Hatıralar canlanıyor (12)
Size sağlam bir ölçü vereyim mi? Bu ölçü size dünya ve ahiret mutluluğu kazandırsın.
“Kim, hakka tabi olur, onu yaşarsa, Allah’ta onun yar ve yardımcısı olur. Onu başarıdan başarıya eriştirir.”
Bu kuralın tersi de doğrudur. “Kim haktan ayrılır, kendi nefsine uyarsa o da dünya ve ahirette rezil ve rüsvay olur.” Zahirde (görünüşte) bir takım menfaatler elde etmiş olduğunu zanneder. Hâlbuki bu imkânların zerresinin hesabını veremeyeceği günler gelecektir.
MGV çalışmalarında her zaman hakkı gözetmiş ve onun prensiplerinden ayrılmamaya azami dikkat etmiştir. Bu konuda ki bazı prensipleri ve uygulamaları size aktarmak istiyorum.
- Görevin ehil olanlara verilmesi
Genel merkezimizde, Genel Bakan yardımcılıkları dâhil bütün görevler ile il, ilçe ve
belde kuruluşlarımızda görev alanlar, dikkatle seçilmiştir. Bunların inançlı insanlar olması, ihlâsla hareket etmesi, fedakârlık yapabilmesi ve geldiği makamın gerekleri yapabilecek performansa sahip (kabiliyette) olmasına özen gösterilmiştir.
- Görev istenmez, verilir
Peygamberimiz (s.a.v) kendisinden valilik isteyen Ebu Zer Gıfariye, bu görevi vermemiş, bir başka sahabeyi tayin etmiştir. Çünkü “görev istenmez, verilir” kaidesi bizim için geçerlidir.
Zamanımızda bu kurala daha çok dikkat edilmesi zarureti bulunmaktadır. Maalesef toplum ve toplumu oluşturan insanlarımız bozulmuş, riya, iki yüzlülük her tarafa yayılmıştır.
Bir takım adamlar, kendilerini methedecek (övecek) insanları devreye sokarak, önce kendilerini takdim ettirmekte, kulis yapmakta ve böylece tayin yapacak insan üzerinde tesir oluşturmaya çalışmaktadır. Siz bu insanı tayin ettiğinizde, o insan içinde sakladığı menfaatlerini devşirmeye çalışmaktaki hizmetlerini aksamaktadır.
- Görevden almanın kriterleri
Çok karşılaşmışızdır. İl, ilçe ve belde de bir görevli kardeşimiz için şikâyetler gelmekte ve onun bu görevden alınması istenmektedir.
Biz, bir insan hakkında gelen şikâyetleri not etmekle birlikte hemen o insanı görevinden almamaktaydık. Gönderdiğimiz müfettiş arkadaşımızla, şikâyet edilen bu arkadaşımızın bulunduğu görevde yaptığı çalışmaları, gösterdiği fedakârlıkları ve etrafındakilerle uyumu iyice incelenmekte ve eğer müspet neticelere erişemezsek ancak o zaman görevden alma yoluna gitmekteydik.
Resim; Diyarbakır’da yapılan bir aylık şurayı göstermektedir. (Soldan-sağa) Tuncer Tabak, Batman İsmail Kartal, Nevzat Laleli (Genel Başkan) Ali Yağmur (Diyarbakır Bölge başkanı) ve diğer üyelerimiz.
- Toplantılar ve davet
Genel merkez ve şubelerimizin bütün yönetim kurulu üyeleri haftalık muntazaman toplanmak mecburiyetindeler. Herkes kesinlikle şuna inanırdı ki; “Ben katılmazsam bu toplantı yapılamaz”
Zira bildiğiniz gibi Cuma, hafta için çok hayırlı bir gün olup bütün Müslümanlar o gün camilere koşarak namazlarını toplu olarak eda ederler. Cuma namazı tek başına namaz kılmakla eda edilememektedir.
Bu toplantılara bütün yönetim kurulu üyelerimiz katılmak zorundaydılar. Toplantıya katılamayanlar önce telefonla ikaz edilirler. Sonra bir araba gönderilerek evinden veya iş yerinden toplantıya getirilirler. Buna rağmen gelemeyen arkadaşlarımız o toplantıda yok yazılırlardı. Bir sonraki toplantıda da kendilerinden savunma istenirdi
Üç sefer mazeretsiz toplantıya katılamayanların görevine son verilirdi.
İlçeler, kendi beldelerdeki büro yöneticileriyle, bir hafta sonra illerdeki şubelerimiz kendi ilçelerindeki (mümkünse yönetim kurulu) başkanlık divanı üyeleriyle, bir hafta sonra da Genel merkezimiz bazen Ankara bazen de her hangi bir merkezi şehirde şube temsilcilerinin katılmalarıyla “aylık şura toplantıları” yaparlar.
Bu toplantılarda yoklama almak esastır.
Bu noktada bir anekdotu sizinle paylaşmak istiyorum.
Başkanlık divanımızda bir karar aldık; “Hangi şube başkanımız yol uzaklığı da göz önünde tutularak aylık divan toplantılarımıza muntazaman katılmıştır. Bu üyemizin tespit edilip diğer şube başkanlarımız önünde ödüllendirilmesi…”
İstanbul şubemiz her ay uçakla gelip gidiyordu Ankara’da yapılan divan toplantısına. Bazı illerimiz mesela Konya çok yakındı Ankara’ya. Ama ödülü, hem uzak olmasına ve hem de toplantılara en çok katılma açısından, Batman şubemiz ve onun değerli Başkanı İsmail Kartal’ın kazanmış olduğunu gördük.
Toplantılarda ki çalışmalarımız
Yoklamalarda önce “Bir Fatiha okuyarak, toplantılarımızın hayırlara vesile olmasını…” dilemek olurdu. Her bir yetkilinin kendi çalışma sahasına ait hazırlamış olduğu raporlar alınır ve incelenirdi.
Hemen arkasından da her birim sorumluluk sınırları içinde, her bir sahada bulunulan nokta tespit edilir, bir sonra ki toplantı için yeni hedefler belirlenir, bu hedeflere varırken karşılaşılan zorluklar gözden geçirilir ve bu zorlukların nasıl kaldırılabileceği tespiti yapılarak, toplantıda bulunanların görevleri tespit edilir.
Genel merkezimiz her ay sürekli yaptığı aylık şube başkanları toplantısında, o aya ait iç ve dış siyasi konulara ait bir otorite getirilerek, şube başkanlarımızın bilgilenmesi sağlanır, böylece medyanın ortaya attığı yanlış “fikir kirlenmelerinden” korunurlardı.
Size sağlam bir ölçü vereyim mi? Bu ölçü size dünya ve ahiret mutluluğu kazandırsın.
“Kim, hakka tabi olur, onu yaşarsa, Allah’ta onun yar ve yardımcısı olur. Onu başarıdan başarıya eriştirir.”
Bu kuralın tersi de doğrudur. “Kim haktan ayrılır, kendi nefsine uyarsa o da dünya ve ahirette rezil ve rüsvay olur.” Zahirde (görünüşte) bir takım menfaatler elde etmiş olduğunu zanneder. Hâlbuki bu imkânların zerresinin hesabını veremeyeceği günler gelecektir.
MGV çalışmalarında her zaman hakkı gözetmiş ve onun prensiplerinden ayrılmamaya azami dikkat etmiştir. Bu konuda ki bazı prensipleri ve uygulamaları size aktarmak istiyorum.
- Görevin ehil olanlara verilmesi
Genel merkezimizde, Genel Bakan yardımcılıkları dâhil bütün görevler ile il, ilçe ve
belde kuruluşlarımızda görev alanlar, dikkatle seçilmiştir. Bunların inançlı insanlar olması, ihlâsla hareket etmesi, fedakârlık yapabilmesi ve geldiği makamın gerekleri yapabilecek performansa sahip (kabiliyette) olmasına özen gösterilmiştir.
- Görev istenmez, verilir
Peygamberimiz (s.a.v) kendisinden valilik isteyen Ebu Zer Gıfariye, bu görevi vermemiş, bir başka sahabeyi tayin etmiştir. Çünkü “görev istenmez, verilir” kaidesi bizim için geçerlidir.
Zamanımızda bu kurala daha çok dikkat edilmesi zarureti bulunmaktadır. Maalesef toplum ve toplumu oluşturan insanlarımız bozulmuş, riya, iki yüzlülük her tarafa yayılmıştır.
Bir takım adamlar, kendilerini methedecek (övecek) insanları devreye sokarak, önce kendilerini takdim ettirmekte, kulis yapmakta ve böylece tayin yapacak insan üzerinde tesir oluşturmaya çalışmaktadır. Siz bu insanı tayin ettiğinizde, o insan içinde sakladığı menfaatlerini devşirmeye çalışmaktaki hizmetlerini aksamaktadır.
- Görevden almanın kriterleri
Çok karşılaşmışızdır. İl, ilçe ve belde de bir görevli kardeşimiz için şikâyetler gelmekte ve onun bu görevden alınması istenmektedir.
Biz, bir insan hakkında gelen şikâyetleri not etmekle birlikte hemen o insanı görevinden almamaktaydık. Gönderdiğimiz müfettiş arkadaşımızla, şikâyet edilen bu arkadaşımızın bulunduğu görevde yaptığı çalışmaları, gösterdiği fedakârlıkları ve etrafındakilerle uyumu iyice incelenmekte ve eğer müspet neticelere erişemezsek ancak o zaman görevden alma yoluna gitmekteydik.
Resim; Diyarbakır’da yapılan bir aylık şurayı göstermektedir. (Soldan-sağa) Tuncer Tabak, Batman İsmail Kartal, Nevzat Laleli (Genel Başkan) Ali Yağmur (Diyarbakır Bölge başkanı) ve diğer üyelerimiz.
- Toplantılar ve davet
Genel merkez ve şubelerimizin bütün yönetim kurulu üyeleri haftalık muntazaman toplanmak mecburiyetindeler. Herkes kesinlikle şuna inanırdı ki; “Ben katılmazsam bu toplantı yapılamaz”
Zira bildiğiniz gibi Cuma, hafta için çok hayırlı bir gün olup bütün Müslümanlar o gün camilere koşarak namazlarını toplu olarak eda ederler. Cuma namazı tek başına namaz kılmakla eda edilememektedir.
Bu toplantılara bütün yönetim kurulu üyelerimiz katılmak zorundaydılar. Toplantıya katılamayanlar önce telefonla ikaz edilirler. Sonra bir araba gönderilerek evinden veya iş yerinden toplantıya getirilirler. Buna rağmen gelemeyen arkadaşlarımız o toplantıda yok yazılırlardı. Bir sonraki toplantıda da kendilerinden savunma istenirdi
Üç sefer mazeretsiz toplantıya katılamayanların görevine son verilirdi.
İlçeler, kendi beldelerdeki büro yöneticileriyle, bir hafta sonra illerdeki şubelerimiz kendi ilçelerindeki (mümkünse yönetim kurulu) başkanlık divanı üyeleriyle, bir hafta sonra da Genel merkezimiz bazen Ankara bazen de her hangi bir merkezi şehirde şube temsilcilerinin katılmalarıyla “aylık şura toplantıları” yaparlar.
Bu toplantılarda yoklama almak esastır.
Bu noktada bir anekdotu sizinle paylaşmak istiyorum.
Başkanlık divanımızda bir karar aldık; “Hangi şube başkanımız yol uzaklığı da göz önünde tutularak aylık divan toplantılarımıza muntazaman katılmıştır. Bu üyemizin tespit edilip diğer şube başkanlarımız önünde ödüllendirilmesi…”
İstanbul şubemiz her ay uçakla gelip gidiyordu Ankara’da yapılan divan toplantısına. Bazı illerimiz mesela Konya çok yakındı Ankara’ya. Ama ödülü, hem uzak olmasına ve hem de toplantılara en çok katılma açısından, Batman şubemiz ve onun değerli Başkanı İsmail Kartal’ın kazanmış olduğunu gördük.
Toplantılarda ki çalışmalarımız
Yoklamalarda önce “Bir Fatiha okuyarak, toplantılarımızın hayırlara vesile olmasını…” dilemek olurdu. Her bir yetkilinin kendi çalışma sahasına ait hazırlamış olduğu raporlar alınır ve incelenirdi.
Hemen arkasından da her birim sorumluluk sınırları içinde, her bir sahada bulunulan nokta tespit edilir, bir sonra ki toplantı için yeni hedefler belirlenir, bu hedeflere varırken karşılaşılan zorluklar gözden geçirilir ve bu zorlukların nasıl kaldırılabileceği tespiti yapılarak, toplantıda bulunanların görevleri tespit edilir.
Genel merkezimiz her ay sürekli yaptığı aylık şube başkanları toplantısında, o aya ait iç ve dış siyasi konulara ait bir otorite getirilerek, şube başkanlarımızın bilgilenmesi sağlanır, böylece medyanın ortaya attığı yanlış “fikir kirlenmelerinden” korunurlardı.