Osman Başaran: Çok Derdim Var Çoook!

Siyasi Partilerin Selçuklu’daki İlçe Başkanları; siyasi görüşlerini, fikirlerini, ilçenin sorunlarını ve çözüm önerilerini Merhaba Gazetesi “Siyasetin Nabzı” sayfaları için kaleme aldı

Tüm okuyucularımızı şahsım ve yönetim kurulum adına saygı ve sevgi ile selamlıyor; yangın ve sel felaketleri ile boğuşan halkımıza geçmiş olsun dileklerimi ileterek başlamak istiyorum.

      Yazma sırası bana her geldiğinde ne yazacağımı şaşırıyorum. Çünkü Selçuklu’da yaşayan vatandaşlarımızın o kadar çook derdi var ki; seçim yapmak inanın çok zor oluyor. Bugün size Ali amca ile Ayşe teyzenin hikayesini anlatacağım.

      Ali amca ve Ayşe teyze 70 li yaşlarında, 3 çocuk, 4 torun sahibi bir çiftimiz. Özellikle Ali amca emekli olduktan sonra, bu yaşlardaki pek çok büyüğümüz gibi, toprakla uğraşmaya merak salmış. Büyükşehir Belediyesine ait Kayacık Huzur! Bahçelerinden 200 m2 bir yer kiralamışlar. 5 yıl kadar burada, ailelerine yetecek kadar, sebze ve meyve ekip dikmişler. Diktikleri ağaçlara genç yaşta vefat eden yeğenlerinin, çocuklarının ve torunlarının isimlerini vermişler. Fotoğraflardan anladığım kadarıyla harika bir hobi bahçesi yapmışlar. Çocukları, torunları ve dostları ile keyifli anlar yaşamışlar. Ancak günlerden bir gün kiralama sürelerinin dolduğu ve bahçeleri tahliye etmeleri gerektiği kendilerine tebliğ edilmiş. Dünya başlarına yıkılmış. Bir gün bunun olacağını zaten biliyorlarmış ama başlangıçta 10 yıl olan kiralama süreleri “vatandaşlarımızdan yoğun talep olması ve yeni stadyum civarından tahliye edilen hobi bahçesi sahiplerine yer tahsisi gerektiği” gerekçesi ile 5 yıla düşürülmüş. (Not: Önceki Büyükşehir Belediye Başkanı yeni stadyum civarındaki hobi bahçesinin yeşil alan olarak kalacağını ve park olarak kullanılacağını söylemişti ama maalesef konut yapılmak üzere bir müteahhide satıldı. (Bilin bakalım bu müteahhit kim?)

      Henüz şoku atlatamayan Ali amca, yeniden bahçe sahibi olabilmek maksadıyla, yapılacak kura çekimi için kayıt yaptırmış. Kura ile yeni sahiplerini bulacak 204 bahçe için 17 binden fazla vatandaşımız başvuru yapmış ve Ali amcanın ismi kurada çıkmamııış. (Normalde 304 ama 50 tanesi şehit ve gazi yakınlarımıza, 50 tanesi de engelli vatandaşlarımıza kurasız verilmiş. Bu ince düşünceleri için yetkilileri tebrik ederim.)  Bu, Ali amca için yeni bir şok olmuş. Huzur bahçesi, sadece huzurunu bozmakla kalmamış aynı zamanda sağlığı da bozulmuş. Çocukları “itiraz edelim” demişlerse de Ali amca pek oralı olmamış.

      Sağlığı düzeldikten sonra “Yapacak bir şey yok, hayat devam ediyor” demiş ve bahçe yeri araştırmaya başlamış Ali amca ve ailesi. Fakat bulmak ne mümkün. Zaten bulduğuna da para yetiştirmek imkansız gibi. Herkes bahçe arıyor. Hele bir de üzerine pandemi yasakları eklenince fiyatlar daha da uçuşa! geçmiş. Sonunda bir tanıdığı Ali amcaya sosyal medyada Çaltı mahallesinde yer alan bir ilan göstermiş. (Bahse konu emlakçılar hala tüm sosyal mecralarda ve satış sitelerinde bugün bile ilan vermeye devam ediyor.) Gidip yerine bakmışlar ve daha önce satın almış olanlarla istişare etmişler. Biraz uzak olmakla birlikte çaresiz olmaları nedeniyle almaya karar vermişler ve emlakçı A.E. ile bir araya gelmişler. A.E. “bahçe yapılabilir” dediği arsaya en geç “30.5.2020’de su geleceğini ve kayataşı mucur döküleceğini” beyan etmiş. Ali amca 341 m2 arsayı 35 bin TL bedelle satın almış. 10 bin TL peşin ödeyip kalan 25 bin TL’yi 10 eşit taksitte ödemiş. A.E. ile birlikte tapu müdürlüğünden tapu devrini yapmışlar.

      Ali amca ve Ayşe teyze kiracılıktan kurtulup mal sahibi olmanın heyecanı ile başlamışlar arsalarını bahçe haline getirmeye. Ne de olsa tapulu arazileri ve kiracı oldukları yerde ki gibi kapının önüne konulma riski yokmuş artık. Sebzeler ve ağaç fidanları dikilmiş. Ali amca bir yakınından ücretsiz temin ettiği 400 den fazla ağaç fidanı 105 komşusuna dağıtmış. Çok yorulsalarda buna değiyormuş. Sonuçta her ne yapsalar kendi tapulu bahçelerine yapıyorlarmış ve bu ağaçların gölgesinde torunları ile oynayacaklarını, sebzeleri birlikte toplayıp meyveleri birlikte koparacaklarını hayal ediyorlarmış. 65 yaş üstü yasakların başlaması ile birlikte toplumdan izole olabilmek için gece de bahçelerinde kalmaya karar vermişler. Ama eski bahçelerinden getirdikleri 9 m2 kulübe bunun için çok küçükmüş. Çocuklardan birinin kredi kartı ile, taksitli olarak, 21 m2, tek odalı ve tek katlı bir prefabrik yapı ile 1 m2 tuvalet yapmışlar imarlı diye aldıkları, bahçe yapılabilir denilen, tapulu arsalarına.

      Bir süre sonra karabulutlar yine Ali amca ile Ayşe teyzenin bahçesinin üzerinde dolaşmaya başlamış. Bazıları haklarında dava açılacağını ve bahçelerin yıkılacağını iddia etmişler. Bazen karamsarlığa düşseler de “Yok yaa olmaz öyle şey. Şayet bu işte bir sakınca olsa;

      “Belediyemiz neden vatandaşlarının emlakçıların elinde oyuncak olmasına göz yumsun? Neden bu yerlerin, emlakçılar ve tapu müdürlükleri vasıtasıyla, küçük parçalara ayrılmasına ve vatandaşlara parsel parsel satılmasına müdahale etmesin? Neden bu simsarların, sosyal medyada ve emlak satış sitelerinde verdikleri ilanları kaldırtmasın? Neden resmi makamlardan tapu devri yapılsın? Neden buralar yapım aşamasındayken vatandaşlarla görüşüp uyarmasın? Neden kapı numarası ve su aboneliği versin? Neden vatandaşı ile devletini karşı karşıya getirip mahkemelik etsin?” diye düşünmüşler. Defalarca belediye başkanı ile görüşmeye çalışmışlar ama olumlu cevap alamamışlar. Halbuki başkanı billboardlardaki güler yüzlü hali ile görmüşler ve seçim zamanında halk arasında dolaşırken uzaktan dinlemişlerdi. Tam duyamasalar da sempatik birine benziyordu ve kapısının herkese açık olduğunu söylemişti. Ama şimdi onları muhatap bile almıyordu.

      Belediye tarafından gönderilen tebligatlar ellerine ulaştığı ve jandarmaya ifade vermeye gittikleri zaman durumun vehametini anlamışlar ama yine de “Yok yaa yıkmazlar. Sonuçta buraların milli servet olduğunun farkında değiller mi? Hem böyle bir şey olsa bile sebze ve meyveler toplanmadan yıkmak için ancak vatandaşa düşman olmak gerekir. Zaten yangın ve sel felaketleri nedeniyle tüm yetkililer birlik ve beraberlik çağrısı yapıyorlar. Böyle bir zamanda, yangın bölgesinde kullanılacak ve felaketleri bertaraf etmek için vatana ve millete fayda sağlayacak iş makinelerinin hiç işi yok da gelip bizim bahçeleri mi yıkacak?” diye kendilerini avutmaya çalışmışlar.

      Ve korkulan olmuş. Vatandaşlarının mağdur olmasına göz yuman belediye, ha bire birlik beraberlik çağrısı yapan belediye iş makinalarını yangın bölgesine göndermek yerine Ali amca ile Ayşe teyzenin bahçesini yıkmak üzere göndermiş. Maddi durumu müsait olan birkaç aile mahkemeye müracaat etmiş ve “YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI” almışlar ama Ali amca kurban parasını bile ne güçlüklerle denk getirebilmişti. Mahkemeye verecek hiç parası kalmamıştı. İyi de parası olanın evi yıkılmayacak ama olmayanın evi yıkılacak mıydı yani?

      Ali amca vakur duruşundan taviz vermese de Ayşe teyze gözyaşlarına engel olamamış. Kolay mı yuvası yıkılacakmış. Evet başını sokacak bir evi vardı ama yinede bu dam yıkılırsa ne yaparlardı? Eşyalarını nerede muhafaza edeceklerdi? Sıcakta, soğukta, yağmurda, karda nereye sığınacaklardı? Abdesti nerede alacak nerede bozacaklardı? Vaka sayısı hızla yükseliyordu ve yasaklar geri gelirse haftalarca evden çıkmadan ne yapacaklardı? Oysa doktor “yürüyüş yapması ve hareket etmesi” gerektiğini söylemişti. Ellerindeki kısıtlı parayı da buraya harcamışlardı ve başka bir yer alacak ve bahçe yapacak imkanları yoktu.

      Her yerden bir çığlık, bir feryat yükseliyordu. Kimi “bir daha oy vermem” diyordu, kimi kendini yakmaya çalışıyordu. Kimi “Reis’e şikayet edeceğim, reis “Gönül kıranın kalemini kırarım!” diyor, haberi olsa bunları kapının önüne koyar” diyordu kimi “yıkmayın nolur” diye yalvarıyordu. Ama gelen ekipler Nuh diyor peygamber demiyordu ve “Çok üzgünüz ama bizde emir kuluyuz, yıkmak zorundayız” diyordu.

      Bir anda ekiplere bir şey oldu ve yıkımdan vazgeçtiler. Sadece “Bir daha gelirsek yıkarız haa” dediler ve gittiler. İyi de ne olmuştu? Ne olduğu sonradan anlaşıldı: Belediye başkanının partisinden bir MKYK üyesi başkanın tavrını eleştiren bir twet atmıştı. Yani binlerce vatandaşın feryadı sonuç vermemiş ama aynı partiden bir MKYK üyesinin twiti yıkımı durdurmuştu!

      İşin sonu nereye gidecek bilinmez ama Ali amca ve Ayşe teyze şu soruları sormaktan kendilerini alamıyorlar:

      “Kendi sunuş yazısında belediye vatandaş işbirliğine vurgu yapan ve “mahallemizin öncelikli ihtiyaçlarını o mahallede yaşayan hemşehrilerimize sorarak belirliyoruz” diyen belediye başkanımız neden vatandaşa randevu vermez ve hatta sosyal medyadan engeller?”

      “Programında “güler yüzlü, güvenilir ve gayretli belediyecilik anlayışı ile çıktığımız yolda halkımızla her fırsatta bir araya gelmeye devam ettik” yazan belediye başkanımız neden bizimle bir araya gelmez?

      “Belediye ilkeleri arasında “vatandaş odaklılık, yeşil ve ferah kent” yazdığı halde neden tam tersini yapar?

      “Belediye misyonunda “Selçuklu halkına; yaşayanları ile işbirliği yaparak, her kademedeki çalışanlarıyla zamanında, adil, güler yüzlü ve kaliteli hizmet sunmak” yazan başkanımız neden bizimle işbirliği yapmaz?

      Faaliyet raporunda “Yatay mimari anlayışı kapsamında, toprakla daha çok buluşan, mahalle kültürünü yaşatan ve komşuluk ilişkilerini canlı tutan planlama çözümleri oluşturmak” yazan başkanımız neden bizi topraktan, komşularımızdan ve mahalle kültüründen koparmaktadır?

      “Hepsi bir kenara da ciğerlerimizin kül olduğu bu günlerde yıkılacak bahçelerimize dikmiş olduğumuz ağaçların akıbeti ne olacak?”

      Not: Ali amca ve Ayşe teyze “Belediyenin kendilerine eziyet edeceğinden korktuğu için” gerçek isimlerini vermek istemediler. İşte size “Gönül Belediyeciliği” Yaparsa … yapar!

      Gelelim Çözüm Önerilerimize: Aslında çok basit. Belediyemiz, öncelikle hobi bahçesi sahipleri ile bir araya gelecek ve (hobi bahçesi olarak kullanılan) arsaların toplam alanının %10-15 ini geçmeyen, tek katlı ve betonarme olmayan yapılara müsaade edecek. Bundan sonra arsaların bölünmesine ve vatandaşın emlakçıların elinde oyuncak edilmesine engel olacak. Yani direkt bataklığı kurutacak.

      Orta vadede ise hiç vakit kaybetmeden vatandaşlarımıza hobi bahçesi için yer tahsisi yapacak. Bu sayede hem vatandaşlar ihtiyaç duyduğu alanlara kavuşmuş olacak hem de buradan elde edeceği gelir ile belediye bütçesine katkı sağlayacak.

      Maalesef yerim bitti. Aslında bir de, çiftçilerimizin derdine tercüman olduk diye bizlere “Provakatör” diyen, şehrimizin milletvekillerinden! bir hanımefendiye “Tarıma Giriş” dersi verecektim ama bir daha ki sefere inşallah. Sağlıcakla kalın…

DUYURU: “Yazma sırası bana her geldiğinde ne yazacağımı şaşırıyorum. Çünkü Selçuklu’da yaşayan vatandaşlarımızın o kadar çook derdi var ki; seçim yapmak inanın çok zor oluyor. “

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri