Alemlerin Rabbi, rahman ve rahim olan, din gününün sahibi, yaratan, yaşatan, yöneten, rızık veren, kendisine kulluk yapılan, rızası gözetilen ve kendisinden yardım istenilen Allah’a hamdolsun. Kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e salat ve selam olsun.
***
Müslüman neyi, nerede, nasıl, ne zaman, ne kadar, niçin yapacağını bilir. Mübarek ramazan ayına ulaştırılan Müslüman ilim yolcusudur. Orucunu hangi vakitlerde nasıl tutacağının, hangi ibadeti ne kadar yapacağının ilmini öğrenir.
***
Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed'in (s.a.v) O’nun kulu ve elçisi olduğuna inanan ve bunu ikrar eden Müslüman, sayılı günlerde orucunu tutar. Rabbimizin taşıyamayacağımız yükü üzerimize yüklemeyeceğini bilen Müslüman, orucunu hangi durumda kazaya bırakabileceğini bildiği gibi, tutma ihtimali kalmadığı orucunun fidyesini hangi şartlarda nasıl ödemesi gerektiğini de bilir.
***
Peygamber Efendimiz' in (s.a.v) “Gönülden inanarak ve karşılığını Allah’tan umarak Ramazan’ı ibadetle geçiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.” sözünü işiten müslüman, havalar sıcak da olsa, sanayide dökümde de çalışsa, tarlada soğanda, halde erikte, inşaatta sıvada da çalışsa her zorluğun yanında bir kolaylık olduğunu bilir. Oruç tutmasının kendisi için daha hayırlı olduğunu bilen Müslüman, mazeret bulma hastalığından sıyrılarak orucunu tutmak için sebeplere sarılır. Ve böylelikle Allah’a ve Resulüne itaat etmiş olur.
***
“İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav.” ilahi çağrısına kulak veren feraset sahibi Müslüman, kötülüğe giden yolları en güzel şekilde değiştirir. İyinin, doğrunun, güzelin, faydalının ve adil olanın peşinde olan Müslüman, en riskli yanlışın doğruya en çok benzeyen yanlış olduğunun bilincinde olur. Orucun kötülüklere kalkan olduğunu bilen Müslüman, eliyle düzeltemediği kötülüğü, diliyle ikaz eder, buna da imkanı olmazsa kötülüğe kalbiyle buğzeder.
***
Ramazan ayına ulaştırılmasıyla imsaktan iftara kadar yeme içmeye ara veren Müslüman, bu sayede açlığı susuzluğu anlamaya çalışır. Kendisi için istediğini kardeşi için de isteyen , kendisi için istemediğini kardeşi için de istemeyen Müslüman, dünya genelinde her 5 saniyede bir çocuğun açlıktan öldüğünü, 2 milyar insanın sağlıklı beslenme imkanının olmadığını bilir. Yoksulluğun ortadan kalkması için mücahede eder.
***
Kendisine, eşine, ailesine, komşularına, akrabalarına vakit ayıran Müslüman, orucu uykuya tutturmaz. Neyi, nerede, nasıl, ne kadar, niçin yapacağını bilen ve oruç tutmakla sağlığını da koruduğunun farkında olan Müslüman, orucu diyet için de tutmaz. Her işinde Rabbinin rızasını kazanmaya niyet eder Müslüman. “Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.”(En’am Suresi 162) ***
Oruçlu olduğu için açlığa, susuzluğa sabreden Müslüman, iyilikleri güzellikleri çoğaltmaya devam etmede sebat eder. Nefsinin yanlış isteklerini reddetmeye devam eden Müslüman, doğru ve faydalı olanı yapmaya devam etmede de sebat eder.
***
Tuttuğu oruçlarıyla, kıldığı namazlarıyla, ettiği infaklarıyla, dualarıyla Rabbi katında derecesinin artacağına inanan Müslüman, gönülden yalvarır: “...Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır.” (Kehf Sûresi: 10)
Allah’a emanet olunuz.