Kitap Okuma
Kitap okuma alışkanlığı kazanmamış çocukların kelime dağarcıklarının yetersiz olduğu görülmektedir. Buna bağlı olarak bu çocuklar, kendilerini ifade etmede zorlandıkları gibi sosyal etkinliklere katılmada da geri kalmaktadırlar.
Bu çocukların iletişimde ve cümle kurmada da eksikleri olduğu, yorumlama yeteneklerinin tam gelişmediği görülmektedir. Bunun için bu çocuklara kitap okuma alışkanlığının kazandırılması gerekmektedir.
Anne babalar, çocukların seviyesine uygun kitaplar çocuklarla birlikte almaları hem çocuğun sorumluluk duygusunu geliştirecek hem de almış olduğu kitapları okumasını sağlayacaktır.
Çocuklarla birlikte kitap okuma saati ayarlanmalıdır. Anne babanın her gün o saatte kitap okuması, çocuğa kitap okuma alışkanlığını kazandıracaktır. Bunun yanında dil gelişimi için her gün 10–15 dakika sesli kitap okumaları, çocukların dil gelişimine, yorumlama yeteneğine ve zekâsına büyük katkı sağlayacaktır.
Beklenti, Benlik Saygısı ve Güven
Öğrenci velileri çocuklarının okulda ve hayatta her zaman başarılı, kendi işlerini kendisi yapabilen, sürekli ders çalışan, okulun en gözde öğrencilerinden olmalarını isterler. Fakat beklentiler bazen gerçeklerle bağdaşmayabilir.
Birincisi beklentilerin çocukların yetenek ve kapasitelerinin üstünde olmasıdır. Genelde herkes çocuğunun zeki ve yetenekli olduğunu düşünür; fakat fazla ders çalışmadığından yakınırlar. Oysa bu çocukların küçük yaştan itibaren zihinsel gelişimlerinin bir gereği olan her şeyle oynamak isteyişi anne babaların, ona dokunma, bunu elleme, oraya gitme... gibi emirler doğrultusunda çocuklara neleri yapmamaları gerektiğini öğretmektedirler. Bunun sonucunda ders çalışmayan, araştırma yapmayan, çevreyi incelemeyen, kitapları karıştırmayan çocuklar, büyüdükleri zaman sadece etrafı gözlemleyen; fakat araştırma şevki kırılmış, ne yapacağını bilmeyen ve ders çalışmak istemeyen çocuklar olacaklardır.
İkinci olarak da çocukların güven ve sorumluluk duygularını geliştirme konusunda anne babalar, onları ikilem içinde bırakmaktadır. Ders çalışma konusunda çocuklara sonuna kadar güvenildiği halde kendi kararlarını verme ve uygulama konusunda onlara gereken güven ve destek verilmemektedir.
Çocukların yetenek ve kapasitelerine uygun bir beklenti içine girmekle beraber çocukların benlik saygısı ve sorumluk duyguları geliştirilmelidir. Kendine güvenmeden yapılan işler, sonbahardaki ağacın yaprakları gibidir. En küçük bir rüzgârda kendilerini yerde bulacaktır.
Aşırı Televizyon Seyretme ve Televizyon Programları
Çocuklar genelde televizyon ve oyunlardan artan zamanlarda ders çalışmaktadırlar. Oysa televizyon ve oyun, çocukların ders çalışmalarından sonra eğlendirici bir etkinlik olmalıdır.
Aşırı televizyon seyreden çocuklar; ödevlerini baştan savma yapan, derslerde dikkatini toplamakta güçlük çeken, hazırcı, gözleri yorgun ve beyin hücrelerini çalıştırmayan çocuklar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Televizyonda seyredilen program bir de korkulu, sihirli, büyülü, mafya filmleri ise 1. kademe öğrencilerinde tırnak yeme, saldırgan, geceleri lavaboya gitmekten korkan çocuklar olacaktırlar.
İkinci kademe öğrencilerde ise ergenlikle beraber derslere çalışmadaki isteksizliğin iyice artmasına, onları model alması sonucu saldırgan, asi, hayalperest biri olmalarına neden olacaktır.
Öğrenci velilerinin çocukların yaş ve seviyelerine uymayan korkulu, sihirli, büyülü, vurucu kırıcı filmleri başta kendileri de izlemeyerek, çocuklarına örnek olmaları ve o tür programları yasaklamaları gerekir. (Devam Edecek)