Cenâb-ı Allah boş ve lüzumsuz yere hiçbir şey yaratmaz ve hiçbir şey emretmez. O’nun emir ve nehiylerinde kullarının dünyevî ve uhrevî menfaatleri vardır. Bilim ve teknolojinin ilerlemesi sayesinde bu menfaatlerin birçoğu anlaşılır hale gelmektedir.
Bektaşi hamamda göbek taşının üstünde yatarken, kenarlarda koşup mekik dokuyan hamam böceklerini görmüş ve “bu ve benzeri bazı böceklerin yaratılış hikmeti ne ki? Neye yararlar, her halde lüzumsuz varlıklar…” diye düşünmüş. Kısa bir müddet sonra oturağında (makadında) bir çıban çıkmış, gitmediği doktor, hekim, tabip kalmamış, yedi sene çekmiş, neticede birisi demiş ki; “yahu ne gezip durursun. Onun kolayı var. Hamam böceği ölülerini topla, zeytin yağının içinde bir hafta kalsın, sonra onları ez ve yarayın üstüne sar” denileni yapmış ve kısa zamanda iyi olmuş. O sıralarda bir gemi yolculuğuna çıkmış, müthiş bir fırtınaya yakalanmışlar, gemi yatıp yatıp kalkıyor ha battı ha batacak. Yolculardan ağlayanlar, yalvaranlar, dua edenler, namaz kılanlar herkes bir derde düşmüş ama bizimki hiç mi hiç aldırmıyor. Etrafın dikkatini çekmiş ve demişler ki; “yahu kafir misin yoksa, sende bir şeyler yapsana” Bektaşi; “beyler! Ben bir zaman onun işine karışmaya kalktım, yedi sene beni g....mün üstüne oturtmadı, ben onun işine karışmam, dilediği gibi yapsın” demiş.
Meselâ oruç; ilk bakışta insanları aç ve susuz bırakmanın, hele hele yaz mevsimlerinde, bu bir de sıcak memleketlerde olursa ne kadar zor, ne kadar meşakkatli, bunun manası ne? gibi vesveseleri şeytan insanların zihnine ilka edebiliyor. Halbuki Allah; kulları için zorluklar murat etmez, bilâkis kolaylıklar, güzellikler, iyilikler ister. Şu ayetlere bakarsak bu ayan-beyan ortadadır: “Allah kulları için zorluklar dilemez, bilâkis kolaylıklar ister.” (1) “Katiyen kullarına zulmetmez” (2) O halde Oruç ibadetindeki maddi ve manevi faydaları dile getirmeye çalışalım:
ORUCUN MADDİ FAYDALARINDAN BAZILARI:
1-Oruç Ruhun Gıdasıdır:
İslâm’a göre insan iki unsurdan yaratılmıştır. Madde ve ruh. Kur’an-ı Kerim’de ruhla ilgili birçok ayet vardır. Ruh manevi bir güçtür. İnsan ancak ruhuyla insandır. Ruhsuz bir beden ölüdür, işe yaramaz, kuşla kafesi misali veya elmasla kutusu misali. Yüz sene yaşasa bir şey olmayan beden, Bu kuş uçup gittiği takdirde birkaç saat içinde kokuşur ve yanında durulmaz hale gelir.
Ruhun varlığını bazı nüans farkları ile bütün ilim erbabı hatta ateist olan ilmi otoriteler bile inkar edememektedirler. Fizyolojik Tıp 1963 Nobel Ödülü sahibi Sir John Ekler, Fizik dalında yine Nobel Ödülü sahibi Ergene Vağner, çağın en güçlü bilim felsefecisi Sir Karl Papen ve benzeri bir çok otorite insandaki manevi bir gücün varlığını ve ana karnında iken çocuğa verildiğini ispat ve ikrar etmişlerdir. (3) Koskoca fabrikaların, komplekslerin beyin denen küçücük bir parçayı, veya saatlere mercimek kadar pili takmadan çalışmadığı, bunlar bünyelerine girince fonksiyonlarını icraya başladıkları gibi.
Hal böyle olunca; Bedenin çeşitli gıdalarla doyurulup beslendiği gibi, ruhunda kendine mahsus gıdalarla beslenmesi, doyurulması gerekir. Aksi olursa insan dengeli hareket edemez ve insana mahsus misyonu hakkıyla yerine getiremez. Satanistler, sadistler, egoistler, alkolikler vb. isimler altında dışa vurumlar hep bu gerçeğin tezahürüdür.
En çok intihar olaylarının geri kalmış ülkelerde değil de, gelişmiş, fakat manevi bilgilerden ve duygulardan yoksun ülkeler olan Danimarka, Hollanda, İsveç, Almanya... gibi yerlerde olması yine bu gerçeğe bariz misaldir.
O halde başta oruç olmak üzere, namaz, zekât, hac, sadaka gibi ibadet ve iyilikler ruhu doyuran, ona itminan kazandıran manevi gıdalardır. (4) Bunun için Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (5)
1-Bakara Sûresi, 185.
2-Mü’min Sûresi, 31.
3-Zafer Dergisi sayı 92, s. 16.
4-Hürriyet Gazetesi 24 Ağustos 1994.
5-Ra’d Sûresi 28.
Bektaşi hamamda göbek taşının üstünde yatarken, kenarlarda koşup mekik dokuyan hamam böceklerini görmüş ve “bu ve benzeri bazı böceklerin yaratılış hikmeti ne ki? Neye yararlar, her halde lüzumsuz varlıklar…” diye düşünmüş. Kısa bir müddet sonra oturağında (makadında) bir çıban çıkmış, gitmediği doktor, hekim, tabip kalmamış, yedi sene çekmiş, neticede birisi demiş ki; “yahu ne gezip durursun. Onun kolayı var. Hamam böceği ölülerini topla, zeytin yağının içinde bir hafta kalsın, sonra onları ez ve yarayın üstüne sar” denileni yapmış ve kısa zamanda iyi olmuş. O sıralarda bir gemi yolculuğuna çıkmış, müthiş bir fırtınaya yakalanmışlar, gemi yatıp yatıp kalkıyor ha battı ha batacak. Yolculardan ağlayanlar, yalvaranlar, dua edenler, namaz kılanlar herkes bir derde düşmüş ama bizimki hiç mi hiç aldırmıyor. Etrafın dikkatini çekmiş ve demişler ki; “yahu kafir misin yoksa, sende bir şeyler yapsana” Bektaşi; “beyler! Ben bir zaman onun işine karışmaya kalktım, yedi sene beni g....mün üstüne oturtmadı, ben onun işine karışmam, dilediği gibi yapsın” demiş.
Meselâ oruç; ilk bakışta insanları aç ve susuz bırakmanın, hele hele yaz mevsimlerinde, bu bir de sıcak memleketlerde olursa ne kadar zor, ne kadar meşakkatli, bunun manası ne? gibi vesveseleri şeytan insanların zihnine ilka edebiliyor. Halbuki Allah; kulları için zorluklar murat etmez, bilâkis kolaylıklar, güzellikler, iyilikler ister. Şu ayetlere bakarsak bu ayan-beyan ortadadır: “Allah kulları için zorluklar dilemez, bilâkis kolaylıklar ister.” (1) “Katiyen kullarına zulmetmez” (2) O halde Oruç ibadetindeki maddi ve manevi faydaları dile getirmeye çalışalım:
ORUCUN MADDİ FAYDALARINDAN BAZILARI:
1-Oruç Ruhun Gıdasıdır:
İslâm’a göre insan iki unsurdan yaratılmıştır. Madde ve ruh. Kur’an-ı Kerim’de ruhla ilgili birçok ayet vardır. Ruh manevi bir güçtür. İnsan ancak ruhuyla insandır. Ruhsuz bir beden ölüdür, işe yaramaz, kuşla kafesi misali veya elmasla kutusu misali. Yüz sene yaşasa bir şey olmayan beden, Bu kuş uçup gittiği takdirde birkaç saat içinde kokuşur ve yanında durulmaz hale gelir.
Ruhun varlığını bazı nüans farkları ile bütün ilim erbabı hatta ateist olan ilmi otoriteler bile inkar edememektedirler. Fizyolojik Tıp 1963 Nobel Ödülü sahibi Sir John Ekler, Fizik dalında yine Nobel Ödülü sahibi Ergene Vağner, çağın en güçlü bilim felsefecisi Sir Karl Papen ve benzeri bir çok otorite insandaki manevi bir gücün varlığını ve ana karnında iken çocuğa verildiğini ispat ve ikrar etmişlerdir. (3) Koskoca fabrikaların, komplekslerin beyin denen küçücük bir parçayı, veya saatlere mercimek kadar pili takmadan çalışmadığı, bunlar bünyelerine girince fonksiyonlarını icraya başladıkları gibi.
Hal böyle olunca; Bedenin çeşitli gıdalarla doyurulup beslendiği gibi, ruhunda kendine mahsus gıdalarla beslenmesi, doyurulması gerekir. Aksi olursa insan dengeli hareket edemez ve insana mahsus misyonu hakkıyla yerine getiremez. Satanistler, sadistler, egoistler, alkolikler vb. isimler altında dışa vurumlar hep bu gerçeğin tezahürüdür.
En çok intihar olaylarının geri kalmış ülkelerde değil de, gelişmiş, fakat manevi bilgilerden ve duygulardan yoksun ülkeler olan Danimarka, Hollanda, İsveç, Almanya... gibi yerlerde olması yine bu gerçeğe bariz misaldir.
O halde başta oruç olmak üzere, namaz, zekât, hac, sadaka gibi ibadet ve iyilikler ruhu doyuran, ona itminan kazandıran manevi gıdalardır. (4) Bunun için Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (5)
1-Bakara Sûresi, 185.
2-Mü’min Sûresi, 31.
3-Zafer Dergisi sayı 92, s. 16.
4-Hürriyet Gazetesi 24 Ağustos 1994.
5-Ra’d Sûresi 28.