Memur-Sen Genel Başkanı, Eğitim-Bir-Sen’in 29. Başkanlar Kurulu'nun geçen hafta gerçekleştirdiği toplantısında yaptığı konuşmasında şunları söylemişti; ‘İmam-Hatip Okulları dışındaki kız öğrencilere uygulanan başörtüsü yasağına son verilmelidir. Yasaklı ibâre, İmam-Hatip Okulları dışındaki örgün eğitim kurumlarında geçerliliğini, öğrencilerin kılık-kıyâfet yönetmeliğindeki yerini korumaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı, darbe dönemlerinin dayatması olan bu ibâreyi yönetmelikten çıkarmalı, öğrencilerin özgür irâdelerine ve dînî hayatlarına müdâhale niteliği taşıyan bu yasağa son vermelidir.’ Bu gerçeklerin ardından hafta başı icra edilen Bakanlar Kurulu toplantısından beklenen karar çıktı. Önce böylesi isâbetli karârın çıkmasında etkin rol oynayan bu sivil toplum kuruluşunu kutluyorum. Ayni kuruluş daha öncesi de ‘Kamusal Alanda Başörtüsü Serbestisi’ konusundaki yapıcı adımlarıyla, gerçekleştirdiği eylemleriyle konuyu gündeme taşımış ve ardından da, Kamuda Başörtüsü serbestisi gelmişti hatırlarsanız. Sağ olsunlar, hakikaten varlıkları hayra vesile oluyor.
Orta Öğretim kurumlarında sağlanan başörtüsü serbestisi hepimizi derecesiz memnun etmiştir. Hükümeti bu aldığı doğru karardan dolayı tebrik ediyorum. Uzun zamandır toplumun beklentisi bu yöndeydi. Biz de âcizâne yıllardır bu hususları işledik, istedik, bıkmadan yazdık durduk. Hatta 2011 yılında bu köşemizde üniversitelerin yanında, diğer lise ve orta-ilköğretimde başörtü serbest olmalı diyerek hep beklentilerimizi belirttik, haftalarca konu üzerinde durduk. Yine ayni yıl çıkan ‘Kadın ve Problemleri’ kitabımızda konuya detaylı yer ayırdık. ‘Sabreden derviş, murâdına ermiş’ sözü mücibince bizler de isteğimize eriştik şükür. Bu hayırlı ve doğru karârın çıkmasına vesile olan herkesten Hakk râzı olsun, halkımızın da artık yüzü gülsün.
Tabi bu karârın çıkması toplumun çoğunluğunu sevindirdiği gibi bâzı kesimlerin de hoşuna gitmedi. Bu doğaldır. Herkes birbirinin ayni düşünmek zorunda değil. Ben sevindim ama herkes de sevinecek diye bir şey söz konusu olamaz pek tabi. Ancak herkes birbirinin fikrini saygı duymak zorunda. Bir zamanların başörtülüleri küçümsenir, aşağılanır ve toplumda ikinci sınıf muamelesi görürdü. Artık o devirler geçti. Herkes birbirini olduğu gibi kabul etmek ve aşağılamamak durumunda. Rabb’im bu günleri bizlere çok şükür gösterdi elhamdülillah..
Bugün özgürlüklerin serbest olduğu yeni bir dünya düzeninde yaşıyoruz. Mahalle baskısı denen şeyi yalnızca dindar ve muhafazakar kesime yönelik değil de diğer kesim kendine yönelik düşünmelidir. Olumsuz söylemlerle kimsenin toplumu germeye hakkı yoktur. Toplumun çoğunluğu başörtüsü serbestisine olumlu bakıyor. Vatandaşın tercihlerine saygı göstermeli, onun inançları ve değerleriyle eskiden olduğu gibi oynanmamalı, halkın düşünceleri hafife alınmamalıdır. Yapılan araştırmalar ülke insanının büyük çoğunluğunun bunu istediğini tespit etmiştir. Halka rağmen ya da onu hiçe sayarak, onun fikirlerine ehemmiyet vermeyerek bir şey yapılamaz. Eskiden olduğu gibi 411 el kaosa kalktı anlayışı bugün bitmiştir. Artık azınlığın çoğunluğa tahakküm devri kapanmıştır. Herkes bunu böyle bilmeli.
Bâzıları; ‘Efendim bu yaştaki çocuk hangi bilgiyle başını kapatacak. Yaşı ilerleyince kendisi isterse yapar.’ Görüşündeler. Bu görüş doğru bir görüş değildir. Bunu ‘Kadın ve Problemleri’ kitâbımda çeşitli yazarlardan da alıntılar yaparak açıklamıştım. Yine belirtelim, Çocuklarımızı lise ya da üniversite yaşına kadar dînî bilgi ve pratiklerden yoksun bırakıp da 18 yaşına geldiği zaman, başını kapatmasını beklemek sâdece ham bir hayaldir. Dîni ritüeller daha küçük yaştan alıştırarak yapılır. Çocuğun velâyeti ise ailesine aittir. O yaşa kadar yetişkin bireye devlet karışamaz ama ailesi karışır. Her aile evlâdını kendi değerlerine göre eğitir, biçimlendirir. Bu terbiye hakkı ebeveynlerin en tabi hakkıdır. Devlet ve eğitim kurumları en temel hak olan inanca kayıt koyamaz.
Bu karârı benimsemeyenler lütfen insanlarımızı rahat bırakın, toplumu câhil yerine koyup da onları eğitmeye çalışmayın. Lâiklik sopasıyla inançlı insanları döverek muhafazakar halkımızı modernleştirme alışkanlığında vaz geçiniz. Kimseye kendi isâbetsiz ideolojinizi telkin etmeyiniz. Bırakın herkes halkın çoğunluğu İslam olan ülkemizde dînini istediği gibi yaşasın. ‘Müslüman ülkesinde salyangoz satmayın.’ ‘Gölge etmeyin başka ihsan istemez.’
Daha nice hayırlı kararlara derken hepinizin cumasını mübârek ediyorum efendim.
Hayırla kalınız.