Sancaktar Dergisinin 10 Kasımın 75 inci yıldönümünde Akit Gazetesinin arka sayfasında yer alan ve siyah zemin üzerindeki “Olmasaydı da olurduk/1881–1938” başlıklı ilanını ya bir şekilde okudunuz veya sosyal medyadaki tartışmalardan haberdar oldunuz.
Koç grubunun verdiği ilanın İslami olarak da, bilimsel olarak da sakıncalı bir ifade içerdiğini ve kendilerinin ilanının ise hiçbir şekilde hakaret içermemesine ve fıkhen doğru olmasına dikkat ettiklerini ifade eden derginin kurucularından Eyüp Gökhan ÖZEKİN “Eğer benim param olursa, her sene Koç Grubu nasıl ilan veriyorsa ben de buna benzer ilanları vereceğim. Bunun sakıncalı olduğunu da düşünmüyorum.” şeklinde iddialarını sürdürmektedir.
Sancaktar Dergisi'nin Koç Grubunun geçen seneki ilanına nazire yaparcasına verdiği "olmasaydın olmazdık/1881–1938" sloganına gönderme yapan bu ilan yazılı ve görsel basında tam anlamı ile olay olan ilan birçok tartışmaları beraberinde getirdiği gibi, birçok benzerinin de oluşmasına sebep olmuştur.
Sancaktar Dergisinin ilanı ile söze başlamamızın nedeni farklı bir alanda da olsa şehrimizde benzer şekilde devam etmekte olan ilan furyasına bir kez daha tekrar dikkat çekmektir.
Malum yaklaşan Mahalli İdareler Seçimi nedeniyle başta belediye başkanları olmak üzere aday adayları birbirlerine karşı bir ilan-reklam kampanyası başlatmış vaziyetteler.
Mahalli basın ziyaretleri, odalar, borsalar, sivil toplum kuruluşları, resmi kurum ve kuruluşlar ile turistik otellerin salonları şimdilik bu ilan ve reklam kampanyasının yapıldığı yerler olarak öne çıkmaktadır.
Koç Grubunun geçen yıl Akit gazetesi hariç tüm basın organlarına ilan verdiği gibi Belediyelerin bütçe imkânları araç ve eleman gücünü arkalarına almış olan belediye başkanları da diğer adaylara karşı “Orantısız Güç” denilebilecek miktarlarda ilanlarına devam etmektedirler.
Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere İlçe belediyeleri sanki aralarında belli oranlarda paylaşmışçasına belediyece ihale edilen billboardları parselleyerek devam ettikleri ilan ve reklamlar ile yerel televizyonlarda yaptırdıkları kişisel reklamlarının miktarlarını açıklamak zorundadırlar.
Bu “Orantısız Güç” ün ulaştığı devasa miktarlar eninde sonunda bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Ya belediye başkanları kamu malını hesapsız bir şekilde ve şahsi reklamları için harcama yanlışından vazgeçerek kendiliklerinden bu miktarları açıklamak zorunda kalacaklar, ya da belediyeleri eninde sonunda terk edecekleri gün geldiğinde yerlerine gelecek olan belediye başkanları bu miktarları hemşerilerine açıklayacaklar ve ortaya çıkan rakamın büyüklüğünden dolayı belki de bir ömür boyu başları öne eğik gezmek zorunda kalacaklardır.
Tabi bu arada Sayıştay veya Bakanlıkça yapılacak denetimler ve soruşturmalar neticesinde haksız harcamalar nedeniyle ayrıca zimmet çıkarılmaz ise.
Belediye başkanları aday adayı oldukları günden bu güne seçim çalışmalarında vaat edip de yapamadıklarının özrünü dileyecekleri yerde, belediyelerin yapmış oldukları kamu hizmetleri için daha planlama ve projelendirme aşamasında başladıkları ilan reklam yarışında temel atma ve açılış günlerinde yetmiyormuş gibi ayrıca bir de seçime 4 ay kala tekrar tekrar ve abartılı ifadelerle ve birbirlerini yok sayarcasına hatta refüze edercesine yeniden reklam etmeleri bizce Sancaktar Dergisi ile Koç Grubunun ilanlarından sonra sosyal medyada yer alan diğer ilanlar birçok noktada benzeştiğini göstermektedir.
Bu benzeyişten hareketle seçildikleri günden bu yana sadece kendilerini övme ve öne çıkarma gayretlerinden ve aralarındaki koordinasyonsuzluktan nedeniyle şehrimize verdikleri zararlardan ve belediyeleri yüksek faizli bir borç bataklığı içine sürükleyerek şehrin geleceğine ipotek koymalarından dolayı belediye başkanlarına seçimlerde şöyle söylemek gerekiyor.
O makamlar da, “OLMASAYDINIZ KONYAMIZ ŞİMDİ ÇOK DAHA İYİ YERLERDE OLURDU.”