yıllarında bu kulübün başkanlığını yapmış spor adamıdır.
Namık Kemal
Tanzimat edebiyatının meşhur gazeteci, siyâsetçi, şâir ve yazarı. 21 Aralık 1840’ta Tekirdağ’da doğdu. 1889’da mutasarrıflık yaptığı Sakız Adası'nda öldü. Bolayır’a gömüldü. Yenişehirli Mustafa Âsım Beyin oğlu, Râtib bin Osman Paşa'nın torunudur. Anası Fatma Zehra hanım, Arnavut'tur..
Refik Bey
Tanzimat devri yazar, şair ve devlet adamlarından. Esas ismi Abdülhamid Ziyâüddîn’dir. 1825’te İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğreniminin bir bölümünü Süleymaniye’deki Edebiye Mektebi ile Beyazıt Rüştiyesi'nde yaptı. Bir taraftan Arapça ve Farsça’yı öğrenirken, diğer taraftan da eline geçen dîvânları okudu. Hattâ divan şiirleri yazmaya başladı. 30 yaşına kadar Sadâret Mektûbî Kalemi memurluğunda bulundu. 1855’te Reşid Paşa'nın yardımı ile Mâbeyn Üçüncü Kâtibi oldu. Bu arada Fransızcayı öğrendi
Agah Efendi
Çapanzade Agah Efendi (1832-1885) Yeni Osmanlılar'ın en önde gelen şahsiyetlerindendir. Yozgatlı Çapanzade Hulisi Efendi'nin oğludur. Tıp öğrenimi sırasında katipliğe başlar ve bu sırada Fransızca, İngilizce ve İtalyanca öğrenir. Dil öğreniminde çok başarılı olmuş, Paris elçilik sekreterliğine, daha sonra 1854'te Posta Nazırlığı'na getirildi. 1861'de ilk defa posta pulu uygulamasını getirdi. 21 Ekim 1860'ta Tercüman-ı Ahval'i yayımladı. 1866'da Paris'e gitti ve muhaliflere de 1871 de katıldı.
***
Bu zevat meşrutiyet çabalarında tam bir şey yapamadılar. İlerde anlatacağım, öncelikle Selanik’te Masonların kurduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne katılmışlarsa da onların asıl azmi ile uyuşamadıklarından ayrılmışlardır.
***
Mücadeleleri sırasında tevkifler olmuş sonraları af dilemişler ve yüksek mevkilere getirilmişlerdir.
Yazar ve şair olan Namık Kemalin “Vatan Yahut Silistre” adlı oyununun ilk temsil edildiği gece, halkın milli heyecan ve coşkunluğu sağlandı. Ertesi gece Namık Kemal, tiyatroda tutuklanarak Magosa’ya, Nuri ve Hakkı Beyler Akka’ya, Tevfik Bey ile Ahmet Mithat Efendi de Rodos’a sürüldüler.
***
Netice olarak Batı dünyası tavırlarını taklitten öteye geçememesi, devlet kademelerinde yer almak, meşhur olmak, hatta Mithat Paşa da olduğu gibi, kendi ailelerini hanedan ailesi yapmak için azınlıklarla, eşkıyalarla, Rum-Ermeni çeteleri ve Avrupa devletleriyle işbirliği yapmaktan çekinmemeleri bu faaliyetlerin en acı tarafı olmuştur.
Böylece, Osmanlı topraklarındaki sulh ve sükûnu, dört yandan patlak veren ihtilaller, isyanlar hükümet darbeleri ve savaşlarla yok etmişler, çıkarılan idaresizlik, kargaşa ve savaşlar ortamı içinde milletin felaketini hazırlamışlardır.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle