Şimdi herkes elini vicdanına koyacak olsa, 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin adil olup olmadığına cevap verse çoğunluk ne der, seçimlere adil diyenlerin oranı ne olurdu acaba?
Hakikaten herkes bu seçimlerin adil şartlarda gerçekleştiğini gönül rahatlığıyla söyleyebilir mi?
Seçim öncesi bakanların hiç biri istifa etmedi, tüm devlet imkanları kullanıldı. Orantısız bir güç
ile mücadelesi vardı. Devlet gücü, Medya gücü, sosyal medyada troller, ekonomik güç... aklınıza ne gelirse seferber oldu. Buna rağmen Millet İttifakı Cumhurbaşkanlığı seçiminde %48 gibi bir oy oranına sahip olsa da bu yeterli gelmedi tabii. 50+1 oy alamayınca Kemal Kılıçdaroğlu seçilemedi. Ne diyelim ''hayırlısı olsun.''
Bununla birlikte bunca yapılan propagandaya karşın Millet İttifakı'nın da karşı hamleleri çok etkili olmadı, olamadı! Esasında bunun için tüm Millet İttifakı bileşenleri gerekli gayreti gösterdi mi? Tartışılır!
Hatta bazı yerlerde CHP teşkilatları CHP'li olan milletvekili listelerine dahi itiraz ettiler. CHP'li vekil adaylarını desteklemediler. 2018 seçimleri ile karşılaştırılınca kimi yerlerde 1-2-3- hatta 6 puana kadar oy kaybı yaşadılar.
Bu seçimde milliyetçilik koz olarak kullanıldı. Din öne çıkarıldı. İnsanlar ''vatanın bölüneceği'', ''inancını yaşayamayacağı'' algısı ile korkutuldu. Dozunda korku insanı frenleyip bazı tehlikelerden korursa da aşırı ve sürekli korku insanın sağlıklı düşünmesine engel olur, muhakeme yeteneğinin yitirilmesine neden olurmuş maalesef. O kadar ki seçmen ekonomi, yolsuzluklar iddiaları vb. ile vatan, din arasında tercih yapmaya zorlandı. Bu tekniği kullanarak hükûmet bu seçimi de lehine çevirmeyi başardı(!)
Öyle ki Millet İttifakı'nın çekilen klibine PKK elebaşının eklendiği montaj videosu her yerde halka seyrettirildi. Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan'ın bir programda bunu itiraf etmesi veya ağzından kaçırması seçmenin nazarında sonuca etki etmedi ne yazık ki! Sn. Erdoğan akşam programda ''ama montaj ama şu ama bu'' demiş ve ertesi gün, ''gençlerimizin kıvrak zekası'' diye bunu meşru göstermişti. Fransızca bir kelime olan montaj Türkçede ''kurgu'' demek. ''Kurgu ne demek?'' dersek ''gerçek olmayan'' demek. Gerçek olmayan nedir? Sahte, düzmece, hayal, düş, yalan, asılsız! demek. Gerçek olmayan ''şey'', ''kıvrak zeka'' olarak takdim edildi. Cumhur İttifakı seçmeni tarafından da sandıkta onaylandı. Düşünebiliyor musunuz? Montaj olduğu bilinen bir video hem seçim meydanlarında hem de 85 milyonun izlediği TV'lerde izlettirildi. Dünyanın kaç ülkesinde böyle seçim kampanyaları yapılıyordur acaba? Ya da hangi tür ülkelerde yapılıyordur?
Velhasıl doğrusuyla yanlışıyla bir seçim daha geldi geçti. Dogrusunu isterseniz seçim kazanılamayınca mazeret üretmek kolaydır. Şimdi tüm mazeretleri bırakarak öz eleştiri vakti gelmiştir. Millet İttifakı bundan sonrası için daha dikkatli olmalıdır.
Bu arada Milli Görüşün tek temsilcisi Saadet Partisi 10 milletveki ile meclise girdi.
54 yıllık tarihinde belki de en zor seçim bu seçimdi. Ancak Allah'ın takdiri 21 yıldır en başarılı olduğu seçim de bu seçim oldu. Onca ithamlara onca iftiralara rağmen 10 milletvekili çıkarmak elbette kolay değildir. Saadet Partisi çok stratejik ve yerinde bir hamle ile meclise girdi.
Yıllardır ''muhafazakar'' sağ seçmen ''Saadet Partisine oy verirsek CHP gelir'' diyerek Saadet Partisi'ne oy vermedi. Oysa CHP'ye oy verilince Saadet Partisi geldi. Bununla birlikte CHP ile Saadet Partisi çok uyumlu bir seçim süreci gerçekleştirdi. Saadet Partisi kurulduğu 2001 tarihinden itibaren sağ ya da muhafazakar seçmen tarafından tercih edilmedi. Bugün Erbakan Hoca'ya güzelleme yapanlar, Erbakan Hoca hayatta iken de Saadet Patisi'ni desteklemedi. Erbakan Hoca'nın vefatından 3 ay sonra yapılan seçimlerde Saadet Partisi 1,2 oy aldı. Saadet Partisi 2018 yılında yine CHP listelerinden 2 vekil ile meclise girmişti.
Türkiye'de Siyonizmin önündeki tek engel Milli Görüştür. 1993'te Refah Partisini üçe bölme planları yapılmış ve ''Yenilikçi Hareket'' ile Milli Görüş ilk bölünme gerçekleşmiştir.(1970'lerde bir bölünme yaşanmış ancak etkisi bu kadar olmamıştır)öylelikle ilk büyük kopuş AKP ile oldu ve Milli Görüş bölündüğü günden beri Saadet Partisi sürekli içeriden darbe yedi. Numan Kurtulmuş'un Genel Başkanlığı sırasında yaşanan nahoş olaylı kongrenin akabinde davayı terk edenler ikinci bölünmeyi gerçekleştirdi. Olaylı kongrenin müsebbiplerinden olan diğer taraf ise Hoca'nın vefatından hemen sonra vakıflaştılar ve tıpkı ''Bir bölen olmayacağız'' diyen AKP'liler gibi ''Asla partileşmeyeceğiz'' dediler ve partileşerek Balgat'taki Saadet Partisi Genel Merkezi'ne el koydular. Milli Görüş'ün resmi patenti, Erbakan Hoca'nın yol arkadaşları ve kurumsal teşkilatı Saadet Partisi'ndeyken, Milli Görüşü bir kez daha bölmeyi başardılar(!) ve öyle ya da böyle Siyonizmin Refah Partisini 3'e bölme planı da gerçekleştirilmiş oldu.
Bugün Saadet Partisini eleştirenler, itham ve iftira atanlar ve bunlara inananlar ne yazık ki son 21 yıldır Saadet Partisini desteklemeyenlerdir. muhafazakarlar Saadet Patisine oy vermeseler de kaderin cilvesine bakın ki Saadet Partisi 10 milletvekili TBMM'de temsil ediliyor.
Dua ile...