İnkârcılar, “Ona rabbinden bir mûcize indirilseydi ya!” diyorlar. De ki: “Allah dilediğini saptırır; kendisine yöneleni de gerçeğe ulaştırır.”
Bunlar, iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki kalpler ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur. (Ra'd Suresi; 27-28)
‘Kendisine yönelme’ arzusu tüm peygamberlerin bir metodudur, bir arayışıdır. İnsan ölü kalple nasıl bir hidayet bulabilir ki! Eksik olan mucize midir yoksa ‘iyilik ve doğruluk’ bulma yoksunluğu mudur? İnsanoğlunda ‘doğruyu bulma arzusu’ olmadığı için peygamberin getirdiği mucizelere rağmen inatta ve inkârcılıkta varlıklarını sürdürmüşlerdir. İbrahim (as)’ın arzusu teslimiyet arayışı, sevme arzusu idi; o gözleme dayalı yetenek ile hem putperest kavminin inançlarını çürütmüş hem de hak dinin en temel ilkesi olan doğru bir ulûhiyet inancının nasıl olması gerektiğini göstermiştir. Bu ayetlere kulak verelim:
“Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü. “Rabbim budur” dedi. Yıldız batınca da “Batanları sevmem” dedi.
Ayı doğarken görünce, “Rabbim budur” dedi. O da batınca, “Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yolunu şaşırmış kimselerden olurum” dedi.
Güneşi doğarken görünce, “Rabbim budur; zira bu daha büyük” dedi. O da batınca dedi ki: “Ey kavmim! Ben, sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.”
“Ben, O’nun birliğine inanarak yüzümü, gökleri ve yeri yoktan yaratana çevirdim ve ben müşriklerden değilim.” (En'âm-suresi,76-79)
Allah’ı ve ahireti inkâr edenlerin kabul etmedikleri şey Kur’an’dı. Böyle düşünürsek müminlerin gönüllerini huzura kavuşturan zikir de yine Kur’an’dır. Namazlarda sürekli okuduğumuz bu kitabın sayfalarındadır. Zikir, Allah’ı kalpte/gönülde tutmak, O’nu unutmamak demektir. Lâilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur) zikirlerin en üstünüdür. Bu imanın kendisidir, tevhit sözüdür. Ayrıca Buhari’de geçen bir hadise göre, ‘Dile kolay, terazide ağır iki kelime vardır. O da subhanellahi ve bihamdihî subhânellahi'l-azîm’ (Allah’ı hamd ile tesbîh ederim, büyük Allah’ı tesbîh ederim.)
Kalplerin huzur, ruhların sükûnet bulması için Allah’a ve Kur’an’a samimi olarak inanmalıyız. Allah’ı hatırlatan her tür zikir faziletlidir. Zikir Kalbi diri tutan en faydalı gıdadır. Kalbin selim olabilmesi için istikametten ayrılmaması gerekir. Dolayısıyla Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler olarak, Kur’an-ı Kerîm’i okumakla ve Allah’ın adını anmakla yükümlüyüz. Rotasını, yönünü şaşıran kalp ölüdür, deniz ortasında dümeni kırılmış bir gemi gibidir. Ölü bir kalbin İstikamet ayarı yoktur, hangi girdapta helak olacağı meçhuldür.