Bayramı yaptık. Tatilleri bir bir bitirdik. Artık çalışma zamânı! Hele de öğrencilerimiz için yine sıkı bir çalışma temposu önlerinde Allahu Teâlâ yâr ve yardımcıları olsun. Ben her zaman çalışılmasından yanayım. Çocuklarımız yarış atı gibi koşturuluyor fikrinde değilim. Koşsunlar bilgi çağınde ilim için koşsunlar. Meydan namertlere kalmasın. İçinde bulunduğumuz her türlü menfiliğin kol gezdiği ortamlarda bulunan çocuklarımızın iyi ki dersleri var iyi ki sıkı bir çalışma tempoları var. Boşluk berâberinde birçok olumsuzluğu çağrıştırıyor. Teknolojinin çirkin amaçlı kullanımı ve kötü arkadaş gençlerimizi şikâyetlendiğimiz hâle getiriyor. Bu açıdan bugünden itibâren birkaç eğitimle ilgili yazı yazalım istiyoruz. Önce bilimsel olarak okul kavramı üzerinde duralım.
Okul, insanlara kazandırılması hedeflenen ve hayat boyu lâzım olacak tüm bilgi ve becerilerin en geniş ve teşkilatlı bir şekilde öğretildiği, lüzumlu araç-gereç, imkan ve metotların kullanıldığı, başarılı olma gayesiyle kurulmuş kurumlardır. “Okullar hem bilgi veren, hem de eğitime, özellikle sosyal intibak ve gelişme eğitimine yardım eden başlıca kuruluşlardır.” (1) Okullar, çocukların fikir, duygu ve şahsiyetlerinin geliştirmesine yardımcı olan müesseselerdir. Çocuğun sosyal yönden çevreyle ilişki kurduğu ilk yer okuldur. Yeni yetişen nesillere, çevrelerindeki bilgilerin en doğru biçimde verilmesinde okulun aktif rolü inkar edemez.
Okullarda gerçekleştirilen eğitim ve öğretim faaliyetlerinin ne denli önemli olduğu da âşikârdır. Öğrenim gören tüm bireylerin sosyal hayata uyumunda okulların doğrudan etkisi vardır. Eğitim, insanın hemen hemen tüm hayâtını kapsayan bir süreçtir Milletlerin huzuru ve gelişmesi için eğitim ve öğretimin tesiri büyük olduğundan okul eğitimi konusu, önem arz etmektedir. Bu sebeple eğitime “bütün milletler için, ilim ve insanlık târihinin verdiği tecrübelerin ışığında vazgeçilmez genel gâyelerin yanında, her milletin özel-millî gâyeleri de ilâve edilmelidir.” (2)
Eğitim çalışmalarında başarıyı elde edebilmek için memleketin sosyal ve ekonomik şartlarının yanı sıra, çocuk psikolojisi bilinerek, ruh ve beden gelişimine göre eğitim yapılmalıdır. Okullarda gerçekleştirilen eğitim ve öğretim faaliyetlerinde, bilimsel boyutla; vücudun sağlıklı bir şekilde kullanılması için organların görevlerinin incelenmesi, madde ve eşyayı tanıma, anlama, kullanmada aklın, bilginin, çalışmanın rolü üzerinde durulmaktadır. Olayları anlama, düşünme, dünyanın ne olduğu, insanoğlunun onu iyi kullanma adına neler yaptığı, yapabileceği gibi temel kavramlar da verilir. Bunun yanında bireyin karakter bütünlüğü açısından erdemli davranışlar kazandırma gayesi de vardır.
Okulun verdiği eğitim ve öğretimde, çeşitli konularda kazandırılan bilgilerin miktarı o derece önemli değildir. Öğretilen bilgilerin arasında, kısa sürede unutulabilecek çok gereksiz bilgi yığınları mevcuttur. Asıl olan, öğrencilerin fikir ve duygu hayâtını, şahsiyetini geliştirebilmektir. “Aldıkları bilginin pek çoğunu unutabilirler. Fakat duymayı, görmeyi, düşünmeyi ve yeteneklerini kullanmayı öğrenerek okuldan mezun olmalıdırlar... Okul sadece zekâyı kamçılamakla yetinmemelidir. Aynı zamanda; öğrenmeye karşı bir hasret, çalışmaya karşı bir istek uyandırarak, öğrencilerin daha sağlam karakterli olmalarını, hayâta daha geniş açıdan bakmalarını sağlayarak mezun etmelidir.” (3)
“Okul hayâtı insanların karakterlerinde ve şahsiyetlerinde ömür boyu devam edecek izler bırakmaktadır. O halde fert ve cemiyet hayatının yükselmesinde, huzur ve saadetinde okulların rolü büyüktür.”(4) Çocuk yaşça ilköğretime gidebilecek seviyeye gelince, aile yuvasından çıkıp mecburi olarak girdiği bu sosyal çevrede pek çok insanla karşılaşır. Yeni arkadaşlar, öğretmenler, müdür ve yardımcıları, memurlar, müstahdemler, temizlik görevlileri olmak üzere hem kendi seviyesinde hem de değişik mesleklerde görev yapan insanlar tanır. Onlarla ilişkiler içerisinde olur. Onların yaptığı işler hakkında, okulun işleyişi ve sosyal aktivitesi konularında bilgilenir. Okulunu temizleyen temizlik işçisinden okulu idâre eden müdüre kadar, ne gibi çalışmalar yapıldığını bizzat görerek öğrenir. Çeşitli meslek gruplarından olan bu insanların yaptıkları işlerin aslında insanlara hizmet olduğunu ve sosyal hayata bir ahenk kattığını keşfeder.
Devam edeceğiz, hayırla kalın efendim.
-----
1) Halis Ayhan, Eğitime Giriş, İst, 1986, s.149
2) H. Ayhan, a.g.e, s.150
3) Richard Livingstone, Eğitimde Geleceğe Bakış, Ank, 1969, s.46-47
4) Halis Ayhan, a.g.e, s.69-70
Okul, insanlara kazandırılması hedeflenen ve hayat boyu lâzım olacak tüm bilgi ve becerilerin en geniş ve teşkilatlı bir şekilde öğretildiği, lüzumlu araç-gereç, imkan ve metotların kullanıldığı, başarılı olma gayesiyle kurulmuş kurumlardır. “Okullar hem bilgi veren, hem de eğitime, özellikle sosyal intibak ve gelişme eğitimine yardım eden başlıca kuruluşlardır.” (1) Okullar, çocukların fikir, duygu ve şahsiyetlerinin geliştirmesine yardımcı olan müesseselerdir. Çocuğun sosyal yönden çevreyle ilişki kurduğu ilk yer okuldur. Yeni yetişen nesillere, çevrelerindeki bilgilerin en doğru biçimde verilmesinde okulun aktif rolü inkar edemez.
Okullarda gerçekleştirilen eğitim ve öğretim faaliyetlerinin ne denli önemli olduğu da âşikârdır. Öğrenim gören tüm bireylerin sosyal hayata uyumunda okulların doğrudan etkisi vardır. Eğitim, insanın hemen hemen tüm hayâtını kapsayan bir süreçtir Milletlerin huzuru ve gelişmesi için eğitim ve öğretimin tesiri büyük olduğundan okul eğitimi konusu, önem arz etmektedir. Bu sebeple eğitime “bütün milletler için, ilim ve insanlık târihinin verdiği tecrübelerin ışığında vazgeçilmez genel gâyelerin yanında, her milletin özel-millî gâyeleri de ilâve edilmelidir.” (2)
Eğitim çalışmalarında başarıyı elde edebilmek için memleketin sosyal ve ekonomik şartlarının yanı sıra, çocuk psikolojisi bilinerek, ruh ve beden gelişimine göre eğitim yapılmalıdır. Okullarda gerçekleştirilen eğitim ve öğretim faaliyetlerinde, bilimsel boyutla; vücudun sağlıklı bir şekilde kullanılması için organların görevlerinin incelenmesi, madde ve eşyayı tanıma, anlama, kullanmada aklın, bilginin, çalışmanın rolü üzerinde durulmaktadır. Olayları anlama, düşünme, dünyanın ne olduğu, insanoğlunun onu iyi kullanma adına neler yaptığı, yapabileceği gibi temel kavramlar da verilir. Bunun yanında bireyin karakter bütünlüğü açısından erdemli davranışlar kazandırma gayesi de vardır.
Okulun verdiği eğitim ve öğretimde, çeşitli konularda kazandırılan bilgilerin miktarı o derece önemli değildir. Öğretilen bilgilerin arasında, kısa sürede unutulabilecek çok gereksiz bilgi yığınları mevcuttur. Asıl olan, öğrencilerin fikir ve duygu hayâtını, şahsiyetini geliştirebilmektir. “Aldıkları bilginin pek çoğunu unutabilirler. Fakat duymayı, görmeyi, düşünmeyi ve yeteneklerini kullanmayı öğrenerek okuldan mezun olmalıdırlar... Okul sadece zekâyı kamçılamakla yetinmemelidir. Aynı zamanda; öğrenmeye karşı bir hasret, çalışmaya karşı bir istek uyandırarak, öğrencilerin daha sağlam karakterli olmalarını, hayâta daha geniş açıdan bakmalarını sağlayarak mezun etmelidir.” (3)
“Okul hayâtı insanların karakterlerinde ve şahsiyetlerinde ömür boyu devam edecek izler bırakmaktadır. O halde fert ve cemiyet hayatının yükselmesinde, huzur ve saadetinde okulların rolü büyüktür.”(4) Çocuk yaşça ilköğretime gidebilecek seviyeye gelince, aile yuvasından çıkıp mecburi olarak girdiği bu sosyal çevrede pek çok insanla karşılaşır. Yeni arkadaşlar, öğretmenler, müdür ve yardımcıları, memurlar, müstahdemler, temizlik görevlileri olmak üzere hem kendi seviyesinde hem de değişik mesleklerde görev yapan insanlar tanır. Onlarla ilişkiler içerisinde olur. Onların yaptığı işler hakkında, okulun işleyişi ve sosyal aktivitesi konularında bilgilenir. Okulunu temizleyen temizlik işçisinden okulu idâre eden müdüre kadar, ne gibi çalışmalar yapıldığını bizzat görerek öğrenir. Çeşitli meslek gruplarından olan bu insanların yaptıkları işlerin aslında insanlara hizmet olduğunu ve sosyal hayata bir ahenk kattığını keşfeder.
Devam edeceğiz, hayırla kalın efendim.
-----
1) Halis Ayhan, Eğitime Giriş, İst, 1986, s.149
2) H. Ayhan, a.g.e, s.150
3) Richard Livingstone, Eğitimde Geleceğe Bakış, Ank, 1969, s.46-47
4) Halis Ayhan, a.g.e, s.69-70