Siyaset peygamber mesleğidir. Oysa toplumda bu farklı algılanmakta, hatta bazı çıkarlar için her şeyin kullanılacağına dair bir kanaat bulunup, olumlu olumsuz her şeyi kullanmayı dahi caiz görenler mevcuttur. Din sadece ibadet olarak algılandığından dolayı ve ülkemiz laik sistemle yönetildiği için din ve devlet ayrı tutulmaktadır. Bundan mütevellit kavram karmaşası yaşanmakta.
Siyaset aynı zamanda insanı yönetme sanatıdır. Nice peygamberler gelmiş Allah (c.c)'ın buyruklarını insanlara anlatmış ve kavimlerini Allah (c.c)'ın buyrukları altında idare ederek bir nizam meydana getirmişlerdir.
Siyaset Arapça bir kelime olmakla birlikte kökeni ''siyasa'' kelimesidir. Siyasa kelimesinin birincil anlamı seyis, at bakıcısı (atı sakinleştirme, ehlileştirme, idare etmek), ikincil anlamı devlet yönetimi, idaredir.
Politika kelimesi Türkçe'ye Fransızca'dan girmiş. Fransızca'ya ise Latince Politicus kelimesinden. Köken olarak Yunanca politike (politicos) kelimesinden gelmekte. Politicos kelimesi Eski Yunan'da halka dair, halkla alakalı demek diyenler olduğu gibi Eski Yunan'da politike şehirler anlamına gelen 'polis' kelimesi içinde saklı diyenler de var. Şehir veya devlet yönetimle ilgili konular olduğu için politik kelimesi kullanıldığı ifade ediliyor. Yani politika da devlet, şehir düzen ve yönetimle ilgilidir.
Kısacası içerdikleri anlam aynı olsa da siyaset doğuda, politika batıda kullanılmıştır.
Günümüzdeyse bizim geldiğimiz nokta açısından ne doğudaki gibi ne de batıdaki gibi bir siyaset anlayışı var maalesef.
Adına ister siyaset deyin ister politika maatteessüf içeriği bizde oldukça farklı kullanılmaktadır.
Bu gün bazı politikacılar sayesinde toplum kutuplaştırılmakta, kucaklayıcı bir dil yerine insanlar ötekileştirilmektedir. Karşılıklı menfaatler için liderler birbirini olmadık şekilde itham etmektedirler.
Ne var ki siyaset bir ölüm kalım savaşı değildir.
Siyasette normal olanı; siz görüşünüzü, fikrinizi, projelerinizi, hizmet olarak en iyisini ortaya koyup seçmenden sizi tercih etmesini beklersiniz, ancak bugün ülkede bırakın en iyisini ortaya koymayı hiç bir fikir, görüş, proje ortaya koyamayanlar saldırgan bir dille rakiplerini yıpratmanın peşindeler. Halbuki rekabet kaliteyi arttırır.
Bir partiden de geçtim, bir kimsenin bile her zaman bir muhalifinin olması iyidir. Muhalefet insanı geliştirir, kendisinin göremediği eksiklikleri gösterir insana. Tatlı bir rekabet hem insanın kendisine yarar sağlar hem de çevresine.
Muhalif olamadan ya da öz eleştiri yapılmadan gelişim beklemek ham hayalden ibarettir. Kişinin gelişmesi ye yahut ülkenin gelişmesi sadece iktidara özgü değildir ki, yapıcı bir muhalefet ile yine halka hizmet edilebilinir. Buna en güzel örnek Saadet Partisi'dir.
Milli Görüş yarım asırlık siyasi hayatında ülkeye nice hizmetlerle pek çok proje imza atmıştır. Kimseyi ötekileştirmeden, kutuplaştırmadan, zıt kutuplarla bile koalisyon kurmuş, müzakere etmeyi bilmiş ve bu vesile ile ülkeye ne çok katkıda bulunuştur. Milli Görüş partilerinden ilki MNP'nın siyasi hayatı kısada olsa da, yapıcı muhalefeti MSP ve RP'yi iktidara taşımış, MSP, RP koalisyon hükûmeti olmalarına rağmen ülkeye en güzel hizmetler sunulmuştur. FP kurulduktan kısa zaman sonra kapatılması bir yana çok acı ve yıpratıcı bir bölünme yaşamıştır. Fazilet Partisi'nin devamı Saadet Partisi muhalefet olmanın hakkını on sekiz senedir hakkıyla yerine getirmektedir. Ne yazık ki Saadet Partisi de bölünmeden kurtulamamış ve iki kez bölünmüş, fakat ülkenin bölünmemesi için toplumsal barış adına üzerine düşen tarihi misyonunu yerine getirmiştir. Yıllardır bilhassa siyasal bir başarı sağlayamamış, sayısal olarak bir kazanım elde etmemiş gibi görülse de davasından taviz vermez tutumuyla sosyal olarak büyük bir başarı kazanmış ve ülke insanında oluşan/oluşacak olan İslam ve Müslümanlar hakkındaki olumsuz algıları yerle bir etmiştir. Etnik kimler üzerinden siyaset yapılmasına müsaade etmemiştir. Türkiye'nin bölünmesini isteyenler bunu başaramayınca Milli Görüş'ü bölmüşlerdir hep. Buna rağmen dışarıdan müdahaleleri sürekli boşa çıkartmıştır.
Filhakika Saadet Partisi'nin her kesime söyleyeceği bir şey vardır ve her kesim tarafından olumlu olarak bakılan tek partidir.
Görüldüğü gibi iktidara gelmeden de ülkenin çıkarları, toplumsal barışın korunması ve olumsuz algıların giderilmesi sadece iktidara gelerek yapılmamakta. Siyasiler bunu muhalefet kaldıklarında da başarabilirler. Kaldı ki siyaset insana hizmet etme aracıdır. Hizmet her zaman her durumda yapılabilir.
Muhalefetteyken siyasete bu kadar katkı sağlayan, topluma hizmet eden bir partinin iktidara geldiğinde ülkenin kalkınması, ümmetin selamet ve tüm dünyanın saadet için neler yapabileceğini siz düşünün.
Velhasıl her hangi bir partide siyaset yapan insanlar iktidarda kalmak uğruna siyaset meydanını savaş alanına çevirir ''ya benimsin ya toprağın'' mantığıyla rakiplerinden önde olmak için birçok politik polemik üretirse iktidardan düştüğü zaman insanların içine çıkamaz, kimsenin yüzüne bakamaz hale gelir.
Selam ve dua ile...