‘Okul korkusunu karşı aile ve eğitimci önemli’

Çocuk ve Ergen Psikoterapisti Özcan Dalgıç, çocuklarda okul korkusunu yenilmesi konusunda önemli tavsiyelerde bulundu. Dalgıç, "Bu süreçte eğitimcilere ve ailelere büyük görev düşüyor" dedi

Çocuk ve Ergen Psikoterapisti Özcan Dalgıç, çocuklarda okul korkusunun önemli bir sorun olduğuna dikkat çekerek, bu konuda velilerin daha sabırlı ve anlayışlı olması gerektiğini söyledi. Dalgıç, okul fobisinin önüne geçilmesi için de şu önerilerde bulundu: "Okul fobisinde problem okula gitmek değildir, evden, bilhassa anneden ayrılma, ayrı kalma endişe ve korkusudur. Anne ile çocuğun arasında güvenli bağlanmanın gerçekleşmediği, özgüveni ve sosyalleşmesi yeterli olmayan, ihtiyaçları hep ailesi tarafından karşılanan, başaramama endişesi yoğun, pasif ve utangaç çocuklara görülme olasılığı fazladır.

OKUL FOBİSİNİN OLUŞMASININ NEDENLERİ

Okul fobisi kreşe, anaokuluna ve ilkokula yeni başlayan, bilhassa erkek çocuklarda yoğun olmakla birlikte tüm çocuklarda görülebilir. Okul fobisi oluşmasının birçok sebebi olabilir. Özgüveni olmayan, çocuğun etrafında pervane olan, çocuk merkezli bir dünya kuran, çocuğunun her istediğini yapan, çocuğun ve annenin birbirine bağımlı olduğu, geceleri hala birlikte yatan, aşırı koruyucu annelerin çocuklarında daha sıklıkla görülmektedir. Bağımsız bir birey olma yolunda gidemeyen çocuk bir an bile olsun annesinden ayrı kalamaz. Okul fobisinin oluşmasında kısmen babanın rolü olsa da ağırlık rol anneye aittir. Aşırı koruyucu, mükemmeliyetçi ailelerde, yetişen çocuğun sosyal ortamlarda kendine güveni azdır. Akranlarıyla nasıl iletişim kuracağını, nasıl oynayacağını bilemez. Esasen anne aşırı koruyucu tavırları nedeniyle yavrusunun okulda tek başına yapamayacağının endişesini yansıtır. Kendisi ağlamaklı veya endişeli bir yüz ifadesine sahiptir. Çocuk annenin bu durumundan olumsuz etkilenerek, okula alışmakta zorlanmaktadır. Çocuktan önce anne rahatlamalıdır. Anne okula ve öğretmene güvenirse bu çocuğa olumlu yansıyacaktır.

Çocuk okula gittiğinde, annesinin başına bir şey geleceğinden, kendisinin başına bir şey geleceğinden, okulda yalnız kalacağından, okulda unutulacağından, servisin götürmeyeceğinden, yeni kardeşi olduğundan dolayı evden gönderildiği düşüncesinden, o okuldayken annesinin kardeşiyle gezmeye gideceğinden, yemek ve tuvaletiyle ilgili sorunlar yaşayacağı gibi düşüncelerden dolayı endişe eder ve korkuya kapılırlar. Ailede sosyo-ekonomik kriz hallerinin çocuğa yansıması, okulda öğretmeni veya arkadaşlarının alay etmesi, kavga etmesi, korkutulması gibi durumlar yaşandığı zaman okul fobisi oluşmaktadır. "

AİLELERİN BUNLARA DİKKAT ETMESİ GEREKİYOR

Anne-babasından hiç ayrı kalmamış çocukların anaokuluna başlamadan önce kısa süreli ayrılıklara hazırlanmasının önemine değinen Özcan dalgıç, “Hiç ayrılık yaşamamış çocuk, aniden farklı bir ortamda yalnız kalması endişe ve kaygıyı fazla hissetmesine neden olabilir. Bu nedenle çocuğun kısa süreli ayrılıklara alışması için ara ara bir yakınına bırakılması, gün içinde belli saatlerde evde ya da başka bir ortamda anneden ayrı biriyle kalması tavsiye edilir. Her çocuk seçme şansı verilirse, doğal olarak annesi ile kalmak ister. Ancak çocuk kendisi için doğru olanı değerlendirme kapasitesine sahip değildir. Çocuğun gelişimi, okul öncesi eğitimin önemine veya ilkokula başlama yaşı gelmesine istinaden yani ihtiyaçtan ve zorunluluktan dolayı okula gönderiliyorsa çocuğun başlama gibi çok önemli bir kararının anne-baba tarafından verilmesi gerekir. Çocuğun istemediği taktirde okuldan alınacağını bilmesi veya bunu sezmesi, okula uyumunu ve düzenli devam etmesinin sağlanmasını zorlaştırır, hatta bazı hallerde imkânsız hale sokar. Bu nedenle, anaokulu ile ilgili önemli bir sorun ya da hastalık durumu olmadığı sürece okuldan ayrılmasının söz konusu olmadığı çocuğa anlatılmalıdır. Çocuğun okula başlama zamanı yaklaştığında, okula niçin gitmesi gerektiğini anlatmanız ve onu sürece hazırlamanız gerekmektedir. Çok güzel şeyler öğreneceğini, yeni arkadaşları olacağını, yeni oyunlar oynayacağını söyleyerek çocuğunuzu rahatlatmanız ve teşvik etmemiz gerekmektedir. Onu sevdiğinizden şüpheye kapılmaması için, sevginizi ona sık sık göstermelisiniz. Okulun nasıl bir yer olduğuna dair fotoğraflar, hatta çizgi filmler izlettirebilirsiniz. Aile okula başlama sürecinde, sabır ve sevgi silahını kuşanarak hareket etmelidir. Çocuğun okul fobisi oluşmaması için olası durumlarda bağırmadan, korkutmadan, incitmeden, azarlamadan, tehdit etmeden hareket etmesi gerekmektedir. Kesinlikle şiddet uygulanmamalıdır. Küçük çocukların anne-babaların verdiği sözel olmayan sinyalleri okumakta usta oldukları unutulmamalıdır. Bu nedenle eğer anne-baba onu kreşe başlattığı için suçluluk duyuyor ya da nasıl onu kreşe bırakıp çıkacağı konusunda endişe hissediyorsa, büyük olasılıkla çocukta bunu hissedecektir. Bilhassa anneler, çocuğun okulda ihtiyaçlarının görülüp, görülmediği, mutlu olup olmayacağı, çocuğun okulda yaralanacağı gibi düşüncelerin yanısıra, çocuğun okula gitmesi ile birlikte evde yalnızlık hissetmesi gibi birçok sebepten dolayı aşırı kaygılanıp, endişeleri artabilir. Çocuğun kreşe rahat bir şekilde uyum sağlaması ve burada mutlu olması için öncelikle anne-babanın bu konuda kararlı, rahat ve emin davranması çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

EVDE TABLETLERİ VE TV'LERİ KAPATIN

Dalgıç şu önerilerde bulundu: “Eğer çocuğun evde kalması gerekirse bunu asla eğlenceli bir hale getirmeyin. Evde bulunan tablet, bilgisayar, tv’leri vermeyin, kapatın. Eve misafir kabul etmeyin veya o gün gezmeye gitmeyin. Evi daha sıkıcı hale getirin ki, okulun ve arkadaşlarının daha eğlenceli olduğunu düşünsün. Okula düzenli devam etmesi konusunda ısrarlı ve kararlı olun. Birkaç günde ağlamalarına, ajitasyonlarına dayanamayarak geri adım atmayın. Çocuğu okuldan almak problemden kaçmak olur. Problemi çözmeye çalışmak için mücadele etmek daha doğru olur. Çocuğun olur olmaz bahanelerle evde kalıp oyun oynamasına izin vermeyin. Evde kalış uzadıkça okula dönüş o ölçüde güçleşir. “yatsın, dinlensin, üstüne gitmeyelim” diye çocuğu evde tutmak bunalımı azaltmaz, arttırır. Çocuğun zafer kazanmasına izin verilirse sorunun daha kötüleşeceği ve kökleşeceği unutulmamalıdır.

KARDEŞ KISKANÇLIĞINA DİKKAT EDİLMELİ

Ev ortamında kuralsız hareket eden, her istediği yerine getirilen çocuk, öğretmenin çok kuralları olduğundan bahsedebilir, kurallardan hoşlanmadığını anlatabilir. Böyle bir durumda kuralların niçin gerekli olduğu, artık yaşamın her alanında kurallar olduğunu ve artık büyümeye başladığını, kurallara uyulması halinde yaşamın kolaylaşabileceğini anlatabiliriz. Çocuğun yeni kardeşi olmuşsa, dikkatli olunmalı. Kardeş kıskançlığını yoğun yaşayan çocuklarda, kardeşim geldi beni evden gönderiyorlar düşüncesine kapılmaması için imkân varsa kardeşi olmadan önce okula göndermeli. Anne, çocuk okulda iken yapacağı faaliyetleri, gideceği yerleri, çocuğun sevdiği arkadaşının veya akrabalarının geleceğinin anlatılması halinde çocuğun aklının evde veya annede kalması mümkündür. Bilhassa alışma evresinde bunlara dikkat edilmelidir. Yani çocuğun evde olmadığı zamanlarda, eğlenceli bir yere gidildiği, eve sevdiği misafirlerin geldiğini ve annenin o olmadığı zamanlarda kardeşi ile çok eğlendiği düşüncesi oluşturulamamalıdır.”

ÇOCUĞUM YALAN SÖYLEMEZ İFADESİ DOĞRU DEĞİL

Çocuğum yalan söylemez ifadesinin okul öncesi dönem için doğru olmadığını belirten Çocuk ve Ergen Psikoterapisti Özcan Dalgıç, “Okul öncesi dönemde çocukların hayal dünyasının tesiriyle, bazı gerçekliği olmayan ifadelerde bulunabileceğini bilmek çok önemlidir. Okula gitmemek için söylediklerini sağlıklı bir şekilde süzgeçten geçirmek çok önemlidir. Çocukların “arkadaşlarının ona vurduğunu”, “öğretmenin ona kızdığını”, vb… şeyler onların hayal dünyasının ürünü olabilir. Bu konuda yargıya varmadan önce araştırma yapılmasında, öğretmeninden ve kurumundan bilgi alınmasında fayda vardır. Çocuklara güven verilmesi ve yaşıtların, anne babaların, kardeşlerin model alınması yoluyla korkular azaltılabilir ya da ortadan kaldırılabilir. Çocuk, kendi yaşıtlarının korkusuzca yaptıkları işleri görüp işitirse, kendi de bu “cesur” çocuklar gibi olmaya çalışır ve korkusundan kurtulma yönünde adım atar. Çocuğunuz sizden sonra, en çok güveneceği kişi olarak öğretmenleriyle sıkı bir iletişim içerisinde olmak, onlara güvenmek problemin çözümünde büyük kolaylık sağlayacaktır. Çocuğunuzun okulda ve evde farklı davranışlar sergileyebileceğini unutmayın. Öğretmeninde bir birey olduğunu, aileler olarak evde çocuklarımıza yetişemez iken onların bir 15-20 öğrenciye yetişmek için gösterdikleri gayret için empati besleyelim. Okulun ilk gününün hengamesi, ağlayan bir çocuğun çocuğunuzu tetiklemesine, endişelerinin artmasına, adapte olmakta zorlanmasına sebebiyet verebilir. Sınıfta çocuğun yanında uzun kalınması, annem hep yanımda kalacak duygusunu besleyebilir. Ebeveyn sınıf dışında, okul bahçesinde bekleyebilir. Kendisi ve çocuğun rahatladığını gördüğü zaman beklemeyi bırakmalı. Okulla, öğretmenler birlikte yaptığınız tüm işbirliğine ve denemelere rağmen çocuğunuzun okula alışma evresinde başarılı olunamamış ise muhakkak bir uzmandan, profesyonel yardım alınız" diye konuştu.

İBRAHİM BÜYÜKEKEN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri