CHP Konya İl Başkan Yardımcısı Orhan Toprak'ın yazısı şu şekilde:
Grev hakkı anayasal bir haktır
Değerli Konyalı hemşerilerim ve kıymetli Merhaba Gazetesi okuyucuları ;
Kamuda bir emekçi olarak 28 yıl çalışmış emekli olmuş ve bu 28 yılın 13 yılını kadrosuz mevsimlik işçi olarak tamamlamış bir emekçiyim ben.
Alın teri dökerek hakkını arayanlarla empati kurabilecek ve onların hislerine tercüman olabilecek donanıma ve sendikal çalışma geçmişine sahibim. Şuan Chp Konya İl Yönetiminde il başkan yardımcısı ve Chp Konya İl Emek Bürosu Başkanı olarak siyasi hayatıma devam etmekteyim.
Emek bir işin yapılması için harcanan beden ve akıl gücüdür ve bu işi bir bedel üzerinden yapan kişiye de emekçi denir. Tanım içerisinde geçen bedel kelimesi bir bütünü içermektedir ve bu bütün işin gerçekleşme şartlarından tutunda her türlü iç ve dış etkeni içinde barındırır yani sadece parasal bir değer olarak kesinlikle düşünülemez. Bu bedel ;
“ Bir emekçinin kısa ve uzun vadede sağlık durumunu kötüleştirmeden, kendisi ve ailesi için uygun çalışma şartları ve ortalama insani yaşam kalitesini yakalayacak mali gücün yaratılması için gerekli olan şartların sağlanmasıdır.”
Asgari ücret ne kadar olmalı tartışmasına girmeden ülkenin yöneticilerinin ve Diyanet İşleri Başkanlığının belirlediği rakam üzerinden gidelim. Günlük asgari gıda ihtiyacı göz önünde bulundurularak 27 bin TL belirlenmiş.
Yöneticilerimiz gibi düşünerek “ En az üç çocuk yapalım” ve sadece yaşamak için gerekli asgari gıda ihtiyacını hesap edelim hep beraber. 5*27*30 = 4.050,00 TL.
Ne kadar acıdır ki günümüzde dile getirilen rakamlarla sadece kadın ve erkek çalışması yetmediği gibi artık çocuklarında çalışması zorunlu hale gelmiştir.
Üzücü ve yakıcı olan gerçek işte budur.
İkinci konumuz ise kamu çalışanları ve gelir adaletsizliği.
Kamuda mevsimlik, kadrolu, taşeron ve sözleşmeli işçi gibi çeşit çeşit isimlerde aynı işi yapan fakat farklı bedeller alanlar var.
Bu sadece işçi boyutunda değil diğer personeller içinde geçerli.
Son günlerde Konya Büyükşehir Belediyesi ve Belediye Taşeron işçileri görüşmeleri basına yansıdı ve ücret konusunun anlaşmaya varılmadığı ile ilgili haberler yapıldı.
Özellikle yerel bir gazetede çıkan bir habere dikkat çekmek istiyorum haberin başlığı şu şekilde “Konya’da provokatörler iş başında! Sosyal medyada belediye çalışanlarını galeyana getirmek istediler.” Alt başlık ise “Paylaşımlarla greve teşvik ettiler” ve yazının devamı şu şekilde devam ediyor. “ Ayrıca kurulan gruplarda belediye çalışanı olmayan kişilerin tespit edildiği ve haklarında yasal işlem başlatılacağı iddia edildi “
“ 54. Madde. Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla düzenlenir.”
Anayasanın bu maddesi kapı gibi önümüzde dururken Grev hakkı anayasal bir hak iken bu hakkı savunan kişileri provokatörler olarak yaftalamak ne derece doğru olur.
Bu haber anayasal hakların ihlali sebebiyle suç işlemiş sayılmıyor mu acaba.
Gelin bir kez her şeye rağmen gücün karşısında durun ve ister dindar ister solcu isterseniz sağcı olun her şeyi bir kenara bırakıp hak hukuk adalet ve liyakat diye seslenin.
Gelir adaleti hepimizin sorunlarına çare olacaktır.
Emek Büromuz işte tamda bu iş için kurulmuş bir bürodur ve siyasi parti üyesi olmanıza gerek kalmadan tarafsız bir şekilde çalışabilmenizi, tartışabilmenizi ve özgürce seslenebilmenizi sağlar. Hepimize ses hepimize nefes olacak bir yapılanmadır. Yeniden görüşmek dileği ile sevgi ve saygılarımı sunuyorum…