Efendim meşguliyetimin çokluğundan dolayı önden birkaç haftalık yazı gönderdiğim için, ordumuzun düzenlediği “Zeytin Dalı Harekâtı”nı yazma fırsatım olamamıştı. İşte bu hafta bu konulara geç de olsa değinmek istiyorum müsâdenizle.
Öncelikle bu haklı dâvâmızda ordumuza, Mehmetçiğimize başarılar diliyoruz. Millet olarak ordumuzun arkasında olduğumuzu buradan belirtmek istiyoruz.
Bu hususta haklıyız zirâ ülkemizin Irak ve Sûriye hattında 600 km.lik bir sınırımız var. Bu sınırlarımızda bize yıllardır düşman PKK’nın uzantıları kol geziyorsa orada oldu-bitti oluşumlarıyla kantoncuklar derken devletçikler oluşturma çabası varsa pek tabî ki ülkemiz aval aval bakacak değildir. Yine ülkemizin güney sınırlarında tamâmen Marksist-Leninist bir örgüte sözüm ona ‘Kürt Koridoru’ oluşturma çabası varsa bizim buna müsâde etmemiz mümkün olabilir mi? Devamla, senelerdir müttefiklik terâneleriyle avutulan ama sonra dönüp açık ve net tescilli PKK’lılarla iş tutan güyâ isim değiştirerek SDG diye ad konan PYD/YPG’lilere binlerce tır dolusu en modern silah ve mühimmatlar gönderen bu da yetmezmiş gibi bu çakallar sürüsünden bir güvenlik ordusu kurduğunu açıklayan dünyânın bir numaralı devleti bu melanetleri bize karşı oluşturuyorsa herhalde Türkiye yan gelip yatacak değildir değil mi???
Türkiye uluslar arası kamuoyunda bu haklı dâvâsını elinden geldiğince diplomasi yoluyla anlatmaya her çeşit platformda dile getirmeye çalıştı yanı sıra teröristlerle ortak çalışan Amerika’ya bizzat söyledi. Hatta defâlarca uyarılar yaptı. Olmadı, nâfile adamlar; ‘hedefimiz sensin’ diye açık açık söyleyemiyorlar ama gözümüzün içine baka baka gözümüzü oyma gayretindeler. Bizde diyoruz ki;
Hayır, efendiler şimdiye kadar diğer İslam ülkelerini yediniz, yuttunuz ama Türkiye öyle kolay yenilir yutulur lokma değildir. Türkiye tâbiri câizse ‘demir leblebi’dir. Ve Türkiye’nin kafanıza çökecek demirden yumruğu vardır. Sorarız size hangi ülke dibinde kendi güvenliği için tehdit oluşturan terör unsurlarına müsâde eder? Bu mümkün mü? Bu bir bekâ problemidir. Bütün bunlara ilâveten ülke içindeki yok Tabipler Birliğiymiş yok Mimarlar Odasıymış ‘barış havâriliği’ne soyunuyorlar. Çarpalım sizin tabipliğinize, mimarlığınıza, prof’luğunuza önce vatansever olun. Önce vatan her şeyden önce vatan gelir. Vatan olmadan tabip de olamazsın çöpçü de anladınız mı bre gâfiller. Önce Vatan.
Ülkelerin güvenliğini tehdit eden her terör oluşumu her kişi veya her devlet potansiyel olarak düşmandır. Düşmanla kol kola yürüyenlere hâin denir. Bu hâinleri bu millet çok gördü ve onlara gereken ders verildi bunlara da görevleri ne olursa olsun ayni ders derhal verilmelidir.
Ülke yöneticileri güvenliği tehdit eden unsurları bertaraf etmek için gerekenleri yaparlar nitekim yapıldı. İşte ‘Afrin ve devam edecek harekatlar’ bu sebeple düzenlendi ve inşaALLAH devam edecek. Devlet sonuna kadar haklıdır. Devletin ve ordunun milletçe arkasındayız. Bu bir meşru müdâfâdır, milli bir mücâdeledir, vatan savunmasıdır.
Biz 80 milyon önce vatan deriz, ülkemiz için canımızı düşünmeyiz vatan için canımızı gözümüzü kırpmadan veririz. Vatansız yaşayamayız. İşte zavallı Sûriyeli kardeşlerimizin içler acınası halleri!
Bu doğrulara karşı çıkanlar birey bazında da ülkeler bazında da kesinlikle kötü niyetlilerdir. Bu durum ahlak dışıdır. ABD, Batı ülkeleri, Suud, BAE, Mısır ve diğerleri ayni kategoride değerlendirilir. Ancak değerleri olmayanlarla, terör örgütlerinin arkasında saf tutan meşru devletlerle ne konuşacaksınız!!! Ne yâni oturup ülkemizin bölünmesini seyretseydik? Bunu hangi ülke yapar? Hele biz hiç yapmayız. Bu böyle biline…
Bizim geçmişten gelen genetik kodlarımıza kadar işlemiş şanlı bir mâzimiz var. I.Dünya savaşından sonra nasıl toparlandıysak şimdi de aynısını yapıyoruz. Bizim asrı saadetten gelip Selçukluya oradan da Osmanlıya dayanan tertemiz bir geçmişimiz var. Çanakkale’de onca imkansızlıklar içinde nasıl ülkeyi sâhili selâmete çıkarttıysak bugün kendi savaş sanâyimizin ürettiği pek çok askeri malzememizle elbette ki vatanımızı savunacağız. Bu en tâbi hakkımızdır. Bu hususta kimseden olur bekleyecek değiliz. Bu millet her türlü bâdirenin içinden alnının akıyla çıkmayı başarmış bir millettir. 15 Temmuz’da tüm dünya buna şâhittir. Nice şehid kanlarıyla sulanan vatan kutsalımızı elin baldırı çıplak Amerikalılarına mı yoksa üç kuruş etmez zavallı leş kargası PKK’lılara mı teslim edeceğiz. Yok öyle yağma !!!
Bilisin ki, Akdeniz’den İran sınırına kadar hazırlanan o harita taslakları yok olacak biz kendi birleştirici, bölgeye can suyu olacak mazlum haklarını koruyucu haritamızı dünyâya takdim edeceğiz. Bu konuda kimsenin fikrine, görüşüne bakacak değiliz. Sâdece gölge etmesinler başka ihsan isteyiz.
Ha bir de şunlar biline; bu harekat PKK/PYD terör unsurlarına karşı yapılan bir operasyondur, savaş değildir, fetih de değildir. Çünkü biz o bölgeyi fethe değil asıl sâhiplerine bırakmak niyetiyle gidiyoruz. Bu operasyon ayrım yapmadan top yekün bütün bir millet adına gerçekleştirilen milli bir mücâdeledir. Her bir ülke vatandaşının şerefli ordumuza, fedâkar vatansever Mehmetçiğimize, şanlı bayrağımıza, kutsal ezanlarımıza sâhip çıkması, desteklemesi ve bu kutsallarımız için elinden ne geliyorsa yapması, duâlarını esirgememesi gerekir.
Yazımızı Yahya Kemal’in şu dizesiyle sonlandıralım:
Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yâ Rabbi
Senin uğrunda ölen ordu, budur Yâ Rabbi
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın
Gâlip et; çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.