Ata sporumuz, Peygamber emri okçuluk Konya’da önem kazanırken okçuluğa ilgi her geçen gün artıyor. Bunda en önemli etken ise ulusal ve uluslararası kazanılan başarılar. Kore başta olmak üzere birçok ülkede düzenlenen uluslararası arenada ülkemizi temsil eden Konyalı sporcular üst düzey başarı gösterdi. Son 4-5 yıl içerisinde arda ardına gelen başarılar, 7’den 70’e herkesin ilgisini çekti. Okçuluk sporuna merak sardıktan sonra yarışmalara katılmaya karar veren Hasan-Ömer Koç kardeşler, kısa bir sürede sayısız başarılara imza attı. Ülke genelindeki düzenlenen yarışmalarda derece yapan sporcular, uluslararası arenada aldıkları madalyalar ile Türkiye’nin ve Konya’nın gururu oldular. Okçuluğa en çok önem veren ülkeler arasında yer alan Çin bile Konyalı sporculardan ders aldı. Geleneksel Türk Okçuluğu Federasyonu Başkanı Ömer Koç, “Okçuluk sporunu branş olarak seçmemizin ana nedeni; Peygamber’in 40’a aşkın hadisinde okçuluktan bahsetmesi ve, ‘Okçuluğu çocuklarınıza öğretiniz’ şeklinde emri olması. Bunun yanında milli bir sporumuz. Aynı zamanda okçuluk gençler üzerindeki dikkat dağınıklığını ortadan kaldırıyor. Hiperaktif çocuklara da yardımcı bir spor olması dikkat çekiyor” dedi.
400 AŞKIN SPORCUYU GERİDE BIRAKTIK
Okçuluk sporuyla uğraşan öğrencilerin derslerindeki başarının arttığına dikkat çeken Koç, “2007 yılında kurduğumuz okçuluk kulübümüzde de faaliyetler devam ediyor. Son 4 yıl sportif başarılarla dolu bir yıl oldu. Geleneksel Türk Okçuluğu faaliyetimizle birlikte olimpik okçuluk ile de çalışmalarımız devam ediyoruz. Uluslararası organizasyonlarda birçok şampiyonluklarımız mevcut. Son yapılan Güney Kore’deki dünya şampiyonasına 35 ülkeden 400 aşkın sporcu katıldı. Dünyanın en iyi okçuların katıldığı turnuvada Hasan Koç dünya şampiyonu oldu. 8 yıldır düzenlenen şampiyona ilk defa Konyalı bir okçunun birinci olması bizi gururlandırdı. Dilanur Küçüktepe de henüz 14’üne yeni girdi. O da kendi branşında dünya ikinciliğini ülkemize kazandırdı. Menzil atışında da Hasan Koç dünya 3’üncüsü oldu. Türkiye’ye duble madalya ile döndük” diye konuştu.
KONYA ALTIN SEZONUNU YAŞIYOR
Geleneksel Türk Okçuluğu’nun eğitimlerine de devam ettiklerini belirten Koç, olimpik okçulukta da yaklaşık 133’ü aşkın lisanslı sporcu ve 300’e yakın da kursiyerlerin olduğunu söyledi. “Okçuluk Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar başarılı bir süreç yaşıyor” diyen Koç sözlerine şu şekilde devam etti: “Konya, resmen altın sezonunu yaşıyor. Önümüzdeki yıllarda yetiştirdiğimiz genç kardeşlerimizle de platin değerini yaşatacağız. Muhteşem bir gidişatımız var. Konya, okçulukta merkez olma yolunda hızla ilerliyor. Geleneksel Türk Okçuluğu Federasyonu’nun da genel merkezi Konya olacak. Selçuklu’nun başkentine de bunun yakışacağını düşünüyoruz. İlerleyen süreç zarfında olimpik okçuluk ve Geleneksel Türk Okçuluğu’nda en 50 yılı garanti altına alacağımız altyapıyı hazırlıyoruz. Uzun yıllar Konya’mızı madalyasız bırakmayacak şekilde sporcularımızı yetiştirmeye devam edeceğiz.”
TESİS EKSİKLİĞİ VAR
En büyük sıkıntılarının ise tesis eksikliğinden kaynaklandığını ifade eden Koç, Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün açık ve kapalı alan tahsis ettiğini fakat metraj olarak yeterli gelmediğini söyledi. Okçuluk sporu için en 35 metre uzunluğunda bir alanın olması gerektiğini dile getiren Koç, Konya’da ise bu oranda spor tesisinin olmadığını söyledi. Okçulara özel bir tesis istediklerini dile getiren Koç, “Ata sporumuz olan ve Peygamber Efendimiz’in tavsiye ettiği bir spora güzel bir tesisin yakışacağını düşünüyorum. Mülki ve idari yetkililerden talebimiz bu yönde. Birçok uluslararası arenada tesissiz bir şekilde çalışmamıza rağmen başarılı olduk. Bu anlamda okullardaki gençlerimizi bu spora çekmek istiyoruz. Ecdadıyla barışık bir nesil geliştirmeyi hedefliyoruz. Üzerimize düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getiriyoruz. Okçuluğu niçin yaptığını bilen gençleri bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
OKÇULUĞUN YAŞI YOKTUR
“Okçuluğun yaşı yoktur” diyen Koç, 30 yaşında okçuluğa başlayan sporcunun 34 yaşında dünya şampiyonu olduğunu kaydetti. Koç, “45 yaşında başlayıp derece yapan var ama her sporda olduğu gibi çekirdekten yetişirse çok daha iyi olur” dedi.
Sıfırdan başlayan birine ilk olarak 3 aylık bir eğitim verdiklerini ifade eden Koç, kursiyeri 6 aylık bir dönemden daha geçirdikten sonra 1 yılı tamamlamasıyla ulusal müsabakalara gönderdiklerini söyledi. Okçuluğun doğuştan gelen bir yenetek olmadığını dile getiren Koç, en önemli kuralın okçuluğa inanmak olduğunı söyledi. Birçok kişinin ilk başta heveslendiğini fakat tempoya dayanamadığı için bıraktığını ifade eden Koç, “Biz bunlara hevesi geçenler diyoruz. Azimli olan bu sporu yapar. Başlar başlamaz eline ok-yay verip attırmıyoruz. Kürek ve kol kaslarını geliştirmesi için antrenman uyguluyoruz. Okçuluk rastgele yapılan bir spor dalı değildir. İnşallah bunu başarılarımızla ispatlayacağız” şeklinde konuştu.
İBRAHİM BÜYÜKEKEN merhabahaber.com