Bugün iflas etmiş ahlâkıyla ümmet her konuda alarm veriyor. Kurtarıcı ve imdat bekliyor. Dış görünüşler, evler, şehirler, ülkeler, ekonomi gelişme ve ilerleme kaydederken insanların ahlâkî duruşunda, yaşam tarzında ise müthiş savrulmalar, sapmalar müşâhede ediliyor. Kendi değer ölçülerinin dışında, yıllardır özendirilen şeylerin peşinden koşan kişilerin sonunda geleceği neticenin bu acı tablo olacağı hesap edilmeliydi. Ancak ne aydınlarda ne de yöneticilerde bunu görebilecek ferâset kalmamıştı.
Bu gidişe artık ‘DUR’ demeli. Her şey yeniden gözden geçirilmeli.
Hayattaki en zor şey insan eğitimidir, bu biliniyor. Eğitim bir süreçtir zaman ister ve hemen sonuç vermez. Belki bir iki nesil kaybedilebilir ama böylesi bir gidişin de sonu yok. İnsanın ahlâkî yönden yeniden yapılanmaya mutlaka âcilen ihtiyâcı var…
Namazsız niyazsız, fuhşun peşinde, hislerin ardında ömür tüketen zinâkar, hayâsız insanlar benim insanım olamaz. Sarhoş, ayyaş, sigara-içki-uyuşturucu müptelâsı, kumarbazlık ve düzenbazlık sevdâlısı insanlar Müslümanlığın nesrinde? Eğlence adı altında her türlü ahlaksızlığın içinde kaybolmuş âdeta kendinden geçmiş, moda tutkusuyla çılgınca işler yapan neresini açacağını ne giyeceğini şaşıran insanlar mümin olabilir mi? Bu bireysel düşüşler evlere, aile hayatlarına yansıdı mutlak düzeltilmeli, düzelmeliyiz yoksa korkunç bir uçurumdan aşağıya yuvarlanmaya doğru gidiyoruz.
Toplumu ayakta tutan her şey de bozulma ve ölçüsüz işler aldı başını gidiyor. Adâlet ve doğruluk kâideleri mumla aranıyor, yalan-dolan-kandırmaca geçer akçe, faiz hayâtın ayrılmaz bir parçası bunlar akla ve kültürümüze yakışmayan şeyler. Bugün nefis ve şeytan adâletsizlik ve eğrilik husûsunda insanı yenik düşürmüştür. Müminler vicdan ölçülerini tekrar gözden geçirmeliler. Bu iş sorumluluk istiyor ayni zamanda mücâdele gerektiriyor. İnananlar dünyalarını cennete çevirdiklerinden cenneti dahi hayal edemiyorlar. Oysaki cennet o kadar ucuz değil. Cennet için nefis, şeytan ve dünya üçlüsüyle mücâdele gerekiyor. Zira nefis ve şeytan insana hep kötü ve zararlı şeyleri telkin eder, yanlışları iyi diye gösterir ve neticede o aldatmacaya kananlar aldananlardan ve sonunda da hüsrana uğrayanlardan olur. Bugün bu korkunç akibete doğru hızla ilerleyenler bizi ürkütüyor.
Olmaz, bu gidişe dur demeli.
Günümüzde İslam ülkeleri emperyalistler tarafından madden ve mânen işgal altındadır. O ‘En Güzel Ahlak Kahrâmanı’ PEYGAMBER aleyhisselam, Vedâ hutbesinde; ‘..Arab’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arab’a bir üstünlüğü yoktur…’ ölçüsü bugün ayaklar altına alınarak, milliyetçilik fikriyle, ırkçılık taassubuyla yıllarca Türkü Kürde, Kürdü Türke kapıştırdılar yalnızca kendi ülkemizde binlerce Müslüman çeşitli vesilelerle birbirlerini öldürdü.. Afganistan’ı Pakistan’la kapıştırdılar, İran’la Irak’ı savaştırdılar düşünme özelliklerini kaybetmiş müminler habire birbirlerini öldürdüler. Sonra ‘Arap Baharı’ adı altında farklı bir tasarımla Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Irak, karıştı. Şimdi sırada Husiler vâsıtasıyla Yemen’de ayni oyunun değişik kareleri gündemde. Makam, yönetim, mal, ırkçılık, petrol, kömür, doğalgaz, uranyum, altın uğruna emperyalist ve Siyonist kurtlar İslam sofrasında… İslam düşmanları İsrâiliyle, Amerikasıyla, Batısıyla Müslümanların onurunu, namuslarını, coğrafyalarını çiğnediler alt-üst ettiler ve buna seyirci kalındı aslında gerçek aktörler olan müminler birer piyon olarak oyun mahalline sürüldüler.
Ama artık uyanma zamânı ve bu ahlâki erozyona dur deme zamânı…
Oyun bitmeli, perde inmeli… Yeter artık denmeli…
Peki, neyle, nasıl denecek? Pek tabi aslımıza, aslî değerlerimize dönerek, kendi özümüze yönelerek… Âlemlerin Efendisi son Peygamber aleyhissalâtu vesselâm’ın izinden giderek, O’nun izini sürerek, sünneti seniyyeye sıkı sarılarak, Muhammedî ahlak ile ahlaklanarak… Reçete burada. Hasta ortada.
Ha gayret, ha gayret, yılma, pes etme, inanıyorsanız en üstün sizsiniz deniyor ilâhi ölçüde. Ama üstün ve başarılı olmak istiyorsan inancının gereklerini yaşa…