Okul seçiminde neye dikkat etmeli?

Eğitim her yaşta çok büyük öneme sahiptir. Ancak gelişim ve öğrenme sürecinin en hızlı olduğu okul öncesi dönem çocukların gelecekteki başarısında ve yetişmesinde çok önemli bir yer tutar. Bu nedenle aileler okul seçimine çok dikkat etmeli

Her şeyden önce okulun ana işlevi öğrenmeyi öğretmek ve sevdirebilmektir. Anaokullarının işleyiş biçimi her ne kadar aynı gibi görünse de örneğin sabah kahvaltısı, öğle yemeği, sanat etkinlikleri, matematik, Türkçe etkinlikleri vb… Değişebilecek en önemli nokta eğitime bakış açılarıdır. Bu nedenle sunduğu imkânlar kadar kurumun yapısı ve uyguladığı eğitim programı önemlidir. Yıl içerisinde uyguladığı eğitim süreci konusunda mutlaka bilgi alınmalıdır. Okul, çocukları akademik olarak yükleme amacını gütmeden; onların merakını canlı tutan, kendini keşfetmesine olanak tanıyan, özgür seçimler yapabileceği,  öğrenmeyi öğrenme imkânını veren bir eğitim felsefesini benimsemiş olmalı. Okul seçiminde dikkat edilecek en önemli noktalardan biride çocuğun ilkokulda devam edeceği okulun devamı niteliğinde olacak kurumda başlamak eğitim öğretim sürecinin devamlılığını sağlayacaktır Ayrıca bu durum çocuğun gelişiminin bütün olarak değerlendirilmesini sağlayacaktır.       

ÖĞRETMENLERE DE DİKKAT EDİLMELİ

Okul öncesi eğitim kurumlarında çocuk gün boyunca öğretmeni ile iletişim halinde olacaktır. Bu durumda öğretmen dikkat edilmesi gereken diğer bir noktadır. Günün büyük bir bölümünü öğretmeniyle geçirecek olan çocuğun olumsuz etkilenmemesi için eğitim kurumunun yapısı ve sunduğu imkânlar kadar öğretmen konusunda da titiz davranılmalıdır.         

Seçilecek olan okulun aynı zamanda iyi bir ölçme değerlendirme sistemi olmalıdır. Bireysel değerlendirmelerin yapılarak gelişim düzenli takip edildiği ve sık aralıklarla velilerle paylaşabilen bir kurum tercih edilmelidir. Anne babalar istedikleri her an çocuğun gelişim ile ilgili bilgilere ulaşabilmelidir. Bu nedenle seçilecek olan okulun okul-aile dinamiği araştırılmalı ve bilgi alınmalıdır. Seçilecek eğitim kurumu aile ile iletişim sağlama konusunda ısrarcı olmalıdır. Çocuğunuzun gelişimine dair sizinle görüşmeler yapan, evde neler yaptığını öğrenmek isteyen, sizi bir gözlemci yerine koyarak bilgi alan ve aynı zamanda bilgi veren bir kurum, çocuğunuzun gelişimini kontrol altında tutmak istiyor demektir. İyi bir okul öncesi eğitim kurumu gösterişten uzak ve sade olmalı. Çocuğun burada kendini rahat hissetmesi, rahatça hareket edip eşyalara dokunabilmesi, öğrenme merkezlerinin çocukların ihtiyaçlarına cevap verecek genişlikte ve rahatlıkta olması ve eğitim materyalinin zengin olması gerekmektedir. Zira kullanılacak olan fiziksel mekânlar çocukların kendi sorumluluklarını aldığı ve geliştirebileceği mekânlardır.

KAÇ YAŞINDA ÇOCUK OKULLA TANIŞMALI?

Eğitim doğumla başlayan ve ömür boyu devam eden bir süreç. Okul öncesi dönem olarak ifade ettiğimiz 0-6 yaş aralığı çocuğun en hızlı gelişim gösterdiği dönemdir. 0-3 yaş arası dönemde çocuğun duygusal- fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması ve güvenli bağlanmanın oluşumu için olması gereken anneyle kurduğu ilişki ve yaşadığı deneyimlerdir. Ancak daha sonraki dönem olan 3-6 yaşlarında, çocuktan çocuğa değişebilecek bireysel farklılıkları da göz önünde bulundurarak, okul öncesi eğitime başlamasını önermekteyiz. Çocuklar artık çok daha erken bir zamanda sosyal yaşantılara ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyacın en doğru şekilde karşılanabileceği yer anaokullarıdır. Çevresel koşullar ne kadar olumlu yönde olursa olsun, bir çocuğa anne ya da bakıcı ile ev ortamında sağlanabilecek imkânlar asla okul öncesi eğitimin yerini tutamaz. Çocuklar okul öncesi eğitimle zihinsel, sosyal, dil, özbakım ve psikomotor becerilerini geliştirirler. Böylece ilkokula duygusal ve akademik anlamda daha hazır bir şekilde başlarlar. Çocuktan çocuğa değişebilecek bireysel farklılıklar olmakla birlikte 3 yaşından itibaren okul öncesi eğitime başlamasını önerebiliriz. 3 yaşına kadar bir çocuğun beyni bir yetişkinden 2,5 kat fazla çalışır, Yapılan tüm uluslararası araştırmalar ve uygulanan testler göstermektedir ki 0-6 yaş grubunda, gelişim düzeyinde okul öncesi eğitimi almış çocukların, akademik programlarda eğitim almış olanlara göre 1. sınıf başarı düzeyleri daha yüksektir ve okuma yazmaya daha hızlı geçmektedirler. Yetişkin olduklarında dış dünyayla kolay ve sağlıklı iletişim kurabilmektedirler. Ayrıca, okul öncesi eğitim sayesinde

ilköğretime geçiş kolaylaşır, sosyalleşmeyi öğrenir, özbakım becerileri kazanır, düzenli yaşama alışır, kişiliği şekillenir, gelişim süreci yakından takip edilir,

OKUL OLGUNLUĞU ÖNEMLİDİR

Okula başlama, çocuğun ve ailenin yaşamın da önemli bir dönemdir. Bu dönem de çocuğun okul olgunluğunu kazanmış olması önemlidir. Peki, okul olgunluğu nedir? Okul olgunluğu; çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal anlamda okulda kendisinden istenileni başarılı bir şekilde yerine getirmeye hazır olmasıdır. “Okula başlayan çocuğun, sadece zihinsel olgunluğa ulaşması ya da takvim yaşının okula başlamak için uygun olması yeterli değildir” Fiziksel gelişim okula hazır bulunuşlukla ilgili en önemli etkendir. Örneğin çocuk okula başlamadan önce sağlık muayenesinden geçirilmelidir. Çocuğun işitme ya da görme probleminin olup olmadığı tespit edilmelidir. İşitme ya da görme problemi olan çocuklar doğal olarak öğrenme güçlüğü çekecektir. Aynı şekilde Sosyal gelişimde okula hazır bulunuşluk kavramı içerisinde düşünülmelidir. Zihin yetenekleri bakımından, çocuğun yaşına uygun bir öğrenme ve kavrayış düzeyine varması ilk koşuldur. Zekâsı yerinde olan bir çocuk da ruhsal bakımdan evden kopabilme olgunluğunu göstermeyebilir” Hazır bulunuşluk sadece çocukla sınırlı değildir. Çocuğun okula hazır olması kadar, okulun hazır olması, Ailenin hazır olması ve çocuğu desteklemesi gerekmektedir.

İLKOKULA HAZIRBULUNUŞLUK DEĞERLENDİRMESİ

Çocuğun sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi ancak uzman desteği ve öğretmen görüşü alınarak yapılmalıdır. Bugün gençlik anaokulu ve ilkokulumuzda uyguladığımız Marmara İlköğretime Hazır Oluş ölçeği öğrencilerimizi tüm yönleriyle değerlendirmekte ve öğrencinin gelişimi ve seviyesi hakkında oldukça net bilgi vermektedir. Okul korkusu; değişik şekillerde ve maskelerle ortaya çıksa da temelinde anneden ayrılma kaygısının yattığı bir reaksiyondur.

Okula gitmede isteksizlik, okula gitmeyi reddetme ve değişik psikosomatik belirtilerle ( genelde kusma, mide bulantısı, karın ağrısı, elde ve ayakta uyuşma, baş dönmesi ve ağrısı gibi ) ortaya çıkmaktadır. Ne tesadüftür ki; bu şikâyetler genelde sabahları okul saatinde ortaya çıkar. Yapılan araştırmalar şunu gösteriyor ki; okul korkusu yaşayan çocuklar temelde anneye bağımlı, sağlıklı şekilde anneden ayrılamamış ve güven sorunu yaşayan çocuklardır.

Bu durum sadece çocuğun anneden ayrılamaması değil, aynı zamanda annenin de çocuktan ayrılamamasını kapsayan ve çift taraflı bir etkileşimin olduğu durum söz konusudur.

Gelişmemiş güven duygusundan dolayı; ayrıldığı zaman kendi başına ya da evdekilerin başına bir şey geleceği kaygısı çocukta bu belirtileri ortaya çıkarmaktadır.

Anaokuluna başlayan çocuklar ilk kez aileden ayrılmanın, yeni arkadaşlar ve yeni bir ortamla tanışmanın heyecanını, gerilimini yaşayacaktır.  Çoğu zaman anne babalar durumu çocuğa ifade etmek için kurdukları cümlelerle farkında olmadan çocuktaki kaygı düzeyini artırır. Özellikle okulun ilk günlerinde çocuklarını okula bırakan ailelerin onları okulda kalmaları için ikna etmek üzere kurdukları cümleler bu durumun en doğru örneklerindendir. İşte bu noktada okul ile aile arasında kurulacak ilişki önem kazanır. Elbette bu konuda aileleri bilinçlendirecek kurum okul olmalıdır. Okul yetkilileri, çocuğun kısa sürede okulu sevmesi, güvenmesi için okul başlamadan önce aile ile işbirliğine girip, aileleri okula uyum dönemine hazırlayacaktır. Öncelikle Aileler bu konuda aşırı kaygılı olmamalı, çocuklardaki hafif düzeyli uyum sorunlarını okul ile takip etmeleri gerekmektedir Süreç ilerledikçe çocuğun okuldaki davranışlarını daha sağlıklı bir hale geleceğini bilmelidirler. Ancak anne babaların önceliği "çok başarılı, kusursuz öğrenciler" yetiştirmek yerine evde ve okulda mutlu olabilen çocuklar' yetiştirmek olmalıdır. Çocukların okula başlamaları, öğrenci' olmalarını, 'çocuk' olmalarının önüne geçmemelidir.

GENÇLİK ANAOKULU’NDA EĞİTİM…

Odak noktamız anaokulundan üniversiteye kadar, öğrencilerimizin akademik ve sosyal alanlarda en iyi eğitimi verebilmek. Sadece bir yönü ile baskın bireyler değil, dengeli programlar hazırlayarak kişisel eğitim odaklı bir hizmet sunabilmek. Her yönden gelişmiş bireyleri toplum hayatına kazandırabilmek. Velimize çocuğu hakkında her an doğru bilgiyi sunabilmek. Günlük eğitim trendlerine uygun olarak güncellenen eğitim verilerini öğrencilerimizi bir sonraki adımlarına daha sağlam hazırlamak amacıyla kullanabilmek.

Çocuklar öğrenim dönemlerinin ilk basamağı ile birlikte ev ortamından ayrılarak okul ortamına girerler. Onlardan sosyal ortak bir alanda yaşama becerilerini bu yeni ortamda göstermeleri ve uyum sağlamaları beklenir. Çocuklar sosyal becerilerini ilk olarak aile ortamında kazanırlar. Diğer kişilerle iletişimi ve etkileşimi kolaylaştıran her beceri sosyal beceridir.  Sosyal becerilerin gelişimi ve öğrenimi ilk olarak aile içinde başlayarak daha sonra sosyalleşme gerçekleştikçe çevreninde etkisi gelişir. Sosyal becerinin gelişimi tamamlanamaz ise kişide sosyal fobi olarak adlandırılan davranış sorunları ortaya çıkmaya başlar, bu durum çocuğun akademik başarısına etki eder. Yaşamının özellikle ilk altı yılında sosyal yeterlilik kazanamayan bireyler bütün yaşamları boyunca risk altındalar.

Çocuklar toplumumuzun %25’ini ama geleceğimizin %100 ‘ünü oluşturmaktadır deniliyor. Geleceğin sağlıklı toplumunu oluşturacak çocukların, sosyal beceriler ve olumlu karakter özellikleri kazanmaları gerekmektedir. Okul öncesi eğitim kurumları çocuğun sosyal açıdan gelişiminde önemli etkileri vardır. Gençlik anaokulumuzda uygulanan eğitimimiz akademisyen hocalarımız ve öğretmenlerimiz ile hazırlanır ve uygulanır. Sosyal beceri Eğitimimiz sayesinde çocuklar, sorumluluk almayı, kurallara uymayı, sabretmeyi, özgüven geliştirmeyi, akıl yürütmeyi, paylaşmayı, dayanışmayı, anne ve baba dışında önemli başka insanların da olabileceğini, karşılaştığı problemleri etkin şekilde nasıl çözeceğini, grup olarak hareket etmeyi ve kendini ifade edebilmeyi öğrenir.

Özel Gençlik Anaokulu ilkokula hazır

Özel Gençlik Anaokulu öğrencileri, Özel Gençlik İlkokulu/ortaokulu 2018-2019 eğitim öğretim yılı 1. Sınıfları okutacak öğretmenlerle dönem boyunca bir birinden farklı etkinlikler yaparak 1. sınıfa oryantasyon sürecini erkenden tamamladılar. 17 hafta süren etkinlikler bazen dersliklerde bazen okul bahçesinde gerçekleşti. Öğrenciler bu eğitimler sayesinde hem eğlenirken öğrendi hem de 1. sınıf öğretmenleri ile tanışma fırsatı yakaladı.  Okul Müdürü Aliye Duman, bu etkinliğin temel amacının öğrenciler de farkındalık oluşturarak ilkokula hazır oluşlarını arttırmayı hedeflediklerini söyledi. Duman, bu etkinliğin aynı zamanda 1. Sınıfa hazırlık oryantasyon çalışmaları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi ve anaokulunda yapılan bütün etkinliklerin arka planında öğrencileri tam olarak ilkokula hazırlama gayesinin olduğunu söyledi. Duman, bu etkinlikle de seneye ilkokula başlayacak olan öğrencilerin okula uyumunun sağlanmasının ve okul olgunluğunun arttırılmasının amaçlandığını belirtti.

MEZUN ZİYARETLERİ

Gençlik Eğitim Kurumları Kurumsal mezun ziyaretlerinde bu haftaki durak Konya Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü çalışanları Ömer Selvi ve Mehmet Hilmi Tukumlu oldu. Gençlik Eğitim Kurumları Genel Müdürü Barış Çağlayan Çakır ve Gençlik Temel Lisesi Müdürü Enes İlhan Post’un katıldığı ziyaretlerde mezun öğrencilere hayırlı işler dilekleri iletildi.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Eğitim Haberleri