Bu Kutlu Doğum’da, O Kutlu Doğum’un Kutlu Peygamberini daha iyi anlamak O’nun temsil ettiği evrensel değerlerin tümünü tanımak ve tanıtmak isteği ve duasındayız. Kutsal kitâbımız Kur’ânı Kerim’de bütün insanlığa sunulan ilâhi mesajlar Peygamber aleyhissalâtü vesselâm’ın örnek şahsında temsil edilmiştir. O’nun örnek ahlâkı ve şahsiyeti Kur’ân’ın işâret ettiği değerleri yansıtmaktadır.
Peygamber efendimiz insanlık için Kur’ân’ın yaşayan canlı örneği idi. Zâten Kur’an insanları O’nu örnek almaya çağırır. İnsanlar yaşadıkları sürece her zaman birilerini örnek almışlardır. İnsanlığa güzel örnekler sunulmazsa insanlık onuruna leke sürenler bile örnek alınabiliyor. Bu sebeple biz diyoruz ki; geçmiş ve gelecekte bir daha eşi bulunmayacak ahlâki değerleri şahsında toplamış son Peygamber yüce yaratıcımızın da en çok sevdiği Habîbim dediği Hak Nebi Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselam’ı sâdece Müslümanlar değil tüm insanlar örnek almalı. O Peygamberi örnek almak eskiye gitmek, geriye dönmek, târihe gömülmek değildir. O mükemmel ahlaklı örnek kâmil Peygamberi tanımak ve sevmek bütün insanlığın huzur ve saadeti için en büyük gereksinimdir. Zirâ O’nun yaptığı Kur’ânî ve ilâhi çağrıyı ve öğretiyi, tüm insanlık hayâtına yansıtabilirse ancak gerçek huzura kavuşabilir, gerçek mutluluğa erişebilir.
Bugün insanların hayâtında; gelecek endişesi, daha çok kazanma hırsı, makam ve mevkiin verdiği gücün hatalı kullanılması, yoksulluk, bencillik, maddecilik, menfaatperestlik, geçim telâşı gibi çeşitli olumsuzluklar bulunmakta. Bu sıkıntılar karşısında bunalan insanlık bir çıkış kapısı aramaktadır. İşte tam bu noktada insanların, Kur’ân’ın sunduğu ilâhi öğretileri şahsında bütünleştirmiş Peygamber aleyhisselâm’ın prensiplerinin güvenli zeminine ihtiyacı var. Bunun için de elbette O’nu tüm insanlığın tanıması şarttır. Memleketimizde Kutlu Doğum vesilesiyle tanıtılan O örnek Peygamberin aslında tüm dünyâya tanıtılması ve sevdirilmesi lâzımdır. Hatta bu aynen yemek ve suya olan temel gereksinimiz gibi elzem olduğunu düşünüyoruz. Birbirlerinin hak ve hukuklarını acımasızca çiğneyen dünyâya son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa aleyhissalâtü vesselam muhakkak tanıtılmalı ve sevdirilmeli. Bu sevgi insanlığın yıllardır aradığı, arzuladığı ve özlediği sevgidir. Bunalan, sıkılan ve daralan ruhlar ancak O’nun getirdiği prensiplerle rahatlayabilir. Ruhlar O’na aç ve O’na susuz. Eğer insanlar bunalan mâneviyatlarına çözüm istiyorlarsa O’nu öğretilerine müracaat etmeli ve yüreklerinde O’nun sevgisini yeşertmelidir.
Müslümanlar ve bütün insanlık O Kâinâtın en mükemmel son Peygamberini tanımaktan korkmamalı, çekinmemelidir. O’nun yaşadığı hayat tarzı herkese örnek olmuştur. O’nun pratik yaşantısında uyguladığı ölçüler bütün insanlığa mutluluk reçetesi sunmuştur. O sallallahu aleyhi vessellem anlattığı ve bizzat kendisi tatbik ettiği davranışlarıyla çevresindekilere emniyetli bir kimlik çizdi. Neticede O’nu yaşadığı asırda en çirkin işleri yapan insanlar en güzel işleri yapan asrı saadet yıldızları oldular. Kötülükler yerini iyiliğe bıraktı. İyiler de daha iyi oldular. Asrın yüzü güldü. Beldelere güzel ahlak numuneleriyle rahmet, merhamet, huzur ve güven hâkim oldu. Bugün de buna ihtiyaç var.
O örnek alınması gereken güzel insan kendisine yapılan kötülüklere karşılık vermedi, her zaman af ve merhameti ön plana aldı. Kimseyi incitmedi, ayıplamadı. Kendi nefsi için kin ve intikam peşinde olmadı. Ne istendiyse hiç reddetmedi hep verici oldu. Hayır ve hasenâtı boldu. İnsanları aldatmaz, başkalarının aldatmasına da müsaade etmezdi. Tebessümlü idi. Akrabayı ziyâreti tavsiye eder, komşu hakkını gözetirdi. Yetimleri ve düşkünleri himâye eder, ihtiyaçlarını giderirdi. Hastaları ziyâret eder, çocukları çok severdi. Düşmanlarına beddua etmez kendisinin rahmet ve merhamet peygamberi olduğunu söylerdi. Tevâzu sâhibi idi. Sâde yaşar, sâde giyinirdi. Bir gün Hz.Ömer Peygamberimizin evine gitmişti ve orada kendisini tutamayacağı bir manzarayla karşılaşmıştı. Yiğit Ömer hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. O insanlığın örnek Nebisi Ömer’e niçin ağladığını sorunca, koca Ömer şöyle demişti: ‘ Ya Rasulallah! Dünya kralları, Kısralar servet içinde yüzüyorlar. Senin ise altına sereceğin bir sergin bile yok. Yatağın hasır.. ve teninde yattığın yerlerin izleri.. Halbuki kâinat senin için yaratıldı. Allah Rasûlü ise şu cevâbı vermişti: ‘İstemez misin ya Ömer, dünya onların, ahrette bizim olsun!’ (Müslim, Talak, 31)
Ne yapacağını bilmez bir halde bocalayan insanlık yaşam felsefesine Muhammedî ahlak ve prensiplerle bakabilme şansına ve imkânına hâlen sahip. Gelecek günler adına hem Müslümanlar hem de tüm insanlık son Peygamber Hazreti Muhammed aleyhisselâm’ı tanıyıp anlamaya çalışmalı ve O’nun getirdiği muhteşem mesâjı kavrayıp, kendi davranışlarına yön verecek ilke ve kâideleri ilâhi öğretinin ışığında yapması için gayret sarf edileceğine inanmak istiyoruz.
Sizlere hayırlı cumalar diliyorum.