Yeni eğitim ve öğretim yılında bazı şeylerin incelmesi ve irdelenmesinde yarar var.
Eğitim neler istiyor?
Eğitim; ilme dayalı bilgi, birikim, teknoloji, emek, gayret, sabır, fedâkarlık, maddi-mânevi donanım istiyor.
İlmi bilgi birikimi eğitimde ilk gereksinim gibi görünür. Yanı sıra yirminci yüzyıl donatıları, çağdaş teknolojiye hâkim olma becerisi de önemli gereksinimdir eğitimde. Bunlar eğitimin ilk basamaklarının olmazsa olmazlarıdır. Sayılanların bulunmadığı durumlarda zâten eğitimden söz edilemez. Ancak sâdece bahsedilen maddi donanımların bulunduğu eğitim ortamlarının içi doldurulmaz ise o eğitim ruhsuz, betonlaşmış bir eğitimdir.
Bugünkü nesle sunulan eğitim işte tam bu bahsedildiği gibi içi boşaltılmış ruhsuz bir eğitimdir. Günümüz nesli yalnızca çağdaş donatılarla doldurulmuş bir beyin sarhoşluğu yaşıyor. Kof bilgi insan şahsiyetlerini yönlendirmede etkin olamıyor. Yine bilim ve teknoloji şahsiyetleri doğru biçimde şekillendiremiyor.
Eğitim sisteminin içinin dolması için lâzım gelen ruh materyallerinin hem eğiticilerde hem de öğrencilerde bulunması şarttır. Bunlar sabır-sebat, gayret-azim, doğruluk-dürüstlük, fedâkarlık-cefâkarlık, çalışkanlık, üretkenlik, güven, kararlılık ve diğerleridir. Bu hasletler eğitimi veren kişilerde mutlak bulunması gerekir ki eğitimi alanlar da öyle olsun. Eğitimin istenen ve arzu edilen düzeyde yürümesi ve devam etmesi için eğitmenlerin örnek karakterde şahsiyetler olması gerekir ki onların yetiştireceği nesiller de kendileri gibi olsun.
Dengesi bozuk, şahsiyeti yetersiz, karakteri lâyıkıyla oturmamış eğiticilerin nasıl nesil yetiştirecekleri âşikârdır. Kentlerin en güzide okulları olan ‘Fen Lise’lerinde öğrencilerine ‘içki için’ tavsiyesinde bulunan bir Kimya öğretmeninin davranışları eğitimin neresine sığar. Üniversiteye hazırlanan öğrencilerine dershanedeki Târih öğretmeni Fatih Sultan Mehmet’in bir zorba olduğunu aşılayan kendi yanlı zannıyla nesil eğiten eğitmenlere ne demeli? Fakültelerde her türlü ahlaksızlığı hem kendi işleyen hem de öğrencilerinin işlemesini teşvik eden ciddiyetsiz ve ahlaktan yoksun eğitmenlerle bu çark dönüp duruyor. Olmaz, kabul edilemez bir anlayış tarzı mevcut eğitim sisteminde. Neredeyse okullar, her türlü ahlaksızlığın teşvik gördüğü yerler olmuş desek umarız abartı olmayacak.
Eğitimin gerçekleştirildiği okullarımızda ahlaklı, şahsiyeti oturmuş, sabırlı, çalışkan, azimli, dürüst, fedâkar, memleketine sevdâlı eğitmenler bulunmalı. Eğitmenlerimiz işlerini para kazanmak için yapmamalı. Ülke kalkınması adına canla başla çalışan hizmet üreten nesiller yetiştirmek ana hedefleri olmalı. Böylesi eğitmenler kendi güzel davranışlarıyla öğrencilerine iyi örneklikler oluşturmalı. Onlar sabır-sevgi ve fedâkarlık âbidesi olarak görülmeli. Kendi çalışkanlıkları, azim ve gayretleri öğrencilerini olumlu yönde etkilemeli. Eğitmenler büyük bir özveri ve sabırla öğrencilerin elinden tutmalı. Onlar bir yandan yanlış davranışların, bozuk şahsiyetlerin düzeltilmesi için emek harcarken diğer yandan da genel ahlâkî kâidelerini bizzat kendileri yaşayarak öğrencilere öğretmeli. Gençlerin hızla dönen menfi hayat şartları altında ezilmemeleri adına pratik hayat deneyimleriyle ne gerekiyorsa yapmalı ve yapılandırmalıdır. Hâsılı öğrencilere eğitmenler iyi misal teşkil etmeli.
Ver ki alasın. Eğitmen hayrı vermeli ki hayır alınabilsin. Başından sonuna kadar iyiliği, doğruluğu, çalışkanlığı öğrencilerine eğitmenler vermeli ki ayni vasıfta kişiler yetişebilsin. Tarlaya ne ekilirse o mahsul alınır. Domates eken biber toplamaz herhalde. O sebeple iyi nesiller yetiştirmek istiyorsak önce eğitmenler iyi olmalı. Doğru ve ahlaklı bir nesil istiyorsak önce eğitmenlerimiz ayni vasıflara sâhip olmalılar.
Demek ki arzu edilen neslin yetişmesi için evvela eğitmenlerimizin bahsedilen donatılarda bulunması gerekiyor. Gelecekte eğitimin içinin dolması rûhî gelişimini tamamlamış eğitmenlerle olacaktır.
Arzu ettiğimiz gibi bir eğitim sistemine kavuşmak özlemiyle…
Eğitim neler istiyor?
Eğitim; ilme dayalı bilgi, birikim, teknoloji, emek, gayret, sabır, fedâkarlık, maddi-mânevi donanım istiyor.
İlmi bilgi birikimi eğitimde ilk gereksinim gibi görünür. Yanı sıra yirminci yüzyıl donatıları, çağdaş teknolojiye hâkim olma becerisi de önemli gereksinimdir eğitimde. Bunlar eğitimin ilk basamaklarının olmazsa olmazlarıdır. Sayılanların bulunmadığı durumlarda zâten eğitimden söz edilemez. Ancak sâdece bahsedilen maddi donanımların bulunduğu eğitim ortamlarının içi doldurulmaz ise o eğitim ruhsuz, betonlaşmış bir eğitimdir.
Bugünkü nesle sunulan eğitim işte tam bu bahsedildiği gibi içi boşaltılmış ruhsuz bir eğitimdir. Günümüz nesli yalnızca çağdaş donatılarla doldurulmuş bir beyin sarhoşluğu yaşıyor. Kof bilgi insan şahsiyetlerini yönlendirmede etkin olamıyor. Yine bilim ve teknoloji şahsiyetleri doğru biçimde şekillendiremiyor.
Eğitim sisteminin içinin dolması için lâzım gelen ruh materyallerinin hem eğiticilerde hem de öğrencilerde bulunması şarttır. Bunlar sabır-sebat, gayret-azim, doğruluk-dürüstlük, fedâkarlık-cefâkarlık, çalışkanlık, üretkenlik, güven, kararlılık ve diğerleridir. Bu hasletler eğitimi veren kişilerde mutlak bulunması gerekir ki eğitimi alanlar da öyle olsun. Eğitimin istenen ve arzu edilen düzeyde yürümesi ve devam etmesi için eğitmenlerin örnek karakterde şahsiyetler olması gerekir ki onların yetiştireceği nesiller de kendileri gibi olsun.
Dengesi bozuk, şahsiyeti yetersiz, karakteri lâyıkıyla oturmamış eğiticilerin nasıl nesil yetiştirecekleri âşikârdır. Kentlerin en güzide okulları olan ‘Fen Lise’lerinde öğrencilerine ‘içki için’ tavsiyesinde bulunan bir Kimya öğretmeninin davranışları eğitimin neresine sığar. Üniversiteye hazırlanan öğrencilerine dershanedeki Târih öğretmeni Fatih Sultan Mehmet’in bir zorba olduğunu aşılayan kendi yanlı zannıyla nesil eğiten eğitmenlere ne demeli? Fakültelerde her türlü ahlaksızlığı hem kendi işleyen hem de öğrencilerinin işlemesini teşvik eden ciddiyetsiz ve ahlaktan yoksun eğitmenlerle bu çark dönüp duruyor. Olmaz, kabul edilemez bir anlayış tarzı mevcut eğitim sisteminde. Neredeyse okullar, her türlü ahlaksızlığın teşvik gördüğü yerler olmuş desek umarız abartı olmayacak.
Eğitimin gerçekleştirildiği okullarımızda ahlaklı, şahsiyeti oturmuş, sabırlı, çalışkan, azimli, dürüst, fedâkar, memleketine sevdâlı eğitmenler bulunmalı. Eğitmenlerimiz işlerini para kazanmak için yapmamalı. Ülke kalkınması adına canla başla çalışan hizmet üreten nesiller yetiştirmek ana hedefleri olmalı. Böylesi eğitmenler kendi güzel davranışlarıyla öğrencilerine iyi örneklikler oluşturmalı. Onlar sabır-sevgi ve fedâkarlık âbidesi olarak görülmeli. Kendi çalışkanlıkları, azim ve gayretleri öğrencilerini olumlu yönde etkilemeli. Eğitmenler büyük bir özveri ve sabırla öğrencilerin elinden tutmalı. Onlar bir yandan yanlış davranışların, bozuk şahsiyetlerin düzeltilmesi için emek harcarken diğer yandan da genel ahlâkî kâidelerini bizzat kendileri yaşayarak öğrencilere öğretmeli. Gençlerin hızla dönen menfi hayat şartları altında ezilmemeleri adına pratik hayat deneyimleriyle ne gerekiyorsa yapmalı ve yapılandırmalıdır. Hâsılı öğrencilere eğitmenler iyi misal teşkil etmeli.
Ver ki alasın. Eğitmen hayrı vermeli ki hayır alınabilsin. Başından sonuna kadar iyiliği, doğruluğu, çalışkanlığı öğrencilerine eğitmenler vermeli ki ayni vasıfta kişiler yetişebilsin. Tarlaya ne ekilirse o mahsul alınır. Domates eken biber toplamaz herhalde. O sebeple iyi nesiller yetiştirmek istiyorsak önce eğitmenler iyi olmalı. Doğru ve ahlaklı bir nesil istiyorsak önce eğitmenlerimiz ayni vasıflara sâhip olmalılar.
Demek ki arzu edilen neslin yetişmesi için evvela eğitmenlerimizin bahsedilen donatılarda bulunması gerekiyor. Gelecekte eğitimin içinin dolması rûhî gelişimini tamamlamış eğitmenlerle olacaktır.
Arzu ettiğimiz gibi bir eğitim sistemine kavuşmak özlemiyle…