On bir ayın sultanı Ramazan ayını idrak etmiş bulunuyoruz. Bizleri bu mübarek ay’a ulaştıran Rabbimize sonsuz hamd ederiz. Tüm okurlarımızın Ramazan ayını tebrik ederim. Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu Cehennem’den kurtuluş olan bu mübarek ay’da mağfirete eren kullardan olmayı Yüce Rabbimizden niyaz ederiz.
Oruç kelimesi Türkçemize Farsçadan geçmiştir. Kelimenin aslı “Ruze"dir. Önceleri "ruze" denilmiş daha sonra "Oruç" şeklinde telaffuz edilmeye başlanmış ve bu şekliyle yaygınlaşmıştır. Arapça da ise “savm” olarak telaffuz edilir. Bu kelimenin sözlük manası: yiyip içmekten kendini tutmak, imsak, hareketsiz kalmaktır. Orucun terim manası ise: "İkinci fecirden (fecr-i sadık'tan)" itibaren, güneşin batışına kadar yemekten, içmekten, cinsel ilişkiden ve orucu bozan diğer şeylerden, Allahü Teala (c.c)'ya kulluk niyetiyle nefsi alıkoymaktır. Oruç bedenle yapılan bir ibadettir. Bir nevi bedenin zekâtıdır. Buluğ çağına giren her erkek ve kadının Ramazan orucunu tutması farzdır. Yalnız kadınlar renkli günlerinde oruç tutmazlar. Renkli olamayan günleri tutarlar. Ramazan dan sonra tutamadıkları bu günleri kaza ederler. Bu günlerde kılamadıkları namazlarını kaza etmezler. Bu da Rabbimizin onlara bir ruhsatıdır. Oruç tutamayacak derecede yaşlı olanlar, hasta olanlar, yolcu olanlar oruç tutmazlar. Hasta olanlar Ramazandan sonra tutamadıkları gün sayısınca kaza ederler. Buna gücü yetmeyenler, sürekli hasta olanlar, oruç tutamayacak derecede yaşlı olanlar fidye verirler. Hastalık durumunu kişi kendisi belirleyemez. Mutlaka mütehassıs bir doktorun belirlemesi gerekir. Oruç tutup tutamayacağını mütehassıs doktor tespit eder. Bazı kimseler başı ağrısa ben hastayım diye oruç tutmuyor. Böyle keyfi oruç tutmamak olmaz. Öyle hastalar vardır ki gerçekten oruç tutsa sağlığı daha da bozulacak. Bu tür hastalara ruhsat verilmiştir.
Oruçta niyet şarttır. Dil ile söylenmesi sünnettir. Kalbiyle niyet etmek de caizdir. Oruç tutmak niyetiyle sahura kalkmakta bir niyettir. Fetevay-ı Hindiye fıkıh kitabında: "Ramazan-ı Şerif ayında sahura kalkmak bir niyettir. Ancak sahura kalkmak, sadece o günün orucu için niyet hükmündedir. Başka bir günün orucu için niyet yerine geçmez"(1) diye kaydedilir. Orucu bozan ve bozmayan şeylere gelince; kitaplarda öncelikle orucu bozan şeyler zikredilir biz bu makalemizde orucu bozmayan şeylerden başlayacağız.
Oruç hangi durumlar da bozulmaz?
Resul-u Ekrem (s.a.s)'in, unutarak yiyen ve içen bir sahabeye hitaben "Orucunu tamamla!. Sana ancak Allahu Teâlâ (c.c) yedirdi ve içirdi"(2) buyurduğu bilinmektedir. Dolayısıyla oruç tutan bir mükellef unutarak yer, içer veya cima ederse orucu bozulmaz. Bu hususta orucun farz veya nafile olması arasında fark yoktur.(3)
Oruca niyet etmiş bir mümin uyur ve uykuda iken ihtilâm olursa, orucu bozulmaz. Zira Resul-u Ekrem (s.a.s) "Üç şey vardır ki, bunlarla oruç, tutan kimse iflas etmiş olmaz: Kan aldırmak, kusmak ve ihtilâm olmak.” buyurmuştur. Esasen ihtilâmda cinsi münasebetin ne sureti, ne mahiyeti mevcut değildir. Herhangi bir kadına baktığı ve bu sebeple menisi geldiği zamanda da durum aynıdır. Bu da düşünerek menisi gelen kimse gibidir.(4)
Resul-u Ekrem (s.a.s)'in "Kim kusmak zorunda kalırsa, ona kaza yoktur. Her kim de kasden kusarsa kaza etsin" buyurduğu rivayet edilmiştir. Hanefî fukâhası; "Kusma ile oruç bozulmaz. Fakat isteyerek ve kasden kusan kimse ağız dolusu ve bir kaç defa kusarsa, kaza etmesi gerekir" hükmünü, zahirü'r rivaye olarak benimsemiştir. Bunların dışında: "Göze sürme çekmek, krem ve zeytinyağı gibi yağlı maddeleri vücûda sürmek, dedi-kodu ve gıybet yapmak, kendi arzusu ve fiili olmaksızın boğazına duman, un, toprak tozu veya sinek kaçması; cünüp olarak sabahlamak; iftar etmeye niyet edip de iftar etmemek; yemeksizin herhangi bir maddenin tadını boğazında hissetmesi; mesaneye geçmemek şartı ile erkeğin tenasül uzvuna su veya yağ gibi maddelerin akıtılması; yara üzerine konan kuru ilâç; burunda birikmiş olan sümüğü boğaza çekip yutmak; nohut tanesinden daha küçük olan ve dişler arasında bulunan yiyeceği yutmak" orucu bozmaz.(5) Orucu bozan durumları daha geniş olarak diğer makalemizde işleyeceğiz. Rabbim Oruçlarımızı makbul eylesin.
1- Fetavay-ı Hindiye, 1,195.
2- İbnül-Hümam, Felhül-Kadir, ll, 62.
3- Molla Hüsrev, Dürerül-Hükkâm, I, 64.
4- Merginânî, Hidaye, I, 122.
5- Fetevay-ı Hindiyye, I, 202-204.